Bu ay sizinle gündemin içinden bir kitabı paylaşacağım. Kitap raflarına daha yeni yeni konulmaya başlandı. Çünkü bir-iki aylık bir kitap… Üstad tarihçi Kadir Mısıroğlu’nun bir kitabı… Tarih üzerine onlarca eseri bulunan Kadir Mısıroğlu, bu konuda cunhuriyet tarihinde farklı bir dil ve tez savunarak çığır açmış birisi… Onun yüz yıldır gündemde yerini koruyan “Ermeni Meselesi” üzerine bir eser vermesi ve bu eserin 720 sayfalık bir hacimde olması çok önemli…
“Ermeni Tehciri”nin yüzüncü yılına denk gelen bu ayda, büyük ihtimalle gayr-i Müslim medya ve ajanslar ve onların Türkiye’deki uzantıları, bu meseleyi bolca gündeme getirecek… Ama tamamen sathî (yüzeysel) bu değerlendirmelere, ilmî, tarihî gerçeklerle cevap vermek çok önemli… Hamasî kavgalara gerek duymadan, her hak sahibine hakkını verecek “objektif” ve “belgeye dayanan” çalışmalara ihtiyaç var.
İşte bu kitap, sahasında çok mühim bir boşluğu dolduracak özellikler taşıyor. Ermenilerin kökenini inceleyerek başlayan çalışma, kısa bir Ermeni tarihiyle devam ediyor.
“ Osmanlı’da «teb’a-yı sâdıka» ismiyle anılan, asırlar boyunca büyük bir sadakatle Osmanlı’ya bağlanmış bulunan bir millet, nasıl oldu da isyan ve ihanetle anılır hâle geldi? Bilhassa Osmanlı’nın cepheden cepheye savaştığı dönemlerde, büyük bir fitne merkezine dönüşen azınlıklar, kimlerin tahrikiyle bu yola başvurdular? Kendilerine neler vaad edildi? Bu oyunların arka planında ne gibi amaçlar yatmaktadır? Yahudilerin ve Rusların, Ermeni ve Rumları kışkırtma amaçları nelerdir?
Bu kargaşa sonrasında neler yaşanmıştır? Ermenilerle Osmanlı topraklarında yaşayan diğer milletler arasında ne gibi sürtüşmeler meydana geldi? Bunun neticesinde ne gibi tedbirler alındı? Ermenilere yönelik tek taraflı bir katliâm (soykırım) mı olmuştur; yoksa karşılıklı çatışmalar ve saldırılar mı olmuştur?
Ermenilerin daha güvenli yerlere sürgün edilmesi kararını veren İttihat ve Terakkî mensupları kimlerdir? Uygulama esnasında eksik veya hatalar olmuş mudur? Sürgüne ihtiyaç var mıydı? Yapılan bu sürgün neticesinde ne gibi yokluk ve sıkıntılar yaşanmıştır?
Ermeni meselesi, yüz yıl önce olup bitmesine rağmen hâlâ neden gündemde tutulmaktadır? Bundan yirmi yıl kadar önce Ermenilerin Azerbaycan topraklarına saldırması ve buraları hâlâ işgal altında tutması neyi gösterir? Azerbaycan’da yaşananlar, birer katliâm değil midir?”
Bu ve benzeri onlarca soruya cevap bulabileceğiniz bir eseri, sizlere gönül rahatlığı ile takdim ediyoruz. Hakşinas bir gayr-i müslimin, İtalyan şâir, edip ve gazeteci Edmondo dé Amicis (1846-1908)’in dilinden dökülen ve mevzûu özetleyen şu cümlelerle satırlarımıza son veriyoruz:
“Eğer Türkler hâkimiyeti altına aldıkları milletlere, Hristiyanların yaptığı gibi zorla İslâm’ı kabul ettirmiş olsalardı (ki buna kimsenin o zaman itirazı olamazdı), bugün ne ermeni meselesi, ne Girit meselesi ve muhtemelen ne de Şark meselesi olurdu. Oysa Türkler, bunu yapmadılar. Onlar, Kur’ân-ı Kerîm’e uyarak, sözde insan hakları havariliği yapan Avrupalılar’dan önce, «Herkesin kendi usûlünce ibadet etmesine» müsaade ettiler.”
YORUMLAR