Muhterem Okuyucularımız;
Senenin son ayı… Muhâsebe vaktimiz yaklaştı yine… Hani şirketler hesaplarını, senenin son ayı bir gözden geçirir, kârını-zararını hesaplar, yeni projelerini gözden geçirir, önüne yeni yıl için yeni hedefler koyar ya… Biz de bir yılımızın hesabını yapmalıyız kendi hayatımızda… Neleri yaptık, neleri yapmadık?! Neleri yapmamız gerekirken yapmadık, neleri yapmamamız gerekirken yaptık…
Bir yılın hesâbı…
Gerçekte, müminler olarak, her nefes alıp verdikçe kendimizi hesaba çekiyoruz, her an teyakkuz hâlindeyiz, Rabbimizin murakabesi altında yaşadığımızın farkındayız. Ama bazı zamanlar biraz daha genel ve geniş açılı hesaplar yapmalıyız. Gözden kaçırdıklarımızı yakalamak, küçük anlar içinde kaybolan büyük zamanlarımızı fark etmek için… Hani ecdâdımız demiş ya, damlaya damlaya göl olur, aynı böyle geçiyor, dakikalarımız, saniyelerimiz… Ve bir bakıyoruz, ömrümüzün bir yılı daha geçmiş!..
* * *
Bu sayımızda, işte böyle bir muhasebeden yola çıktık. Kavuşacağımız bayramın bir muhasebesini yapalım dedik. Kurban Bayramı’mız, bizim Cenâb-ı Hak’la olan kurbiyetimize (yakınlığımıza) fayda veriyor mu diye… Sıradan bir gün gibi, bir tatil gibi mi geçiriyoruz, yoksa Allah’a yaklaşan bir kalb mi elde ediyoruz, bu mübârek günlerde…
Hazret-i Âdem’den Peygamber Efendimiz’e kadar peygamberlerin hayatlarında dönüm noktası teşkil eden kurbanlara bir göz atalım istedik. Bu “kurban imtihanı”nı, yüzünün akıyla verenlerle insanlığın yüz karası hâline getirenleri hatırlayalım, dedik.
Çünkü biz de bir “kurban imtihanı”nın arifesindeyiz. Senede bir defa Kurban Bayramı’nda olsun hatırlanmayı isteyen kardeşlerimizi gerektiği gibi hatırlayabilecek miyiz, yoksa günlük hayatın hay-huyu içinde, feryatları, gönlümüzün kabaran gürültüsünde kaybolup gidecek mi?
Cenâb-ı Hakk’ın kullarından “karz-ı hasen” (güzel bir borç) istediği mevsimdeyiz. Günler geçiyor, ömrümüzün yaprakları tek tek savruluyor. Haydi, biraz da olsa, istikbalimize yatırım yapmaya var mısınız?!.. Gerçek istikbalimize!..
YORUMLAR