Ebu’d-Derdâ -radıyallâhu anh-’ın bir rivâyetinde Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyuruyor:
إنكم تدعون يوم القيامة بأسمائكم وأسماء آبائكم فأحسنوا أسماءكم ...
“Kıyamet günü siz, isimleriniz ve babalarınızın isimleri ile çağrılacaksınız. O yüzden isimlerinizi güzelleştiriniz.” (Ebû Dâvud, Edeb, 61; Dârimî, İsti’zan, 59)
* * *
Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz, isimlerin güzel olmasına ve kıyamette o isimlerle çağrılacağımıza dikkat çekiyor. İsmin güzel olmasının âhiret yönünün yanında dünya yönü de var. Güzel bir isim, her zaman üzerimizde taşıdığımız bir ziynet eşyası gibi değerlidir. İsimler bizim kartvizitimizdir. Bir yönü ile şahsiyetimizi, kimliğimizi ortaya koyar.
Anne-babanın, çocuklarına güzel isim vermesi, İslâm’ın nesli koruma prensibinin en önemli icaplarındandır. Zira İslâm, nesli ve geleceği, şuurlu anne ve babaların eliyle korur. Dünyaya gelen yavrusunu en güzel şekilde yetiştirmek, anne ve babanın en önemli vazifesidir.
Bu yönüyle isimler, bizi biz yapan, bir mânâda iç dünyamızı dışa aksettiren sembollerdir. Toplumda sürekli telâffuz edilen isimler, o toplumun zihin dünyasını ortaya koymaktadır. Ali’ler, Ahmet’ler, Mustafa’ların zikredildiği toplumla; Tunç’lar, Kaya’lar, Savaş’ların zikredildiği toplumların ruh hâli bir olmaz.
Son zamanlarda en çok dikkatimizi çeken bir husus da genç anne-babaların yeni doğan çocuklarına verdikleri isimlerdir. Ne acıdır ki, kendi annesinin, babasının, dedesinin isimlerini çocuklarına vermekten çekinen, utanan anne-babaların sayısı gün geçtikçe artıyor. Anne-babalara, bu isimler yerine popüler bir pop yıldızının, bir film kahramanının, bir futbolcunun ismi daha câzip geliyor. Bu isimlerin, onların hayat ve düşünce dünyası üzerinde meydana getireceği mânevî tesiri göz ardı ederek bugün için popüler olan isimlere duyduğu hayranlığı evladında yaşatmak istiyor. Bunu yaparken de o film yıldızı, manken veya futbolcunun özel hayatını, yaşayış tarzını ve ahlâkî zaaflarını görmezden gelmeye çalışıyor.
* * *
Unutmamalıdır ki, çocuklar, her zaman için, aldıkları isimlerin tesiri ile bir şahsiyet oluştururlar. O isimlerin müsbet veya menfi etkisi altında kalırlar. O yüzden çocuklarımıza koymayı düşündüğümüz isimleri, kendimizin geçici zevkleri için değil, onların dünya ve âhiret gelecekleri için düşünmeliyiz. Bizim sevdiğimiz bir kahraman, sporcu, şöhret sahibi bir insan olabilir; ama yarın o kahraman, yavrumuzun sevebileceği birisi olmayabilir.
İsim konusunda hem insanî, hem de İslâmî ölçüler bellidir. Çocuğun yaşadığı toplumla uyum içinde olabilmesi, başkaları tarafından ayıplanmayacağı, iftiharla ifade edebileceği bir isimle isimlendirilmesi gerekir. Ne ifade ettiği belli olmayan isimler, bir mânâda o çocuğa ömür boyu yapılan bir haksızlık demektir.
Belki bu satırlarda tek tek bu isimlerden bahsetmek doğru olmaz. Ancak nüfusa kayıtlı o kadar ilginç isimler var ki... Bu isimleri, insanlar neden çocuklarına verir, onu da anlamak hayli zor!.. Şunu da hatırlatmakta fayda var; Peygamber Efendimiz, yeni müslüman olan birinin ismini eğer beğenmemişse, hemen ona başka bir isim vermiş ve onu artık o isimle çağırmaya başlamıştır. Yani insan, kendisine verilen ve hoşlanmadığı bir isimle ömür boyu yaşamak zorunda değildir; en kısa zamanda, onu en güzeli ile değiştirebilir ve değiştirmelidir de…
Ayrıca son zamanlarda yabancı menşe’li isimlere de rastlıyoruz. Ya da yarı yerel yarı yabancı izler taşıyan isimler veriliyor çocuklarımıza… Şüphesiz bunda bahsi geçen popüler kültürün etkisi fazla... Bazen de, sadece müzikal bir estetiği olmasının yanında herhangi bir mânâ taşımayan isimler veriliyor. Bu da yine çocuğumuzdan çok kendimizi düşünmemizden ileri geliyor.
Çocuklarımıza öyle isimler vermeliyiz ki, o isimlerin bir geçmişi, bir mânâsı, bir tarihi olmalı ve kendisine o isimle hitap edildiği her zaman mânevî dünyası yeni bir enerji ile dolmalı. Bunun için uzaklara gitmemize gerek yok!.. Îman ettiğimiz Peygamberlerin isimleri, bizim için birer örnek şahsiyet olan sahabe-i kiram ve dünya tarihine yön vermiş, bize ait bir değer olmuş büyük insanların isimleri varken neden başka adreslerde bize ait olmayan değişik değişik isimlere başvuralım?!
İslâm, çocuğun anne-babası üzerindeki haklarını sıralarken, “güzel bir isimle isimlendirmesi, ona iyi bir eğitim vermesi ve evlendirmesi” olarak ifade ediyor.
İşte Peygamber Efendimiz’in, sahâbe-i kiramla olan muâmelelerinde onların isimlerine bilhassa ehemmiyet vermesi, isimlerin, insan üzerindeki bu görünmez tesirinden kaynaklanmaktadır.
Allah Teâlâ’nın Esmâ’sının güzelliği, letâfeti ve zarâfeti, biz kulların isimlerine de yansımalı... Kâinatın en yüce varlığı olan insana da en güzel isim yakışmaz mı?!
Eşref-i mahlûkat olan, kul olmasına rağmen, meleklerden bile üstün olabilen bir varlığı, Yaratanına yakışır bir şekilde isimlendirmek, sorumluluğun şuurunda olan her anne-babanın vazifesidir. Rabbimiz, bizlere güzel isim ve sâlih amel sahibi nesiller nasip eylesin! Âmin.
ANNE DUASI:
“Yavrucuğum,
Seni kucağıma aldığımda, Rabbimin bana karşı ne kadar merhametli olduğunu anladım. Ben anne olunca Rabbim, sonsuz şefkat ve merhametinden bir damla koydu benim yüreğime... Bir annenin evlâdına beslediği şefkat ve merhametin ne kadar büyük olduğunu, işte o zaman anladım.
Sen hasta olup da ateşlenirken ben yandım! Sen üşürken ben dondum! Sen yetiştin bahar oldun, ben ise güz oldum. Gençliğimi, Rabbimin en güzel emâneti olduğun için sana fedâ ettim. Bunun karşılığında senden istediğim tek şey var: Allâh’a hakiki kul olman, ömrün boyunca Allâh’ın sevdikleriyle beraber olman.
Her zaman; önderin ve rehberin Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- olsun! Hazret-i Ebûbekir gibi sâdık ol! Hazret-i Ömer gibi âdil ol! Hazret-i Osman gibi edepli ol! Hazret-i Ali gibi âlim ol! Hazret-i Hamza gibi yürekli ol! Bedir’in kahramanları gibi korkusuz ol! Onlar gibi Sevgili Efendimiz’e sâdık ol! O’nu benden, babandan, canından çok sev! Canın pahasına bile olsa haktan ayrılma! Her zaman güçsüzden, fakirden, mazlumdan yana ol! Dilinde ve kalbinde tevhid olsun! Allah seni iki cihanda aziz etsin! Âmin…
YORUMLAR