Yoksulluk Mu, Yoksunluk Mu?!.

Başkaldırışlar, âsîlikler, kavgalar, gürültüler vs. menfî davranış biçimlerinin kaynağındaki sebep, insanların içinde bulunduğu maddî sıkıntı mıdır, yoksa bunun başka bir sebebi var mı?

Bugün çalışan kime sorsak, çocuğuna gelecek hazırladığını söyleyecektir. Belli ki sadece para kazanarak geleceğini kurtaracağına inanmaktadır insanlar… 

Ben yurt dışında yaşıyan bir gurbetçiyim. Ben de; önceleri çalışarak çocuklarıma maddî bir gelecek hazırlayanlardan biriydim. Ve bir şeyleri ihmâl ettiğimin farkında değildim. Gayemiz maddiyât olunca, korkumuz da yoksulluk oluyor. 

Avrupa’da yaşayan insanlar maddî refaha ulaşmış durumda, halkın kesinlikle aç kalma tehlikesi yok. Çalışmayana devlet bakıyor. Lâkin maddî refâhın insanlara vereceği huzur ve sükûnun bir yere kadar olduğunu Avrupa’da yaşayan bizler gâyet iyi görüyoruz. Her türlü maddî imkâna sâhip olduğu hâlde huzursuz, kavgalı ve âsî insanlarla dolu buralar…

***

Bizler, yurt dışında evlat yetiştirmeye çalışıyoruz. Ateşin içinde ateşten korunmaya çalışıyoruz. Eğer ben yavrularımı o ateşten sadece para biriktirerek, maddeye önem vererek korumaya çalışırsam, o para önce benim evladımı yakıyor. 

Korkumuz Allâh’dan yoksun olma korkusu olmalı. Önce mânevî huzur için çalışmalıyız. Gayelerimize hizmet edecek  sorular zihnimizde her ân yankılanmalı:

Bugün, burada, ben evlatlarım için ne yapabilirim? Ona nasıl daha güzel bir ortam hazırlayabilirim? Onu tehlikelerden nasıl uzak tutabilirim? İslâm’ı nasıl sevdirebilirim? En önemli mes’ele de bu zaten. 

Allâh Teâlâ’dan yoksun olmamak için de O’na güveneceğiz. Yani geleceği güvenle elde edeceğiz. Sen Yaratan’ına güven, tevekkül et, emirlerine uy, sonra Allah’a sığın. Bir kapı kapanırsa diğeri açılır!.. 

Nedendir bilinmez bazı acı veren, bizleri dehşete düşüren olaylar karşısında hep “Allâhım yardım et!” deriz de, geleceğimiz hakkında kurulan hayallerde Cenâb-ı Hakk’a fazla başvurmayız ve O’ndan yardım istemeyiz. Neden?

Bir de, hanımların gayr-i İslâmî bir ortamda, gâyesi maddî bağımsızlık ve sadece dünyâlık için çalışmaları husûsu var! Böyle bir ortamda çalışan bir bayanın eşine olan saygısı tamamen ya yok oluyor, ya da riyâdan ibaret kalıyor. Çünkü maddî imkan her ikisinde de var olunca, günümüz deyimiyle “maddî özgürlük” olunca, neden kocasına boyun eğsin? O evde bir erkek, bir kadın yok!.. İki reis var. Her ikisi de evin reisi. Her ikisi de sabah çıkıp akşam geliyor. Bu eşlerin bir de okula giden çocukları var! Böyle olunca bu evde nasıl bir yoksunluk olur, gâyet açık: 

Sürekli karışık ortamda çalıştığı için eşler hayâ duyguları aşınıyor, kendilerini dünyalığa kaptırdıkları için ibâdetleri azalıyor, sürekli nefse hizmet edildiği için ihlâs yıpranıyor, gelecek konusunda yalnız söz sahibi kendileri olduğu için tevekkülden uzaklaşıyor, en önemlisi de evladıyla arasına mesâfe giriyor. Ve İslâm’dan uzak yetiştirilmiş, terbiye verilememiş, bir evlat geride kalıyor.

Bir âile madden yoksul olabilir. Ama mânâdan yoksun olmasın!.. Allâh katında sabreden yoksullara müjdeler var! Lâkin yürekten sabreden yoksunlara?!! 

Rabbim cümlemizi muhabbetiyle zenginleştirdiği, sevgisinden yoksun bırakmadığı kullarından eylesin.

Amin.

 

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle