Muhterem Okuyucularımız;
“Güzel günler, çabuk geçer.” Belki gerçekten “çabuk” geçmez, ama biz nasıl geçtiğini anlayamayız. İşte Üçaylar; Receb, Şaban, Ramazan derken bayram da geldi, kapımıza…
Ağustos ayında yaklaşık on gününü idrâk ettiğimiz mübârek Ramazan ayının yirmi günü Eylül’e denk geliyordu. Biz de Ramazan’la ilgili dosyamızı, Ağustos’ta değil de, Eylül’de yapmayı uygun görmüştük. İşte bu sayıda, Ramazan ağırlıklı o dosyayı takdim ediyoruz.
Bu ayda oruç var, mukabeleler, hatimler, sahurlar, iftarlar, fıtır sadakaları, îtikaflar, umreler… Bu ayda bir de Kadir Gecesi var; bin aydan daha hayırlı olan… Cenâb-ı Hak, o geceyi bulup hakkıyla değerlendirebilen kulları arasında bizleri de ilhâk eylesin.
Ramazan’ı müteâkip Ramazan Bayramı geliyor. Bayram, herkesin az çok sevindiği demler olmalı… Küçük büyük, genç yaşlı, fakir zengin herkes, bayramın geldiğini fark etmeli... Kimse uzakta, mahzun ve mahrum kalmamalı bu ilâhî neş’e günlerinden… Bu ise ancak herkesin kendi üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yapmasıyla mümkün... Komşusunu, akrabasını, yetimi, öksüzü, dulu, kimsesizi görüp gözetme vazifesi, derece derece hepimizi alâkadar ediyor. O hâlde, bayramı bu sosyal sorumluluk duygusu ile îfâ etmeli ve sadece şahsımıza ve âilemize tahsis etmemeliyiz. Sonra müstakbel mekânımız olan mezardaki kardşelerimiz de yâd edilmek istiyorlar. Kısacası, bir insan olarak sağımızda solumuzda olan her şeyden ve herkesten sorumlu olduğumuz bilinciyle bir bayram geçirmeliyiz. Zaten Ramazan’ın kazandırdığı en güzel hasletlerden birisi de o değil mi: Başkasını da en az kendimiz kadar düşünmek!..
Sonbahar döneminde yeni eserlerimiz, kampanyalarımız olacak… Bunun için bir sonraki sayımıza kadar bekleyiniz.
Ramazan ayını, inşâallah, öyle güzel ve bereketli değerlendiririz ki, nihayet o da bizden râzı olur ve gelecek yıla kadar, bizim onu özlediğimiz gibi, o da bizim hasretimizle yanar kavrulur. Gelecek sayıda buluşuncaya dek, Allâh’a emanet olunuz.
YORUMLAR