Sevincimize Feryat Dokundu

 

“Allâh’ım!

Açlıktan Sana sığınırım; o ne kötü bir yatak arkadaşıdır.

Hıyânetten Sana sığınırım; o ne kötü bir sırdaştır.”

(Ebû Davud, Salat, 1547)

 

Hayatının bütün yönleri ile tam bir istikrar ve istikamet insanı olan Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, müslümanı sosyal meselelerin tamamında duyarlı olmaya çağırıyor; sırf ferdî plânda yaşamayı uygun görmüyor. İnzivâyı bile mânevî olgunlaşma, yeniden kendine gelerek halka faydalı olabilme gayreti olarak görüyor.

Halk içinde, halk gibi olmak değil asıl mesele. Halk içinde halka hizmet ederek var olmak!.. Münzevî bir hayatı tercih ederken, hizmet derdi ile bir kardeşinin derdini çözmek için hayatın içinde olmaktır yapılması gereken…

Müslüman, dertli insandır. Derdi, hem kendisi, hem de herkestir. Herkesin kulluk noktasında en iyi olmasıdır. Çünkü müslüman, kendisinden mes’ul olduğu kadar başkalarından da mes’uldür.

Müslüman, müslümanları kardeş bilir ve bu kardeşlik şuuru ile hareket eder. Kardeşleri dünyanın neresinde olursa olsun, onların sevinci de kederi de Müslüman’ı yakından ilgilendirir. Müslüman, nemelâzımcı olamaz, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” düşüncesini benimseyemez. Kardeşinin ayağına batan diken, sanki kendi ayağına batmış gibi ıztırap içinde olur.  Sadece dert içinde olmak yetmez, o derdi çözme noktasında da bir gayret içerisinde olur.

Bugün komşuluk anlayışı, komşu olma kriterleri değişmiş durumda. İnsanlar birbirleri ile dünyanın hangi bölgesinde olursa olsun anında iletişime geçebiliyor ve birbirlerinden haberdar olabiliyorlar. Küçülen bir dünyada, birbirimize karşı sorumluluklarımız da o derece artıyor. “Yanıbaşımız” ifadesi, uzakta olan kardeşlerimiz için de geçerli hâle geliyor. Dünyanın bir ucunda müslümanın ayağına batan dikenden hepimiz haberdar oluyor ve o acıyı hissediyoruz. Kardeşlerimizin acısını hissetme noktasında bir mâzeretimiz kalmamış oluyor.

Bu yazımızda sizlerle paylaşacağımız hadîs, hepimizin âşinâ olduğu bir hadîs-i şerîf... Âşinâ olduğumuz, fakat birçok yönü ile ehemmiyetine vâkıf olamadığımız bir hadîs-i şerîf.

Hazreti Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyuruyor:

 

عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :

مَا هُوَ بِمُؤْمِنٍ مَنْ بَاتَ شَبْعَانَ ، وَجَارُهُ طَاوٍ إِلَى جَانِبِهِ

 

İbni Abbas -radıyallâhu anhümâ- Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den rivâyet ediyor:

“Yanıbaşındaki komşusu açken tok olarak geceleyen kimse, tam îmân etmiş olamaz.” (İbn-i Ebî Şeybe, Kitabu’l-Îman, s: 33)

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde çerçeveyi çok geniş tutuyor. Komşuluk haklarına, açlık ve tokluk gibi iki ana başlıkla dikkat çekiyor.

Biz bu iki ana başlığın altını, muhtevaları farklı birçok açlık ve tokluk misalleri ile doldurabiliriz.

Maddî açlık, mânevî açlık, bilgi açlığı, ilim açlığı, mal ve mülk mahrumluğu, bilim ve teknoloji açlığı, fazilet ve ahlâk açlığı, mânevî değerler açlığı, değerli ve yetişmiş insan açlığı…

Bu hadîs-i şerîfin, yukarıda saydığımız maddeler ışığında canlı bir misali yaşandı, Azerbaycanlı kardeşlerimizle aramızda…

Azerbaycan’ın Şeki bölgesi müftüsü, doksanlı yıllarda Türkiye’ye yaptığı ziyarette muhtelif temaslarda bulunduğu esnada, bir camii ziyaretinde Kur’ân hâfızlarının güzel Kur’ân okuyuşlarına hayranlıkla şâhid olmuş. Gözyaşları içinde, Peygamber Efendimizin, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” hadisini hatırlatarak:

“-Siz, Müslüman kardeşlerimiz, burada mânen ziyafet üstüne ziyafet çekiyorsunuz. Biz, ise Azerbaycan’da onlarca yıldır mânevî açlık içinde kıvranıyoruz. Ya bize dinimizi öğretecek hocalar, hâfızlar gönderirsiniz ya da âhirette sizden dâvâcı oluruz.”

İşte Azerbaycan’ın bu firâsetli müftüsünün, insanları can evinden vuran bu sözleri, orada Kur’ân hizmetinin başlamasının yolunu açmış.

İşte bu hâdisede de geçtiği üzere, açlık, sadece maddî açlık değildir. Hattâ mânevî açlık, maddî açlığın bile önünde gelir.

* * *

İnsanları kasıp kavuran, yataklara düşüren ve en sonunda ölüme götüren açlıklar da varmış. Biz, gazete ve televizyonlarımızdan, Afrika’da insanların “açlıktan öldüğünü” duydukça hayretler içinde kalıyoruz.

“-Nasıl olur da bir lokma ekmek bulamazlar, hâlbuki biz evimizde ekmekleri bayatlayınca çöp tenekesine bütün bütün atabiliyoruz. Bir ekmek de bulamıyorlar mıymış canım?!” diyesimiz geliyor.

Evet, bu, insanı mezara götüren bir açlık… Bir insanlık dramı… Elbette şimdi ülkemizde tatlı bir seferberlik başladı. Herkes karınca kararınca bu yardım kampanyasına katıldı, katılmaya devam ediyor. Tamam, oradakiler bugün doydu, belki yarın da doyacak… Ya sonrası… Gündemimizden düştükleri an, o insanlar yine kendi kaderlerine terk edilecekler, unutulacaklar.

Hadîs-i şerîfteki komşuluk münâsebetlerini ve sorumluluklarını, sadece iki ev komşusu ya da mahalle komşusu olarak değerlendirmek meseleye sığ bir bakış açısı olur. Bugün açlığın kol gezdiği birçok Afrika ülkesi, bizden öncelikle duâ ve sonra da maddî-mânevî yardım bekliyor. Onlar bizim komşularımız… Belki hemen bitişiğimizdeki değil, ama en az kendi evimizin içi kadar durumlarından haberdar olduğumuz komşularımız…

Rabbimiz, uzak yakın bütün komşularımızın hâllerinden haberdar olmayı ve dertlerine derman olmayı bizlere de nasip etsin. Âmin.

 

Duâmız

“Ey, Rabbim! Gayb ilminle ve halk üzerine kudretinle, hayatı benim için hayırlı gördüğün müddetçe beni yaşat. Ölü­mü, benim için hayırlı gördüğün zaman da beni vefat ettir.

Ey Rabbim! Gizlide ve açıkta, Sen’den haşyetini istiyorum. Beni rızâ hâlinde de, gadab hâlinde de ihlâs sözünden ayırmamanı istiyorum. Fakirlikte de zenginlikte de îtidâlden ayırmamanı istiyorum.

Sen’den tükenmez bir nîmet, kesilmez bir göz ferahlığı istiyorum. Senden beni kazâna râzı kılmanı, ölümden sonra yaşamanın serinliğini istiyorum. Sen’den cemâlini seyretmenin lezzetini; Sana kavuşmanın şevkini istiyorum.

Bütün bunları zarar vericinin zararından, saptırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum. Ey Rabbim! Bizi îman ziynetiyle süsle, bizi doğru yolda olan hidâyet rehberleri kıl. Âmin.” (Nesâî, Sehv, 62/1303; Ahmed, IV, 264)

PAYLAŞ:                

Şefika Meriç

Şefika Meriç

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle