Kendisi de büyük bir edeb ve hayâ timsâli olan merhum üstâdım Mûsâ Topbaş -kuddîse sirruh- Efendi, bir sohbetlerinde Peygamber Efendimizin edeb ve hayâsını şöyle anlatmışlardı:
“Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, örtüsüne bürünmüş bâkire bir genç kızdan daha edebli idi. Aşırı hayâsından, ömründe hiçbir adamı azarlamamış, yürürken sükûnetle yürümüş, hiçbir zaman kahkaha ile gülmemiştir.
O devirde Arabistan’da ve diğer memleketlerde edeb ve hayâya riâyet edilmez, çırıl çıplak yıkanırlar, hattâ Kâbe’yi çıplak tavaf ederlerdi. Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu denâetten tiksinirdi. Hatta sırf bu yüzden hamamlardan sakınılmasını emretmişti. Ancak peştamal kullanarak hamamlarda yıkanmaya müsaade etmişler, fakat bu müsaade kadınlara verilmemiştir.
Allâh’ın Rasûlü, hayâsından halk içinde, kalabalık yerlerde, çarşı ve pazarda yüksek sesle konuşmazdı. Hoşa gitmeyecek sözler söylemezdi. Yine hayâsından hiç kimsenin yüzüne dikkatlice bakmazdı. İnsanların görülmesini istemedikleri yerlerine ve kusurlarına bakmaz, görse bile görmezden gelirdi. Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- vâlidemiz, O’nun edeb yerini aslâ görmediğini söyler.
Allâh’ın Rasûlü, insanları hayâya teşvik eder, hayânın, îmânın bir parçası olduğunu ifâde buyurur, onları harama girmekten sakındırırdı. Bir gün bir genç geldi ve O’ndan zina etmesine izin vermesini istedi. Huzurda bulunan sahabîler, onu susturmak istedilerse de, O:
“-Bırakın yanıma gelsin!” buyurdu.
Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yanına gelen gence sırayla:
“-Bu kötülüğün anana, kızına, kız kardeşine, halana, teyzene yapılmasını ister misin?” diye sordu.
Genç, her defasında:
“-Hayır! İstemem.” diye cevap veriyordu. Bunun üzerine, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de:
“-İnsanlar böyle bir kötülüğün kendi akrabalarına yapılmasını istemezler.” buyurdu ve elini gencin göğsü üzerine koyarak:
“-Allâh’ım! Bunun günahlarını afv et, kalbini ve edeb yerini haramlardan koru!” diye duâ etti.
Bu genç, bir daha böyle bir kötülüğe dönüp bakmaz oldu. (Bkz: Ahmed bin Hanbel, Müsned, 256-257)
YORUMLAR