Varlığı Sonsuz Saâdet, Yokluğu Ebedî Hüsrân!…

 

İnanmak…

Kalbe atılan imzadır. Kudretin ruhtaki varlığı, mü’min olabilmenin anahtarı…

İnkâr edenin, her nefesinde ispatladığı nîmettir inanmak. Çaresizliğinde gıpta ile kokladığı râyihadır. Nerede bulacağını bilmeden boşluklardan düşerken, içinde taşıdığı kurtuluştur. Kalbinin isyanıdır. Her darbede daha çok yaklaştığı, ama belki de nasip olmayandır; îman…

* * *

Hüzün için haklı bir sebep ikram edildiğinde bütün gözyaşlarına inci tanesi gibi bakar o... Bilir kıymetini, isyanı uzak tutar. Tebessüm bile sevap sayılır, onun ülkesinde. Her kalp atışında varlığını fısıldar. Duyanlar selâmet için yola çıkar ve ziyandadır kulaklarını tıkayanlar…

İnanmak bir gölgedir, ateşin büyüdüğü yerde. Soğuk sulardan cennettir o, is kokulu alevlerde. Gecenin derinliği, mutluluğun mânâsı, huzurun hakîkati yalnızca onunla idrâk edilir. Yüreklere nakış nakış işlendikçe, iki cihanın emek dolu tablosu ortaya çıkar. Hiçbir şey almadan sadece verir. Yokluğunun çaldığı ne varsa, varlığı ile geri getirir. Tokatlayarak değil aşk ile diriltir.

Ve dahası aşk, yolunu onunla çizer. Gözden kalbe akan muhabbet, îman ile taçlanır. Şükür için binlerce sebep doğmuştur gönülde ve bunlar yalnızca îman ile Rabb’e ulaşır. Sevmek ve sevilmek, muhabbeti yaratanın ikramıdır. Seven bir kalp için bununla başlar îman etmenin güzelliği ve imtihan olmanın tesellîsi… Sevginin günbegün büyüdüğüne şahit olanlar, filizlendirir âminlerini. Çünkü inanırlar mutluluğa… Yaratan’a en kıymetlini emanet etmekten daha büyük rahatlık var mıdır cihanda? Huzurun için endişe etmeden, kayıpların korkusundan uzak, sağlam bir limana sığınmak ne büyük ferahlıktır inananlara… Her şeyin cevabını onda bulur âşıklar... Gönülden gönle îman zinciri ile kavuşurlar.

Zannederler ki, akıl başkadır, ruh başka… Bilseler, ikisi de hayrandır ona... Gerçeği düşleyen her insanın hayranlığı gibi… Ve gücünü ibadetten alan bir mekanizmadır aslında. Yaşayan ve büyüyen bir candır, aynı anda can katan. Rabbin rûhundan bir parça üflendiği yerden güzelliğini alır. İnsan dünyaya gözlerini açınca o da perdelerini kaldırır ve ışıldar. Sonra ışığını kaybetmekten korkar... İnsan nankördür ve de câhil. Gözlerini kamaştıranın dünya olduğunu sanır ve boşluklarda yerinin genişliğine sevinir. Varlığını kendine armağan, bu hayatı da kutlama yeri îlan eder, aldanır. En acısı da geçek aşkı tadamamasıdır.

İnanmak…

Bir soluktur bu kısacık dünya yolculuğunda... Derin ve içten bir nefes. Varlığı sonsuz saâdet, yokluğu ebedî hüsrân!..

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle