Allah Teâlâ, Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’e ruhundan üfledikten sonra, meleklere ona secde etmesini emretmişti. O sırada bu emrin muhatapları arasında cinlerden olan İblis de vardı. Bütün melekler secde ettiği hâlde İblis, secde etmedi. Allâh’ın emrine isyan ettiği için cennetten ve sonsuz nimetler yurdundan kovuldu, lânetlendi. O da, kıyamet kopana kadar Hazret-i Âdem’i ve onun neslinden gelenleri dalâlete sürüklemek için Allah Teâlâ’dan ruhsat ve mühlet istedi. İmtihan îcâbı, Cenâb-ı Hak, şeytana bu müsaadeyi verdi.
İşte o gün bugün şeytan, türlü yollarla ve çeşit çeşit hilelerle insanoğlunu hidâyet yolundan saptırmaya çalışıyor. İnsanlar, son nefesini verene kadar şeytan, onların peşinden ayrılmıyor ve ümidini kesmiyor.
Şeytan ve avânesi, insanı önce dalâlet ve küfre sürüklemeye çalışır. Buna muvaffak olursa, küfürde derecesini, günah bataklığındaki derinliğini artırmak için uğraşır. Bunda da başarılı olursa, “insanın küfürdeki derinliğinden, isyandaki korkusuzluğundan çekinerek” ondan uzaklaşır. Âdeta “sen, beni de geçtin; ben Allah’tan korkar, senin kadar kötü olamam!” der.
Eğer insanı dalâlet, küfür ve isyana sürükleyemiyorsa, o mü’minin îmânına şüpheler, ameline vesveseler sokmaya çalışır. Kendisini sâlih amelden, hayırlı iş ve ibâdetlerden, güzel dost ve çevrelerden uzak tutmaya çalışır.
Eğer buna da muvaffak olamazsa, ibâdet ve hizmetlerinin içine kurt düşürmeye çalışır. Ya kalbine gurur, kibir, benlik, enâniyet verir; “Sen ne kadar büyük bir insansın, ne kadar büyük işler yaptın!..” der. Kendini büyük, diğer insanları da küçük görmesini temin etmeye çalışır. Eğer buna da güç yetiremezse, insanların gıybet ve dedikodusunu yaptırır.
Her fırsatı kollayarak o kişinin gönlüne sızmaya çalışır. Bazen annesi, bazen evlâdı, bazen eşi-dostu kılığında karşısına çıkarak onun amel ve ibadetlerinde terk, ihmal ve kusur meydana getirmeye çalışır.
Eğer kul, îmanını muhafaza ettiği gibi, ihlâs ve takvâsını da muhafaza ederse, şeytan âciz kalır. Artık o şahıstan elini çeker. Daha yağlı kapılar aramaya başlar. Fakat onu bütün bütün de terk etmez. Onun ayağını kaydırmak için âdeta pusuya yatıp her fırsatı değerlendirir.
Şeytanın son darbesi, insanın dünya perdesi kapanırken ortaya çıkar. O ana kadar alt edemediği insanı, son bir kez yoklar. Ona, vücudunun harâretten kavrulduğu son nefesinde, imanını vermesi mukabilinde tatlı su vaad eder. Eğer o anda kul, îmânî bir zaafa düşerse, bütün hayatının semeresini bir hiç uğruna satmış olur.
Rabbim, cümlemizi, bu sû-i hâtimeden (kötü sondan) muhafaza buyursun. Şeytana ve onun bitmez tükenmez hile, desise ve vesveselerine karşı basiret ve şuur ihsan eylesin. Bizi, şeytanın şerrinden emin kıldığı, ihlâs sahibi kullar zümresine dâhil eylesin. Âmin.
YORUMLAR