Sultan l. Murad Han, Kosova önlerine geldiği zaman toz dumandan göz gözü görmüyordu. İki rekat namaz kıldıktan sonra, mahzun gözyaşları içinde şu duâyı yaptı:
“Ya Rabbî! Bu fırtına, şu âciz Murad kulunun günahları yüzünden çıktıysa, mâsum askerlerini cezâlandırma!..
Allah’ım! Onlar ki buraya kadar sadece Sen’in adını yüceltmek ve İslâm’ı tebliğ etmek için geldiler...
İlâhî! Bunca kerre beni zaferden mahrum etmedin. Dâimâ duâmı kabûl buyurdun. Yine sana ilticâ ediyorum; duâmı kabul eyle! Bir yağmur nasîb eyle! Bu toz bulutu kalksın.. Kâfirin askerini âşikâr görüp, yüz yüze cenk edelim!..
Ya İlâhî! Mülk de, bu kul da Senindir. Ben âciz bir kulum.. Benim niyetimi ve esrârımı en iyi Sen bilirsin.. Mal ve mülk maksadım değildir. Yalnız Sen’in rızânı isterim..
Ya İlâhî! Bu mü’min askerleri küffâr elinde mağlûb edip helâk eyleme!..
Onlara öyle bir zafer lutfet ki, bütün müslümanlar bayram eylesin!. Dilersen o bayram gününde şu Murad kulun yolunda kurban olsun!..
Ya İlâhî! Bunca müslüman askerin helâkine beni sebep kılma! Bunlara yardım eyle ve zafer bahşeyle! Bunlar için ben cânımı kurban ederim; yeter ki tek Sen beni şehîdler zümresine kabul eyle!.. Asâkir-i İslâm için teslîm-i rûha râzıyım. Tek ki, bu mü’minlerin uğruna benim rûhum fedâ olsun.. Beni gâzî kıldın. Sonunda da lütfen ve keremen şehîd eyle!
Âmîn!..”
Çok geçmeden rahmet bulutları peydah oldu. Kosova Meydanı üzerine sağnak hâlinde yağmur boşandı. Rüzgâr durdu. Toz bitti..
Düşman, çetin bir vuruşma sonunda perîşan olup kaçmaya başladı. Sultan Murad’ın duası kabul olmuş, zafer ve arkasından da şehîdlik gerçekleşmiş bulunuyordu.
Hünkâr’ın şehîd olmadan önceki son sözleri şunlardı:
“–İslâm’ın muzafferiyeti, benim şehîd olmama bağlı ise, şehîdlik şerbetini nasîb buyurmasını Cenâb-ı Hakk’dan duâ ve niyaz etmiştim. Demek ki duam kabul buyuruldu. Allah’a hamd ve senâ olsun ki, İslâm askerlerinin zaferini gördükten sonra hayatım son bulmaktadır!..
Ben artık sizleri, muzaffer askerlerimi ve devletimi Mevlâ’ma emânet ediyorum..”
Bu sözlerinin ardından Sultan Murad’ın temiz nâşı, şehâdetin mübârek kanlarına bürünerek, ilâhî ve ebedî yolculuğa sefer etti!.. (Osman Nûri Topbaş, Mesnevî Bahçesinden Bir Testi Su)
YORUMLAR