Sunuş

Muhterem Okuyucularımız;

Bu sayımızda, her şeyin başı, her iyilik ve kötülüğün ölçüsü olan “Kelime-i Tevhid”, başka bir ifade ile îman üzerinde durmak istedik. “Îman insana ne verir, îmandan mahrum olan neden mahrum kalmış olur?” gibi sorular başta olmak üzere, îmanın amellerle ve özellikle edeb ve hayâ ile ilişkisini gündeme taşıdık.

Günümüz insanı, en büyük problemleri aslında kalbinde yaşıyor. Gündelik hayatta karşımıza çıkan problemlerin büyük çoğunluğu kalbimizde yaşadığımız dertler yüzünden… İnsanlar fakir, çünkü aramızda “dünyayı bir baştan öbür başa zengin kılacak” zenginler olduğu hâlde, bu varlıklı kimselerin kalpleri fakir, îman mahrumu, infak ve merhamet mahrumu… Hapishâneler dolu, insanlar birbirini sebepsizce ve her fırsatta öldürüyor, cânice yaralıyor, sakat bırakıyor. Çünkü insanların kalplerindeki îman, şüphe ile yaralanmış, yüreklerde merhamete, muhabbete yer kalmamış. İnsanlar kendilerini, zevk u safâya, gezip tozmaya, iş ve hayata adamış; âileler, eşler, çocuklar perişan… Kadınlar, çocuklar sokaklara, kaldırımlara düşmüş, kimsesiz, hâmîsiz kalmış. Çünkü âhiret kaygısı, emânet şuuru, kısacası îman zedelenmiş. İnsanlar, her türlü günahın girdabında savruluyor, çünkü takvâ duygusu ve özündeki îman kaybolmuş.

Hayata bakın, insanlara bakın… Nerede bir problem varsa, altında yatan sebep îmandan mahrumiyet veya îmanın zaafa uğraması… O hâlde “îmanlarımızı yenileme zamanı” … Îmanı ikame edersek, onu tekrar diriltip ayağa kaldırabilirsek aslında “hayatımız yeniden ve en güzel şekliyle şâha kalkmış” olacak… Çünkü îman, her şeyi tutan bir şey… Îman darbe aldığında veya zâil olduğunda ise, her şey mübâh hâle geliyor. İnsan, kendisinin, kendi cinsinin ve kâinâtın canavarı hâline geliyor.

Bugün bizim, her fırsatta îmanımızı gözden geçirmemiz ve tıbbî tâbiriyle “check up” yaptırmamız gerekiyor. Hayatımızda, hangi alanda bir alarm varsa, îmanımızın o vechesine dâir kısmını gözden geçirmemiz gerekir. Eğer dünya hayatına gereğinden fazla dalmışsak âhiret inancımızı kontrol etmeliyiz. Yok, eğer, günahlara dalmışsak, Allâh’ın bizi her an gördüğü, her hâlimizi bildiği hususundaki akîdemizi yoklamamız gerekir. Eğer insanların kul hakkına karşı vurdumduymaz isek, âhiret ahvâline, cennet ve cehenneme dâir inancımızı tazelememiz gerekir.

Eğer hâlâ ölmediysek, nefes alıp veriyorsak fırsatımız var demektir. Kendimizi, hayatımızı, îmanımızı gözden geçirme fırsatımız… Yarın çok geç olmadan, bugünün kıymetini bilmeliyiz; Hazret-i Ali’nin ifadesiyle, “Yarın, yarın deme; yarın olur da bakarsın, sen olmazsın!..”

* * *

Şebnem Kitapları olarak yeni kitaplarımız var, baskı aşamasında… İnşâallah önümüzdeki sayıda onların güzel haberlerini de vermek istiyoruz. Şimdilik, biraz merak edin.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle