Ey Güzeller Güzeli!
Güzel ve güzellik, en temiz ve ulvî duygular, muhabbet ve muhabbetullah yolculuğu, Gül ve gülistan... Anlamakta, anlatmakta zorlanılan ne kadar yüce, ne kadar güzîde, kıymetli duygu ve târif varsa… Hepsi Sen’in adın, Sen’in yâdın, Sen’in o mübarek hayatından bir izah ve bir misal ile mânâ buldu.
Ey dâhil olduğu her şeyi “münevver” kılan!
Ey o yeşil kubbeden, kutlu tebessümünü ümmetine sunan!..
Ey her türlü edep çizgisinden taşan hareketimize rağmen rahmetiyle kuşatan!
Ey Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-’nın gözbebeği, Hazret-i Ebûbekir -radıyallâhu anh-’ın dostu, Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-’ın hayat kaynağı, ashâbının mîlâdı!..
Ben kendi gönlümde târif edemesem de sahip olduğun yeri, bana kattığın değeri, Sana duyduğum muhabbeti; şükür ki bendesin ve ümit ederim ki, ben de Sen’in bir bendenim!
Ben rûhumu medfun olduğun o diyarda bıraktım… Medîne’de!..
Aşkını, muhabbetini, Sen’in varlığını haykıran şehirde! Şehrine mahcup bir nazar ile semâdan ilk baktığım an anladım ve karar verdim ki, Medîneliyim; burada yaşamalı, burada ölmeliyim! Satırları alelâde anılarla dolu hayat defterimin geri kalan kısmı, bütünüyle, Sen’inle dolacak bahtiyarlığa eremese de, bu defteri Sen’in derûnunda kapama ümidindeyim.
Medîne!
Oraya herkes âşinâ… Medîne, kendine samimiyetle sığınan herkesi almış kollarına… Ve her sokağı, gayr-i irâdî ulaştırır Sultân-ı Rusül’ün Ravzası’na… Sanki fetret-i vahyin ardından, Cebrail -aleyhisselâm-’ın her cihetten göründüğü gibi Rasûlullâh’a, Allah Rasûlü de kuşatmıştır Medîne’yi ve zemzem olur, O’na susayan dudaklara…
Medîne!
Orada her derdin dermânı, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-! Uyku, açlık, yorgunluk, susuzluk… O’nu içine nefes nefes çekişin ile kaybolur gider. Nefesin kesilir bir anda, oksijen biter; Güneş, Ay her şey yok olur!.. Her şeyin adı, Rasûlullah’tır. Rasûlullah tek merâm, her derde derman!
O candır, O evlat, O ana, O baba, O âb-ı hayat… Ve anlarım ki, hayat sandığım rüya demlerimdeki bütün sızıların sebebi, O’ndan uzak olmak!
Tıpkı Nil’in Sıptîlere hayat, Kıptîlere kan oluşu gibi; O’nun varlığı ile soluklanmamış hayat sahiplerine, bütün hayatiyet sebepleri son nefesi haykıracak!..
Artık adım Medîne, yaşım Medîne, sürûrum, âhım, yâdım, hayalim, haykırışım, bekleyişim, firâkım, vuslatım, ne kadar isim, mânâ var ise zihnimde ve gönlümde, hepsinin adı, Medîne!
Ey Medîne’yi Münevver kılan “Gül-i Rânâ”,
Yüreklerimizi, zihinlerimizi, mekânlarımızı, zamanlarımızı da nûrlandır lutfunla…
YORUMLAR