Saliha Bir Hanımefendi

Sâliha bir hanımefendi, toplumun gerçek mimarıdır. Zira o, neslin korunması ve hayırlı evlât yetiştirilmesi gibi ulvî bir mes’ûliyeti yüreğinde taşır. Bunun içindir ki;

“Bir erkeği terbiye edin; bir insanı yetiştirmiş olursunuz. Bir hanımı terbiye edin; bir âileyi, hattâ toplumun büyük bir bölümünü yetiştirmiş olursunuz.” denilmiştir.

Çocuğun eğitim gördüğü ilk sınıf, anne yüreğidir. “اَلْاُمُّ مَدْرَسَةٌ / Anne bir mekteptir.” sözü de bu hakîkatin bir ifâdesidir. Annenin ağzından çıkan her bir kelime, çocuğun şahsiyet inşâsında kullanılan bir tuğla mesâbesindedir.

Sâliha bir hanımefendi;

¯ Âilenin huzurunu temin eden ve gönülleri aydınlatan âdeta billur bir avizedir.

¯ Âilesine cennet saâdeti bahşeden hoş kokulu bir çiçek, saâdet bahçelerinin en kıymetli tezyinâtıdır.

¯ Şefkat, merhamet, iffet, edep, hayâ, tevâzu, cömertlik, tefekkür ve tahassüs ile zirveleşen fazîlet âbidesidir.

¯ Evinin işlerini, efendisinin ve çocuklarının hizmetini îfâ ederken dahî Kurʼân-ı Kerîm ile ünsiyetini ihmâl etmeyen bir gayret ve ferâgat timsâlidir.

¯ Etrâfına gayet latîf bir lisanla, nezâket ve müsâmaha ile muâmele eden bir zarâfet numûnesidir.

¯ Onun yüreği, kendi yavrusundan başlayarak yeryüzündeki bütün âcizleri, muhtaçları kucaklama temâyülü ile dolu bir rahmet dergâhıdır.

¯ Mü’minin takvâdan sonra sahip olabileceği en hayırlı nîmettir.

Nitekim Peygamber r Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde:

“Bana dünyanızdan, kadın ve güzel koku sevdirildi; namaz da gözümün nûru kılındı.”[1] buyurmuşlardır. Yani sâliha bir hanımı Cenâb-ı Hak sevmiş ve Habîbʼine de sevdirmiştir.

Âyet-i kerîmede; “Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla…” buyrulması da sâliha hanım yetiştirmenin ehemmiyetine dikkat çekmektedir. Bu keyfiyetteki sâliha hanımlar için Efendimiz r:

“Cennet annelerin ayakları altındadır!”[2] buyurmuşlardır.

Yine Efendimiz r sâliha bir hanımefendiyi şöyle tavsîf etmişlerdir:

“Mü’min, Allâh’a takvâdan sonra en ziyâde sâliha bir eşten hayır görür. Böylesi bir kadına emretse itaat eder. Ona baksa sevinç duyar. Bir şeyi yapıp yapmaması hususunda yemin etse, kadın bunu yerine getirerek onu yeminden kurtarır. Zevcesinden ayrılıp uzak bir yere gitse, kadın hem kendi nâmusunu korur hem de kocasının malı hususunda hayırlı ve dürüst olur.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 5/1857)

Sâliha bir hanımefendi, ilâhî kudretin insanoğluna lûtfettiği bir şefkat kucağıdır. Âile ocağındaki fertlerin taşkınlıklarını, bilhassa çocukların usandırıcı hırçınlıklarını eritecek fazîlet cevheri, anne kalbidir. O, bir taraftan âileyi mânevî neşvelerle doldurur, bir taraftan da günah girdapları ve ahlâksızlık erozyonlarına karşı âilenin koruyucu zırhı -tâbir yerindeyse- bir paratoneri olur.

Sâliha bir hanımefendinin takvâ ve istikâmeti; kocasını, çocuklarını, akrabalarını ve hattâ komşularını hayır ve hasenâta teşvik edecek mâhiyette olur.

Şüphesiz ki âile hayatında bir hanımın en mühim vazife ve mesʼûliyetleri, kocasına karşı olanlardır. Bu meyanda sâliha bir hanımefendi;

ü Beyini hiçbir zaman ihmâl etmez, âile fertleri arasında onu ikinci sıraya düşürmez.

ü Efendisi evine döndüğünde onu kapıda, güler yüzle karşılar; evinden çıkarken de güzel sözler ve duâlarla yolcu eder.

ü Üstünü-başını ve evini temiz, tertipli ve güzel tutmaya dikkat eder. Efendisinin nefretini celbedecek nâhoş görüntü, kötü koku vb. menfîliklerden kaçınır.

ü Ev işlerinde ve çocukların hizmetinde kendisi çok yorulmuş olsa bile bunu belli etmez, beyinin yanında yüzünü ekşitmez. Onun sıkıntılarını paylaşır, tatlı diliyle tesellî kaynağı olur, yorgunluğunu atmasına yardımcı olur.

ü Sâliha bir hanım, efendisini memnun edebilmek için; onun hislerini, ideallerini, ilgi alanlarını, zevklerini iyi anlamaya gayret eder. Meselâ efendisinin yemek yiyeceği, dinleneceği vakitleri iyi takip eder. Yani bunları hangi vakitte yapmayı alışkanlık hâline getirmişse, o vakitleri gözetip hazırlığını zamanında yapar.

ü Sâliha bir hanım, beyine hayırlı ve meşrû her işinde destek olur.

ü Âile sırlarını kimseye ifşâ etmez.

ü Sâliha bir hanım, efendisinin sevinciyle sevinir, kederiyle kederlenir. Âdeta iki bedende tek bir yürek olur.

ü Hayat sürprizlerle doludur. Saâdet mevsimleri gibi, felâket zamanları da olur. Böyle durumlarda sâliha bir hanım, elinden gelen hiçbir fedakârlığı esirgemez. Efendisinin yükünü hafifletmeye gayret eder. Efendisi evine ne getirebilirse, buna hamd eder, şükreder, şikâyeti unutur, rızâ hâlinde olur.

ü Sâliha bir hanım, yalnız efendisini sevip saymakla kalmaz, onun akraba ve dostlarına da hürmette kusur etmez. Hattâ bir tercih durumunda kalırsa, kendinden fedakârlıkta bulunup beyinin âilesine daha fazla yakınlık gösterir. Zira bu davranışın, efendisini memnun edeceğini bilir.

ü Sâliha bir hanım, Allâhʼın belirlediği mahremiyet sınırlarına titizlikle riâyet eder. Meselâ yalnız başınayken, kendisine nikâh düşen birini, akrabadan bile olsa evine alamaz. Hiçbir zaman saf ve güzel niyet gözlüğünü takıp da mahremiyet duvarlarını yıkamaz. Bembeyaz bir elbise gibi olan nâmus, iffet ve haysiyetine en küçük bir leke düşürmeme hassâsiyetini muhâfaza eder.

ü Sâliha bir hanımefendi, beyinin davranışlarına son derece dikkat eder. Şâyet efendisinin bir hususta asabîleştiğini fark ederse, meseleyi münâkaşa raddesine vardırmadan, alttan alarak, sükûnet, sühûlet ve mülâyemetle tatlıya bağlamaya çalışır.

ü Sâliha bir hanımefendi, kocası ne kadar asabîleşse de kendisine yakışan edep ve terbiye dâiresinin dışına çıkmaz. Öfkeyle karışık münâkaşaların hiçbir hayır getirmeyeceğini, bilâkis aradaki muhabbet ve saygıyı zedeleyip âile yuvasını tehlikeye atacağını dâimâ göz önünde tutar. Kocasının hatâsını anlayıp telâfî edeceği zamanı sabırla bekler…

İşte bu ve benzeri fazîletlerle kendisini âilesine hasreden sâliha bir hanımefendi; engin bir sevgiye, derin bir saygıya ve ömürlük bir teşekküre lâyıktır…

Rasûlullah r Efendimiz de böyle sâliha bir hanımefendinin uhrevî mükâfâtını:

“Kocası kendisinden memnun olduğu hâlde ölen (takvâ sahibi bir) kadın Cennet’e girer.” (Tirmizî, Radâ’, 10/1161; İbn-i Mâce, Nikâh, 4) beyânıyla müjdelemiştir.

Cenâb-ı Hak bu müjdeye nâil olabilmeyi bütün hanım kardeşlerimize lûtf u keremiyle ihsan buyursun…

Âmîn…

 

[1] Nesâî, Işretü’n-Nisâ, 10; Ahmed, III, 128, 199.

[2] Nesâî, Cihâd, 6; Ahmed, III, 429; Süyûtî, I, 125.

PAYLAŞ:                

Osman Nûri Topbaş

Osman Nûri Topbaş

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle