Ramazan’ın Son Günleri Ve Bayram

Ramazan Ayı

Ramazan-ı Şerif, Kur’ân-ı Kerîm’in nâzil olmaya başladığı, Cennet kapılarının açılıp, Cehennem kapılarının kapatıldığı, şeytanların zincire vurulduğu, içinde Kadir gecesi gibi bin aydan hayırlı bir gecenin bulunduğu, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azâbından âzâd edilme ayıdır. Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-

“Eğer kullar, Ramazan ayındaki faziletleri bilmiş olsalardı, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi.”  diye buyurmuşlardır. (Gunye 2 / 9)

Bilindiği gibi Ramazan, oruç ayıdır, terâvih ayıdır. Câmilerin mü’minlerle dolup taştığı, mânevî zevk u safâ ayıdır.

İnsanlığımızı, müslümanlığımızı, hatalarımız sebebiyle uzak düştüğümüz Rabbimizi hatırlama ayıdır. Yüce Mevlâmıza yöneliş ve ilticâ ayıdır.

Bu ayda Kur’ân-ı Kerîm eldedir, gönüldedir. Mukâbeleler okunur, hatimler indirilir. Çocuklar, babalarının ellerinden tutup, teravihlere giderler, dînî hayatın ilk zevkini yaşarlar.

Melekler yeryüzüne misafirlerimiz olarak ziyarete gelirler.

İlk günlerinde, “On bir ayın Sultanı”, “Hoş geldin!” mahyâlarını görürüz minârelerimizde... Son günlerde ise “Elveda”ları, hüzünlü kalplerimizle, yaşlı gözlerimizle seyrederiz, şerefeler arasında...

Ramazân-ı Şerîf’i kelimelerle anlatmak ne mümkün?! Biz de Rasûl-i Ekrem Efendimiz gibi duâ edelim:

“Allâh’ım! Receb ve Şaban’ı bize mübârek  eyle, bizi Ramazan’a kavuştur!.”

 

Kadir Gecesi

Yüce Allâh, bu gecenin fazîleti hakkında müstakil bir sûre indirmiştir:

“Gerçekten Biz onu (Kur’ân’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o büyük fazl ü şerefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi, bin  aydan daha hayırlıdır. O gece melekler ve Rûh, Rablerinin izniyle, her iş için iner de iner. O (gece) tanyeri ağarıncaya kadar selâmdır.” (el-Kadr, 1-8)

Peygamber Efendimiz, bu gecenin değerlendirilmesi ile ilgili olarak:

“Kim Kadir gecesinde -(sevabına) inanarak, ihlâs ile- kâim olursa (o geceyi ibâdet ile ihyâ ederse) geçmiş günahları bağışlanır.” buyurmuşlardır. (Gunye 1 /10)

Hazret-i Âişe annemiz soruyorlar:

“–Ey Allâh’ın Rasûlü, Kadir gecesini bilirsem, onda nasıl duâ edeyim?”

Peygamber Efendimiz (cevâben):

“Allâhümme inneke afüvvün, tühibbu’l-afve fa’fü annî: İlâhî, Şüphesiz Sen afedicisin, affı seversin, beni de affet.” buyurmuşlardır.

 

 

 

Bayram Günleri Yapılması Müstehâb Olan Şeyler

* Bayram günleri erken kalkılır, yıkanılır, misvak kullanılır.

* Gülyağı ve benzeri hoş koku sürülür.

* Mübah olan elbiselerden, en güzel ve en temizi giyilir.

* Yüce Allah’ın nimetlerine şükür için, neşe ve sevinç gösterilir.

* Karşılaşılan mümin kardeşlere güleryüz gösterilir.

* Elden geldiği kadar sadaka verilir.

* Duâların kabûl edildiği bayram geceleri, ibâdetle ihyâ edilir.

* Ramazan Bayramı’nda, bayram namazından önce tatlı bir yiyecekle iftar edilmesi, Bayram günleri, müslümanların birbirlerini tebrîk etmesi, görüşüp musâfaha yapması ve birbirlerine “Gaferallâhu lenâ ve leküm: Allah, bizi ve sizi bağışlasın.” şeklinde duâda bulunması mendûptur, güzeldir. (Ö. Nasûhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, s:171-172)

 

Şevval’de Altı Gün Oruç Tutmak

Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar:

“Kim Ramazan orucunu tutup da, Şevvalden altı günü, onun ardından oruçlu geçirirse, bütün yıl oruç tutmuş gibi olur.” (M. Sami Ramazanoğlu, Musâhabe-5,  Müslim’den)

Bütün yıldan maksat, Ramazan bayramının birinci günü ile Kurban bayramının dört gününün dışındaki bütün senedir. Çünkü o beş günde oruç tutmak haramdır.

Şevval’in altı günü, Ramazan bayramının birinci gününden sonraki günlerdir. O günlerde birbiri ardınca, altı gün oruç tutmak sevaptır. Şevval ayı içinde fâsılalı da tutulabilir.

Bu altı gün orucunun, bütün yıl oruç tutmaya muâdil olması, ibâdetlere en az, bire on ecir vad buyrulmasındandır. Ramazan’ın otuz günü asgarî üç yüz güne, Şevval’in altı günü de, yine asgarî altmış güne muâdil sayılmıştır. Bununla berâber (hadîsin asıl) metnindeki “ed-Dehr” kelimesinin aslı ve lügavî mânâsına göre, “ömür boyunca” demek olduğunu söyleyenler de vardır. Hatta, İmâm-ı A’zâm ile İmâm-ı Muhammed ve İmâm-ı Ebû Yûsuf da bu mânâyı kabul etmektedirşer.

Diğer bir hadîs-i şerîfte de:

“Ramazan ayının orucu, on ay oruç tutmaya, ondan sonraki altı gün orucu da iki ay oruç tutmaya bedeldir. İşte bu, senelik oruç gibidir.” (M. Sami Ramazanoğlu, Musâhabe-5,  Ahmed bin Hanbel’den) buyrulmaktadır.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle