Sanal Dünyanın Bilge Nesli: Z Kuşağı -2-

 

Dijital Yerliler

SANAL DÜNYANIN BİLGE NESLİ: Z KUŞAĞI

-2-

 

Kuşakları Belirleyen Nedir?

Kuşak/nesil kelimesi, İngilizce “Generation” kelimesinden gelmekte ve bu kuşak sınıflandırmaları, aslında Amerikan toplumu kaynaklı tasniflere dayanmaktadır.

Baby boomer, X, Y, Z gibi kategorik isimlendirmeler ABD menşeli tariflerdir. Ekonomik ve sosyolojik unsurlar ihtiva etse de özünde, kapitalizm, küresel değişimler ve teknolojik gelişmeler yatar. Kuşakları belirleyen unsurlar, toplumların yaşadığı tarihî hâdiseler, değişimler, sosyal ya da ekonomik gelişmelerdir.

Toplumlardaki değişimi ve dönüşümü ifade eden kuşak kavramı, sosyolojik ve ekonomik özellikler taşır. Toplumu yenileyip canlandıran unsur, kuşak değişimidir. Meselâ Türkiye’de çokça duyduğumuz 68 kuşağı, yakın döneme ve Türkiye tarihine oldukça derin izler bırakmıştır.

Burada akıllara gelen kilit soru şudur:

 

Türkiye’deki Her Genç, Z Kuşağı mıdır?

Kuşak sınıflandırmalarına bakarak, 2000-2020 arası doğan herkese Z Kuşağı etiketi mi yapıştırmalıyız? Her birini ekran bağımlısı, akıllı telefonu olmadan yaşayamayan, bencil, tüketim çılgını olarak bir paydada eşitlemek doğru mudur? Elbette hayır.

Kuşak sınıflandırmalarını kişilerin doğdukları zamana göre yapmak, genellemeci bir anlayıştır. İnsanların yaşadıkları fizikî ve mânevî muhit, âilelerin sosyal mevkii, gelir ve bütçe durumları, aldıkları eğitimler, hayata ve dünyaya bakış; kişinin hangi kuşakta yer alıp almadığını tespitte mühim bir katkı sağlar. Meselâ, şu an 30 yaşında olup yaygın kanaate göre Z Kuşağı kategorisinde yer almayan herhangi bir kimse, lükse düşkünlük, muhalif tutumlar, evlenme yaşını erteleme, dikkat ve odaklanmada zorluk gibi, tam da Z Kuşağına atfedilen hususiyetler göstererek pekâlâ Z kategorisinde yer alabilir.

Yahut bir diğer açıdan bakarak, millî ve mânevî mânâda donanımlı, aile içi ilişkileri istenilen vasıfta, sivil toplum kuruluşlarında en ön safta yer alan, ağırbaşlılığıyla tanınan bir 18 yaş genci, kategorik olarak illâ Z Kuşağı’ndan olmak zorunda mıdır?

İşte burada küreselciliğin ve toplumları “tek tipleştirme” projesinin, bunun yanında medya câmiasının maksatlı yayınlarının gazına gelip “Bunlar zaten böyle!” yaftalamasına gitmeden önce, yaşadığımız hayatı ve evlâtlarımıza verdiğimiz/vermek istediğimiz terbiyeyi ve aktardığımız değerleri gözden geçirmeliyiz.

 

Z Neslinin Müsbet Görülen Tarafları

Bu kuşak hakkında pek çok araştırma ve makale mevcut. Bunları okuyup değerlendirirken hangi niyetle ve bakış açısıyla yazıldıklarına bakmak, yerinde olacaktır. Bu araştırmalarla, berbat bir Türkiye mesajı mı verilmeye çalışılıyor, yoksa gençlerin dünyasını anlayıp onlara daha yakın olmak, yol gösterici olmak mı hedefleniyor, bunları yerinde değerlendirmek gerekiyor. Söz konusu gençlerin hayat biçimleri incelenirken, kuşatıcı bir nazariye ile toplumun her kesiminde yaşayan Z Nesli gençler ele alınmalıdır.

Bu neslin öğrenme usûlleri görselliğe dayalı. Bu noktada genel bir kabul hâkim. Okumalarını, araştırmalarını, öğrenmelerini çoğunlukla ekran üzerinden yapıyorlar. Hızlı öğreniyorlar, bilgiye çabuk ulaşıyorlar. İletişim ve bilişim mânâsında çok iyiler. Teknolojiye hâkimiyetleri ileri seviyede…

Üretmek, bir şeyler ortaya çıkarmak ve onları sergilemek, onlar için paha biçilemez güzellikler… Yerli ve millî pek çok projeye mühim katkı sunmaları bunun bir işareti.

Hayvanlara ve çevrenin korunmasına karşı çok hassaslar. Adâletsizliğe, ayrımcılığa, başkasına söyleyip de kendisi yapmayan insanlara çok tepkililer.

Tek kelime ile “farklı” olmak istiyorlar. Bu, onlar için negatif bir unsur değil, onlara artı değer katıyor. Nev’i şahsına münhasır olmak ifadesi, tam da onları anlatıyor.

Sosyal ve dijital mecraları çok iyi kullandıklarından, hemen organize olup tepki ve ihtiyaçlarını dile getirebiliyorlar. Önceki nesillerin sahada ve sokaklarda yaptığı teşkilâtlanmayı internet grupları üzerinden sanal dünyada yürütüyorlar.

Politikaya karşı tepkisiz ve duyarsız olmadıklarını, 15 Temmuz’da gösterdiler. Söz konusu vatan olunca, sahaya da inebiliyorlar.

Beyin yapıları ve işleyişi, diğer kuşaklardan farklı… Hızlı öğreniyor, çabuk analiz yapıyor, pek çok işi bir arada halledebiliyorlar. Senkronize bir biçimde el-göz koordinasyonu ve hareket becerileri dikkat çekiyor.

Büyük düşünüyorlar, “Herhangi bir işte çalışır, geçinir giderim!” gibi bir dertleri yok. Kariyer plânları var. Dil öğrenmeye karşı heveskârlar. Birkaç dil öğrenebiliyorlar.

Âilelerini güvenli bir liman olarak görüyorlar. Değerlerine bağlılıkları eleştirilse de âileye bağlılıkları yüksek.

Pek çoğu okul öncesi dönemde dînî eğitim veren kurumlarda eğitim almış. Kur’ân-ı Kerîm’i okumayı bildiğini söyleyenlerin sayısı önceki nesillere göre daha fazla.

Önceki nesillere göre Kur’ân Kursu, İmam-Hatip Ortaokulu ve İmam-Hatip Lisesi’ni tercih edenlerin sayısı yüksek.

 

Menfî Görülen/Eleştirilen Tarafları

Geldik, Z Kuşağı denilince hemen akla gelen özelliklere... İnsanoğlu yapısı itibariyle menfîyi düşünmeye odaklı olduğundan, bu kuşak da bazı değerlendirmeler üzerinden tanınıyor ve tanıtılıyor. Bu değerlendirmelerin bazılarında haklılık payı varken, bazıları bu kuşağın değil, ebeveynlerin ve terbiye usûllerinin eksikliğini gösteriyor.

Onlara bizim açımızdan baktığımızda muhafazakârlık ve dindarlık algıları oldukça düşük. Yapılan araştırmalar da dînî vecîbeleri daha az uyguladıklarını ve inanç konusunda diğer kuşaklara göre daha sorgulayıcı olduklarını gösteriyor. (Dinî vazifeleri uygulayanlar % 15, uygulamayanlar % 55 iken, inançsız olduğunu beyan edenlerin oranı % 28 gibi yüksek bir rakam.)[1]

Ebeveynlerinin elinden kayıp giden Z Neslini, Youtuber’lar ve sosyal medya fenomenleri terbiye edip yönetiyor.

Toplumda görünen genel tabloya bakarsak, bir dertleri, ülküleri, dâvâları olanların sayısı oldukça az. İtiraza ve tepkiye daha çok meyilliler... Ekran zamanları fazla olduğundan, dikkat süreleri kısa... Neredeyse bir uzuvları gibi gördükleri dijital âletlerden kopamıyorlar.

Hayatla yüzleşmeyi, mücadele etmeyi, emek verip kazanmayı bilmiyorlar. Bunun altında yatan sebep “helikopter ebeveyn” olarak gösterilen ebeveyn tutumları… “Efendisini doğuran câriyeler”[2] hadîsini akla getiren ebeveynler, bu nesille kendini göstermeye başlıyor.

(Devam edecek)

[1] https://onedio.com/haber/gezici-arastirma-dan-z-kusagi-raporu (Erişim Tarihi 27/09/2020).

[2] Müslim, Îman, 1, 5.

PAYLAŞ:                

Fatma Çatak

Fatma Çatak

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle