Üç Aylar

Müslüman halkımız tarafından “Üç Aylar” olarak isimlendirilen, yeni bir mânevî mevsime girmiş bulunuyoruz. Sarsılan rûhî dünyamızı onaracağımız, kalbî seviye kazanacağımız, hayatımızı yeniden gözden geçirmemize vesîle olacak mânevî bir iklime tekrar kavuştuk. Oruçla, tevbeyle, namazla, Kur’ân’la, hayır-hasenâtla dolu dolu geçirilecek bir zaman dilimi... Bu aylarda birbirinden kıymetli geceler var: Regâib, Mîrâc, Berâat, Kadir geceleri... Gök kapılarının açıldığı, duâların kabul edildiği, istiğfâr ve tevbelerle günahların bağışlandığı, gözyaşlarıyla kötü kaderin değiştirildiği geceler, günler...

Üç Aylar, yani Receb, Şaban, Ramazan...

Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bu aylar hakkında:

“Receb Allah Teâlâ’nın, Şaban benim, Ramazan ümmetimin ayıdır.” (Gunye 1 / 216, Abdulkadir Geylânî, Dımaşk, 1996 / 1416)

“Receb ayının, diğer aylar üzerine fazileti, Kur’ân-ı Kerîm’in diğer sözlere olan üstünlüğü gibidir. Şaban ayının diğer aylara nisbetle fazileti, benim, diğer peygamberlere olan üstünlüğüm gibidir, Ramazan’ın diğer aylara göre fazileti ise, Allâh Teâlâ’nın, mahlûkâtı üzerine yüceliği gibidir.” (Gunye 1 / 229) buyurmuştur.

Oruç, Receb ve Şaban’da nâfile, Ramazan’da farz olarak, bu aylarda yapılacak ibadetlerin ağırlık merkezini teşkil etmektedir.

 

Receb Ayı:

Rasûlüllâh –sallâllâhu aleyhi ve sellem- Receb ayına kavuşunca şöyle duâda bulunurdu:

“Allâhümme bârik lenâ fi Recebe ve Şa’bân ve belliğnâ Ramazân: Yâ Rabbi! Receb ve Şabanı bize mübarek eyle, bizi Ramazan’a kavuştur.” (Gunye 1 / 219)

Sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz; bu ayda oruç tutmamızı, fakir-fukaranın dertleriyle diğer zamanlardan daha fazla ilgilenmemizi, hayırlar yapmamızı tavsiye etmiş, böyle yapıldığında büyük ecre nâil olunacağını müjdelemiştir.

Bu ayda iki kandil gecesi vardır: Regâib ve Mîrac…

Regaib Gecesi: Bu ayın ilk Cuma gecesi, mübarek Regâib gecesidir. Bazı âlimlerin açıklamalarına göre, Peygamber Efendimiz bu gece pek çok rûhânî ahvâl ve ikrâma kavuşmuş ve yüce Allâh’a şükür için nâfile olarak “on iki rekat” namaz kılmıştır. Bu gece, duâların kabul edildiği müjdelenen sayılı gecelerdendir.

Mîrac Gecesi: Receb ayının 27. gecesidir. İsrâ ve Mîrac hâdisesinin vukû bulduğu bu gecede, 12 rekat nafile namaz kılınması müstahsen (güzel, iyi, hayırlı) kabul edilmiştir. Her rekatında, Fâtiha ile bir sûre okuyarak, 2 rekatta bir selam vermeli, namaz tamamlandıktan sonra, 100 defa “Subhânallâhi velhamdülillâhi ve lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber” demeli, sonra 100 defa “Estağfirullâh, el-Azîm”, sonra yine 100 defa “Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed” diyerek, Peygamber Efendimiz’e salât ü selâm okumalıdır. Gündüzünde de oruçlu bulunmalıdır. Masiyete dair olmaksızın yapılacak her duânın kabulü, inâyet-i İlâhiyye’den umulur. (Duâlar ve Zikirler, Ramazanoğlu Mahmud Sami, s: 129)

 

Şaban Ayı :

Hazret-i Âişe-i Sıddîka –radıyallâhu anhâ- vâlidemiz şöyle buyurmuşlardır:

“Rasûlullâh, öyle oruç tutardı ki, biz artık orucu bırakmayacak, derdik. Peşpeşe günlerce oruç tutmadığını görünce de Rasûlullâh artık oruç tutmayacak, derdik. Şaban ayında oruç tutmak ona daha sevimli idi. Ben:

“-Şaban’da senin (çok) oruç tuttuğunu görüyorum. (Bunun hikmeti nedir?)” diye sordum. Rasûlullâh:

“-Yâ Âişe! Bir sene içinde ölecek olan kimselerin isimleri bu ayda (yaşayanların) defterinden silinip Azrâil -aleyhisselâm-’a teslim edilir. Ben de oruçlu olduğum hâlde ismimin defterden silinip (diğer deftere kaydedilmesini) arzu ederim. buyurdu. (Gunye 1/227)

Ashâb-ı Kirâm, Şaban hilâlini görünce kendilerini Kur’ân-ı Kerîm okumaya verirlerdi. Bizler de mânâsını düşünerek Kur’ân-ı Kerim okumalı, oruç tutmalı, “Şaban benim ayım!” buyuran Peygamber Efendimiz’e salât ü selâmlar getirmeliyiz. Mallarımızın zekâtını fakirlere bu ayda vermemiz, onların Ramazan’da tutacakları oruca kuvvet ve destek olması bakımından daha güzel olur.

Berâat Gecesi: Şaban ayının 15. gecesi, Berâat gecesidir. Bu gece, Kadir gecesi gibi çok kıymetli bir gecedir. Fakat aralarında bir fark vardır: Berâat gecesi belli olmakla beraber, Kadir gecesinin Ramazan’ın hangi gecesinde olduğu gizlenmiştir.

“Berâat gecesine has beş haslet vardır:

1- Her mühim iş o gece tefrik ve tanzim edilir.

2- O geceki ibâdetin fazileti büyüktür.

3- Rahmet-i ilâhiyye feyezân eder.

4- Mağfiret gecesidir.

5- O gece, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimize şefaat hakkının tamamı verilmiştir.” (Kur’ân-ı Hakîm, Meâl-i Kerîm, H. Basri Çantay, c: 3, s:55)

Berâat gecesinde 100 rekat nâfile namaz kılınması tavsiye edilir. Her rekatta Fâtiha-i Şerîfe’den sonra 10 İhlâs-ı Şerîf okunarak kılınan bu namaza «Salât-ı Hayr» denir. Selef-i Sâlihîn, bu namazı kılarlardı. Cemaatle değil, tek başına kılınması doğru olur. (Gunye 1 / 235)

Berâat gecesinin tamamını namaz, duâ, tevbe ve istiğfâr, zikir, Kur’ân-ı Kerîm tilâveti, Peygamber Efendimiz’e salât ü selâm gibi güzel ibâdetlerle uyanık olarak geçirmelidir.

 

Ramazan Ayı:

Ramazan-ı Şerîf, Kur’ân-ı Kerîm’in nâzil olmaya başladığı, Cennet kapılarının açılıp, Cehennem kapılarının kapatıldığı, şeytanların zincire vurulduğu, içinde Kadir gecesi gibi bin aydan hayırlı bir gecenin bulunduğu, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azâbından âzâd edilme ayıdır. Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-

“Eğer kullar, Ramazan ayındaki faziletleri bilmiş olsalardı, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi.” diye buyurmuşlardır. (Gunye 2 / 9)

Bu mübârek ayı ve faziletlerini, gelecek sayılarımızda daha teferruatlı olarak işlemeyi düşündüğümüz için şimdilik bu kadarlık kısa bir bilgi ile yetiniyoruz.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle