Bismillâhirrahmânirrahîm.
“Biz Sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan eyledik.
Böylece Allah, Senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nîmetini tamamlar ve Seni doğru bir yola iletir.
Ve Sana şanlı bir zaferle yardım eder.
Îmanlarını bir kat daha artırsınlar diye mü’minlerin kalplerine güven indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allâh’ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır…” (el-Fetih, 1-4)
Bu âyetler, Hudeybiye Anlaşması’nın ardından, mü’minler umre yapamadan mahzun bir şekilde Medîne-i Münevvere’ye dönerlerken indirilmişti. Onları hem tesellî ediyor, hem de aslında nasıl büyük bir fethin öncesinde bulunduklarını haber veriyordu.
Müslümanların dört bir taraftan büyük bir saldırı altında olduğu; askerî, ekonomik, siyâsî ve sosyal bir mücadelenin sırâtından geçtiğimiz şu günlerde yeni fetihlerin arefesindeyiz, inşâallah...
Biz evlâd-ı fâtihânız. Ecdâdımız asırlar boyunca gittikleri her coğrafyada çil çil kubbeler serpti; insanlara huzur, adâlet ve refah dağıttı. Ancak gün geçti, devran değişti. O muzafferen gittiğimiz topraklardan boynu bükük, mahzun ve mağmum olarak döndük. Vicdanımız rahattı, bile isteye kimseye zulmetmemiş, yüzümüzü kızartacak katliamlar yapmamış ve yapılmasına fırsat vermemiştik. Fakat kolumuz-kanadımız kırılınca, dünya da bizimle birlikte hüzne boğuldu.
Hamd olsun, 10 Temmuz 2020’de Danıştay, Ayasofya’nın müze olması kararını iptal etti. Böylece Türkiye üzerinde oynanan oyunlara artık fırsat verilmeyeceği îlan edilmiş oldu. 24 Temmuz itibariyle ilk ibadet yapılacak… Bu büyük hayra vesile olan, bu işin siyâsî ve hukûkî mimarlarından en basit hizmetkârına herkese minnet ve şükran borçluyuz.
Ayasofya, Türkiye’nin esaretinin sembolü idi. Tıpkı Mescid-i Aksâ’nın bütün müslümanların zaafiyetinin bir sembolü oluşu gibi… Şimdi bu esaretin zinciri kırılmış oldu. Sıra diğerlerinde inşâallah… Artık önümüzde Roma var, Kızıl Elma olarak… Peygamber Efendimiz’in müjdelediği…
Artık önümüzde müslümanların zafer günleri var.
Rabbimiz, bize tekrar dirilmeyi, kenetlenmeyi, zulme ve haksızlıklara karşı bir olmayı nasip etsin.
Bugün de bizi, düşmanla, büyük ordularla korkutacak kimseler çıkacak. Biz de tıpkı ashâb-ı kirâmın cevap verdiği gibi onlara cevap vereceğiz:
“Bir kısım insanlar, mü’minlere: «Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!» dediklerinde, bu, onların îmanlarını bir kat daha artırdı ve: «Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!» dediler.” (Âl-i İmrân, 173)
* * *
Bu sayımızda tarihe bakışımızı işlemeye niyetlenmiştik. Kapağı da buna göre hazırlamıştık. Ancak tarih, târihî bir hâdiseyle değişti.
Rabbimiz, bu hayırlı hâdisenin kalplerimizde tesirini halk eylesin. Bizleri, ecdadımıza lâyık hayırlı nesiller kılsın. Allah Rasûlü’nün yüzünü ak edecek ümmet olmayı, cümlemize nasip eylesin. Bizi, hakkın ve hayrın anahtarı; şerrin, fesad ve zulmün kilidi kılsın. Âmin.
YORUMLAR