AHLÂKI
Dünyada da nizam...
Bütün hayatları belli bir düzen içinde geçmiştir. Yatışları, kalkışları, ibâdetleri, yemeleri içmeleri hep bir düzen içinde, dengeli ve îtidalli olmuştur. Mesela her gün muhakkak on sayfa Kur’ân-ı Kerîm okurlardı. Ne az, ne de çok...
“-Dünyası düzgün olmayanın, âhireti de düzgün olmaz!” diyerek tertibli ve düzenli olmayı tavsiye ederlerdi. Örneğin dağıtılacak hediyelik eşyaların bulunduğu yerleri, dolapları dikkatle kontrol ederler, seccadelerin düzgünce katlanıp üst üste konulmasını, diğer eşyaların da tertipli bir şekilde düzeltilmesini isterlerdi.
Giyim kuşam konusunda israfa gidilmesini hoş görmezler, fakat düzenli, temiz ve güzel giyinilmesinden hoşlanırlardı. Kendisi de kıyafetlerini eskiyinceye kadar giyer, kendisine yeni bir şey hediye edildiği zaman ise onu başkalarına verirler ve:
“-Bizim yeterince var” derlerdi.
Hatta bir keresinde hizmetinde bulunan bir kişiye, pejmürde kıyafeti sebebiyle:
“-Kızım, dervişlik gönülde olur, kıyafette olmaz.” diyerek düzenli ve temiz olması gerektiğine işaret etmişlerdi.
Ev hayatında temizliğe, düzene önem verirler, evde en ufak bir dekor değişikliği olsa hemen fark ederlerdi. Çiçekleri severlerdi. Bahçenin ve evin çiçeklerle süslenmesi hoşlarına giderdi.
Giyimdeki, ev düzenindeki ve diğer bir çok konudaki hassâsiyetleri, ince düşünceleri, sofra düzeni konusunda da aynı şekildeydi. Hazırlanan bir yemeğin ikrâmının da göze en hoş gelen şekliyle yapılmasını isterlerdi. Yemeğin konulduğu tabağa dahî dikkat ederler, yemeğin takdim edilmesi bile dikkatlerinden kaçmazdı.
Ahiretin tarlası
Sık sık:
“-Biz bu dünyaya yaşamaya değil, âhiret tarlamızı ekip-dikmeye geldik.” derler, dünya hayatının fânîliğini hatırlatırlardı.
Etrafındakilere sık sık şu meşhur nasihatı dile getirirlerdi:
“-Hesaba çekilmeden evvel, kendinizi hesaba çekiniz!..”
(Gelecek sayı, İnsanlarla münâsebetleri)
YORUMLAR