Sunuş

Muhterem Okuyucularımız;

Daha önceki sayılarımızdan birinde (57. sayı), Hac konusunu bir nebze işlemiştik. Orada daha çok haccın nasıl îfa edileceği ile ilgili şekil şartlarını gündeme getirmiştik. Bu sayımızda da, haccın daha çok mânevî yönlerine işaret eden bir sayı hazırladık.

Elbette hac, büyük bir ibâdet… Hem dil, hem beden ve hem de mal ile îfa edilen bu ibâdet, ibadet çeşitlerinin hepsini bünyesinde barındırıyor. Ama her hâlde haccı, diğer ibadetlerden ayıran en büyük tarafı, onun âdeta melekleşircesine her türlü beşerî vasıflardan sıyrılarak îfâ edilmesi gereği… Çünkü insanlar arasındaki basit laf taktırmalarından, her türlü kavgaya; en sıradan hayvanı öldürmekten avlanmaya, hatta vücuddan kıl koparmaya; eşler arasında mübah ve hatta bazen sevap olan her türlü yakınlaşmadan bunları çağrıştıracak söz ve davranışlara; her türlü konfordan güzel kokular sürünmeye kadar pek çok şey hac ve ihramın yasakları arasına girivermiş. Kul, alıştığı, normal saydığı ve insanlık muktezâsı olarak devam edegeldiği her şeyi unutarak, bu mukaddes topraklarda ve yüce bir zaman diliminde sadece kul olduğunu hatırlayacak… Allâh’ın seçtiği, misafir olarak kabul ettiği ve ağırladığı hacı namzetlerinden beklediği kulluk bu…

O hâlde, memleketlerinin birer temsilcisi durumunda olan hacı namzetleri de, Allâh’ın istediği bu kıvama girmek için azami gayret göstermeli… Bu mübârek ibadet için gelmiş olduğu topraklardan geriye dönerken geride “keşke”ler bırakmak yerine, “Cenâb-ı Hakk’a sunduğu ibadetlerin şükür ve minnetini” bırakmalı… Temiz, tertemiz bir şekilde, memleketine dönmeli…

Hac ve umreler, insanın hayatında birer dönüm noktası oluşturmalı… Öncesi ve sonrası farklı olmalı… Eğer yeni bir güzellik kazanamamışsak ya da bir kötü alışkanlığımızı bu vesileyle terk edememişsek; hac ve umreler esnasında nerede hata yaptığımızı bir daha gözden geçirmeliyiz.

Hacca gidip döndükten sonra, hayattan el-etek çekmek, kûşe-i uzlete çekilmek diye bir şey yok İslâm’da… Ticâretle uğraşıyorsak, yine ticaretimize devam edeceğiz, ama daha titiz, şüpheli ve haramlardan daha uzak ve daha temiz bir şekilde ticaret yapacağız. Aynı şekilde hizmet ediyorsak veya daha dünyevî herhangi bir işle uğraşıyorsak, haccın öncesi ve sonrası arasında bir titizlik farkı olmalı… Tertemiz hâle getirdiğimiz, hayat sayfamıza yeni kirler bulaştırmamak için azamî gayret sarfetmeliyiz, o kadar…

Son bir ricâmız, dergimizin okuyucusu olarak hacca giden kardeşlerimizden… Onları da, bizim için, ümmet-i Muhammed için ve bütün insanlığın selâmet ve âfiyeti için duâya dâvet ediyoruz. Mâdem Rabbimiz, onları insanlar arasından seçti ve evine dâvet etti, onlar da geride bıraktıkları kardeşlerini bu mukaddes mekânlarda yâd etsinler.

Zilhicce ayının ilk on günü ile ilgili ibâdetlere dikkat çekerken Kurban Bayramı’nızı tebrik eder, bu güzel günlerin, bütün dünyaya saadet, bereket ve huzur getirmesini, Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederiz.

* * *

Yeni kitaplarımız çıktı. Uzun bir emeğin ve titiz bir mesâinin sonunda hazırlanan 2012 Şebnem Takvimi de Kasım ayı itibariyle çıkacak… Bütün okuyucularımızla, sene boyunca her gün buluşabilmek ümidiyle Şebnem Takvimi’ne davet ediyoruz. Gelecek sayıda buluşuncaya dek, Allâh’a emanet olunuz.

 

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle