Muhterem Okuyucularımız;
Senenin son ayına geldik. Bir yıl da böyle geçti. Bir sene boyunca geriye dönüp yaptıklarımıza ve yapamadıklarımıza bakmalı, önümüzdeki yılı planlamalı ve hayatımıza tekrar çeki düzen vermeliyiz.
Bu sayıda, evliliklerimizin kanseri durumuna gelen bazı konular üzerinde duralım dedik. Meselâ kadın ve erkeklerin aynı ortamda bulunmak ve çalışmak zorunda kalması demek olan “ihtilat”a ve bunun neticesi olarak ortaya çıkan “zina”ya… Maalesef çağdaş zihniyet, kadını ve erkeği -arada hiçbir sınır ve engel olmaksızın- birbirine yaklaştırmanın, her türlü yabancılıkları ortadan kaldırmanın gayreti içinde… Bu bakış açısı, televizyon ve medya vasıtasıyla bir hayat tarzı olarak her fırsatta vizyona konulmakta… Bu durumdan en çok rahatsız olan veya olması gereken müslümanlar ise, maalesef, oldukça duyarsız ve umursamaz bir vaziyette…
Tam da bu noktada kadın ve erkek arasındaki münâsebetlere bir daha dikkat çekmek çok önemli… Âilelerimizi, eşlerimizi, çocuklarımızı bu kültür bombardımanından uzak tutmak için seferber olmak, en azından olan bitene seyirci kalmamak çok hayâtî…
Havadaki oksijen her an yerine karbondioksite bırakırken, benim daha oksijenim çok diye sevinmenin âlemi yok… Çünkü bu gidişât devam ettiği müddetçe, biz değilse çocuğumuz, onlar değilse torunlarımız sadece zehir soluyacak!.. Biz de yaşadığımız müddetçe az-çok zehirden nasibimizi alacağız.
O hâlde havamızı temiz tutmaya çalışmamız, sadece odamızı, evimizi, ülkemizi değil, küresel ölçekte bütün dünyamızı temiz tutmamız gerekli… Küresel ısınmayla, küresel hastalık salgınlarıyla boğuştuğumuz bir dönemde, sadece kendi nefes aldığımız küçücük oksijen çadırımızın da bir anlamı yok!.. O hâlde bir yerlerden başlamalı, o hâlde kendimizden başlamalı…
Şebnem takvimi çıktı, sizi bekliyor. Şebnem Kitapları, yepyeni, pırıl pırıl eserlerle huzurlarınıza çıkmaya devam ediyor.
Cenâb-ı Hak, korktuklarımızdan emin, umduklarımıza nâil eylesin. Her şey, “gönlünüzce” oluncaya kadar, Allâh’a emanet olunuz.
YORUMLAR