Sana Öyle Susadım Ki

Bazı duyguların kelimelerde yeterli bir karşılığı yoktur. Hasret gibi, vuslat gibi… Hasretiz on bir aydır ki, yolunu gözler dururuz… Mutluyuz, yitiğimizi, eksik kalan yanımızı tamamlamaya geldin sen… Sana öyle susadım ki ey oruç; kurak çöller misâli kupkuruydu gönlümüz... Nihayet gönlümüze âb-ı hayat olmaya geldin…

Gönlümüzün serlevhasında asılı olan şu güzellik yeter mü’min olana:

“Her kim Ramazan ayının girişiyle sevinirse, Allah Teâlâ onun cesedini ateş­lere haram kılar.” (Bkz: Osman ibni Hasen el-Hobevî, Dürretü’n-Nâsıhîn, sh: 7)

Bizi ve bütün mevcûdâtı yoktan var eden, her türlü nîmetle, bilhassa İslâm ile bizleri şerefyâb eyleyen Rabbimize kulluk vazifemizi yerine getirmekteki vasıtamızdır ibadetler... Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyor:

“Her şeyin (girilecek bir) kapısı vardır. İbadetin kapısı da oruçtur.” (İbnü’l-Mübârek, Zühd, sh: 500)

Bu minvalde ilâhî ikramların en güzelidir oruç…

Peygamber Efendimiz bir hadîsinde:

“Oruç sabrın yarısıdır.”[1] buyurmuş, başka bir hadis-i şerifte de:

“Sabır, imânın yarısıdır.”[2] buyrulmuş.

İmâm-ı Gazâlî -kuddise sirruh- bu iki hadîs-i şerîfi zikrettikten sonra şöyle der:

“O hâlde oruç, îmânın dörtte bir cüz’üdür.”

Oruç, bu kadar kıymetli bir ibadettir ve riyâsız, ihlâsla tutulan orucun sevâbı da hesapsızdır. Nitekim bir hadîs-i kudsîde şöyle buyrulur:

“Her hasene (iyilik); on mislinden yedi yüz misline kadardır. Yalnız oruç Bana mahsustur, onun mükâfatını da ancak Ben veririm.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)

İmâm-ı Gazâlî Hazretleri, “İhyâu Ulûmi’d-Dîn” adlı eserinde şöyle demiştir:

“Cenâb-ı Hak, oruçluya, mükâfâtını takdir ve tahminlere sığmayacak kadar bol saçarak, ölçüsüz ve tartısız olarak verir. Zaten yakışan da böyle olmasıdır. Zira yeryüzü tamamen Allâh’ın mülkü olmakla beraber yalnız, Kâbe O’na nisbet edilerek (Beytullah) denmekle şereflendiği gibi, her ne kadar bütün ibâdetler O’na mahsus ise de, yalnız orucu kendi Zât’ına nisbet etmesi ve: «Oruç, Bana mahsustur.» buyurmasıyla, orucun da husûsî bir şerefi olmuştur.”

* * *

Hazret-i Mevlânâ -kuddise sirruh- da oruç ibadetinin kıymetini ne güzel târif eder:

“Orucun bazı zorlukları varsa da, yüzlerce çeşit hüneri de vardır. Oruç; şeytanı ve nefsi güçsüz ve tesirsiz hâle getirir, maddî ve mânevî açıdan temizliği gerçekleştirir. Gönlü, bedenî isteklerin tahakkümünden kurtarır. Nefsi, kirlerinden arındırır, ruhu esâretten kurtarır. Gönül gözünü açar, mânevî görüşü artırır. Sabrı öğretir. Bedenî hastalıklardan korunmanın yollarını öğretir, insanın insanlığı olgunlaşır. Mânevî rızıklara ulaştırır, Allâh’a yakınlaştırır.”

Hazret-i Mevlânâ, sözüne, “şeytanı ve nefsi güçsüz ve tesirsiz hâle getirir…” diyerek başlıyor. Bu hususta Peygamber Efendimizin şu hadîsini hatırlatmadan geçmek olmaz:

“Şeytan(ın hilesi), kan, damarda dolaştığı gibi, âdemoğlunda dolaşır.” (Buhârî, Îtikâf, 11; Müslim, Selâm, 23)

Nitekim oruç, tam bir nefis terbiyesidir. Oruçlu bulunduğu vakitlerde mü’min, sırf Allâh’ın rızâsına kavuşmak için helâl olan nîmetleri bile yiyip-içmiyor, helâl olan eşi ile herhangi bir cinsî münâsebette bulunmuyor. Rabbinin rızâsına nâil olmak için, haram ve şüpheliler bir tarafa, helâl kılınan nîmetlerden bile vazgeçiyor. İşte bu sebeple, şartlarına riâyetle tutulan orucun mükâfâtı, Allah katında nihayetsizdir.

* * *

Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, Ramazan ayı ve oruç ibadeti hakkında şöyle demektedir:

 “Ramazân-ı Şerîf, helâlleri dahî riyâzât hâlinde kullandırarak bize şüphelilerden ve haramlardan uzaklaşmayı tâlim eden mânevî bir eğitim ayı olmalıdır.

Rabbimiz; yemek ve içmek gibi beşerî sıfatlardan münezzehtir. Oruç da bu hâlin kullara akseden kıymetli bir tecellî zerresidir.

Oruç; sahibini, azm ü sebât, hâle rızâ, metânet ve bilhassa sabır gibi faziletlere erdiren bir ibadettir. Orucun, Hak katından makbul olması için midenin açlığına ilâveten dil, göz, kulak gibi diğer uzuvlara da oruç tutturulmalıdır.”

* * *

Bir hadîs-i şerîfte Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bizleri şöyle müjdelemiştir:

“Ramazan ayının ilk gecesinde Cennet ve semâ kapıları açılır da, Ramazan’ın son gecesine kadar kapanmaz. Erkek veya kadın herhangi bir kimse, Ramazan gecesinde namaz kılsa, her secdesine mukâbil, Allah Teâlâ ona bin yedi yüz sevap yazar. Ve Cennette onun için yetmiş bin kapısı olan kırmızı yakuttan bir saray binâ eder. O sarayın her kapısının kırmızı yakutla süslenmiş altından iki kanadı vardır. Yine (müslüman), Ramazan’ın birinci günü oruç tuttuğunda, Allah Teâlâ, Ramazan’ın son gününe kadar onun günahlarını bağışlar. O oruç, bir o kadar günâhına da keffâret olur. Ramazan’ın her günkü orucu için ona bir saray verilir ki, o sarayın altından bin kapısı vardır. Yetmiş bin melek, sabahtan akşama kadar onun günahlarının bağışlanması için Allâh’a duâ ederler. Ramazan’ın gecesinde veya gündüzünde yaptığı her secdesine mukâbil ona Cennette bir ağaç verilir ki, hayvana binmiş bir kimse yüz yılda onun sonuna ulaşamaz.” (Abdülkadir Geylânî, Gunye, 2/6)

            Ebû Ümâme -radıyallâhu anh- şöyle anlatır: “Bir gün;

«-Ey Allâh’ın Rasûlü! Bana öyle bir amel emret ki, yaptığım takdirde Allah beni mükâfâtlandırsın.» dedim. Rasûlullah da:

«-Sana, orucu tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur.» buyurdu. (Nesâî, Savm, 43)

Yahyâ -aleyhisselâm- kavmine orucu emrederken şöyle bir misal vermiştir:

            “Oruçlu bir insanın durumu; savaşmak için zırha bürünüp silah kuşanan ve düşmanı kendisine bir şey yapamayan; düşmanın silahı kendisine zarar vermeyen birine benzer.”

            “Orucun misâli, bir topluluk içerisinde yanında bir misk kesesi taşıyan ve herkesin, kokusundan faydalanmak istediği kişinin hâline benzer. Allah katında oruç, misk kokusundan daha hoştur.”

 

Misk Kokusu:

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de oruçlunun kokusu hakkında şöyle buyurmuştur:

“Nefsim kudret elinde olan Allâh’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur.” (Müslim, Sıyâm, 164)

Rivâyete göre Mûsâ -aleyhisselâm-, Mısır’da bulundukları sırada İsrailoğulları’na, Allah Teâlâ’nın düşmanlarını helâk edeceğini ve kendisinin de onlara, içinde yapmaları ve terk etmeleri lâzım gelen her şeyin açıklaması bulunan bir kitap getireceğini vaad etmişti.

Firavun helâk olunca Mûsâ -aleyhisselâm-, Rabbinden bu kitabı istedi. Allah Teâlâ da ona, “otuz gün oruç tutmasını” emretti. Ancak bu şeklide onunla konuşup kendisine peygamberliğini tamamlayacağını, vahiy ve ikramda bulunacağını bildirdi. Allah Teâlâ’nın Mûsâ -aleyhisselâm-’a oruç tutmasını emrettiği ay, Zilkade ayı idi.

Mûsâ -aleyhisselâm- otuz günlük orucu bitirip ay sona erince, ağzının kokusundan hoşlanmayıp bu şekilde Rabbiyle konuşmayı uygun bulmadı. Hâlbuki ağzının kokusu, oruçlu kimsenin ağız kokusuydu. Harnûb ağacının dalıyla dişlerini misvakladı ve ağzına yerden ot alıp çiğnedi. Bunun üzerine melekler:

            “-Biz senin ağzından misk kokusu duyuyorduk. Misvaklayarak onu bozdun.” dediler.

            Denildiğine göre Allah Teâlâ, Mûsâ -aleyhisselâm-’a:

            “-Ey Mûsâ, oruçlunun ağız kokusunun benim katımda misk kokusundan daha güzel olduğunu bilmez misin?” diye vahyetmiş, sonra da ona, ağız kokusunun tekrar eski hâline gelmesi için Zilhicce ayından on gün daha oruç tutmasını emretmiştir.

Mûsâ -aleyhisselâm- bu on günü de oruçlu geçirmiş ve Kurban Bayramı’nın birinci günü Rabb’i ile konuşma ve O’ndan vahiy alma şerefine nâil olmuştur. (Bkz: İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân Tercümesi, Erkam Yay.,  c. 6, sh: 290)

* * *

            Bir büyüğümün sözleri ile yazımı nihayete erdirirken orucu “bir yük gibi” değil de “bayram gibi” taşıyan gönüllerden olmak duâsıyla, Ramazân-ı Şerîf’in ümmet-i Muhammed’e hayırlar getirmesini Rabbimden niyaz ediyorum:

            “Her oruç bir emanet; zâyi etmeden, kırıp dökmeden, toza-toprağa bulamadan iftara taşınması gereken… Yüklen ey kalbim emâneti…

            Her oruç bir inci; nurdan, kalbe takılan… İncileri birbirine ekleyelim diye gelir Ramazan... Arefe gecesi hepsi bir olur, kalp inciye döner…”

 

[1] İbn-i Mâce, Sıyâm, 44.

[2] Bkz: Beyhakî, Şuabu’l-Îman, VII, sh: 127.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle