Bir Ramazan ayının da nihayetine kavuşmuş durumdayız. Rabbimiz, Ramazan-ı Şerîf ayının hakkını veren ve mağfiret olmuş bir şekilde bayrama kavuşan kulları arasına bizleri de dâhil eylesin. Âmin.
Ramazan ayı, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluş ayı… Bu ayda Allâh’ın feyz, bereket, rahmet ve mağfireti o kadar bol yağıyor ki, kendisini bilerek, isteyerek bundan mahrum edenler dışında herkes bundan nasipdâr oluyor.
Ramazan ayına kavuşup da bundan gereği gibi istifade edemeyen kimseler için Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“Burnu yerde sürünsün!” buyurmuş. (Buhârî, Edebü’l-Müfret, I, 338; Mecmau’z-Zevâid, X, 164)
Oruç, imsak, iftar, teravih, Kur’ân tilâveti, fitre, mukabele gibi pek çok ibadetle dolu olan bu ay, insanın gönlünde merhamet, şefkat ve diğergâmlık duyguları uyandırır. Başkalarını düşünmeyi, onların dertlerine ortak olmayı öğretir. Zekât ve sadakalarla toplumdaki denge muhafaza edilir, kalplerdeki kıskançlık ve bencillik duyguları törpülenir. İnsanlar birbirine yaklaşır. Gönüllerdeki buzlar erir, kalpler yumuşar.
İnsan, Allâh’ın kulu olduğunu ve Rabbinin kendi üzerindeki sayısız nîmetlerini daha yakından fark eder. Gönlü rakîkleşir, takva ve kulluk hisleri ziyadeleşir. Rabbinin rızasına kavuşmak umuduyla hayırdan hayra koşar.
Bu duygu ve düşünce ile müslümanlar, bir ay boyunca hep beraber ilâhî bir terbiyeden geçmiş, günahlardan temizlenmiş, şeytan ve nefsin sultasından kurtulmuş olarak bayrama kavuşurlar.
Bayram, günün ve gecenin ibadet şuur ve neşvesiyle aydınlandığı bir koca ayın nihayetinde, Rabbimizin kullarına büyük bir ikram ve ihsanıdır. Cehennemden kurtuluş ve cennete kavuşmanın sevincidir. Kardeşliğin, akraba olmanın, birbirinin hâlini-hatırını sormanın, Allâh’ın kulu olduğunu hatırlayarak uzun bir zaman geçirmenin mükâfatıdır.
Peygamber Efendimiz, iki ay öncesinden, “Allâh’ım, bize Receb ve Şaban’ı mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur!” diye duâ etmeye başlardı. Ramazan’a kadar her gün bu heyecanı canlı tutar ve bu duâyı tekrar ederdi.
Bizim gelecek yıl Ramazan’a kavuşup kavuşmayacağımız belli değil. Bu sebeple böyle bir rahmet sağanağından yeteri kadar istifade etmeye bakmalı, bilhassa son on günde itikâfa çekilme niyetiyle, elimizden geldiği kadar ibadetlerle geçirmeliyiz.
Ramazan ayının hitamıyla, bir sonraki Ramazan ayını iple çekercesine hasret duymalı ve gönül hazırlığı yapmalıyız. Zira hazırlıksız yakalanırsak, yine gereği kadar istifade edemeyebiliriz.
Rabbimiz, bize Ramazan ayından çıkarken cehennemden âzâd olmayı nasip etsin. Bizi, ölümden sonra da devam edecek sadaka-i câriyeler bırakmaya, mü’min kalplerde yeşerecek muhabbet tohumları ekmeye muvaffak kılsın. Bizi sevsin, sevdirsin ve rızasına erdirsin. Kalbimizde rızâ-yı ilâhîye ulaştıracak, muhabbetullah ve mârifetullah fidanları yeşertsin. Bizi, elinden ve dilinden ümmet-i Muhammed’in istifade ettiği kulları arasına dâhil eylesin. Hayatımızı bir Ramazan şuur ve heyecanıyla geçirip son nefesimizde de ilâhî vuslata nâil olmanın bayramını yaşatsın. Âmin.
YORUMLAR