- Bu ulaştığımız Ramazan’ı son Ramazanımız gibi telâkki edip niyetimizi Allah rızası için kurmalıyız. Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki:
“Kim fazîletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Sıyam, 33)
Âyet-i kerimede buyurulur:
“Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, tâata devam eden erkekler ve tâata devam eden kadınlar, sâdık erkekler ve sâdık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevâzi erkekler ve mütevâzî kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzâb Sûresi, 35)
- Ramazan-ı Şerîf gufran ayıdır. Bu gufrandan faydalanmak için sebepler aramak, bol bol sadaka vermek, kalbi kırık ve mahzunların duâsını almak ve cömertliğimizi artırmak gerekir.
Bir adam Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e gelerek:
“–Yâ Rasûlallah! Hangi sadaka ecir bakımından daha üstündür?” diye sordu. Allah Rasûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
“–Ramazan-ı şerifte verilen sadaka!...” buyurdular. (Tirmizî)
Diğer bir hadîs-i şerifte de:
“Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- insanların en cömerdiydi. Onun en cömert olduğu anlar da Ramazan’da Cebrâil’in kendisi ile buluştuğu zamanlardı. Cebrâil -aleyhisselâm- Ramazan’ın her gecesinde Hazret-i Peygamber’le buluşur, karşılıklı Kur’ân okurlardı. Bundan dolayı Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- Cebrâil ile buluştuğunda, esmek için engel tanımayan bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı.” (Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 5-6, Savm 7) buyrulmuştur.
- Zikrettiğimiz hadîs-i şerifte de nakledildiği üzere, Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Ramazan’da Cebrâil -aleyhisselâm- ile buluşur ve karşılıklı Kur’ân-ı Kerîm okumakla meşgul olurlardı. Biz de Kur’ân-ı Kerîm ile ülfetimizi artırıp en az bir hatim okumalı, en önemlisi de Kur’ân-ı Kerîm’in çağrısına uyup onun emirlerini yaşama gayreti içinde olmalıyız.
“Oruçla Kur’ân-ı Kerîm, kıyamet gününde kula şefaat edecektir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 11, 174)
- Bol bol istiğfar etmek, bu aydan affedilmiş ve tertemiz bir şekilde çıkmak, salavât-ı şerîfeyle meşgul olmak, ana-baba hakkına bilhassa dikkat etmek…
Ka’b bin Ucre rivâyet etmiştir ki:
“Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bizden, minbere yakın oturmamızı isteyince, minberin tam önünde topluca oturduk. Bir basamak çıktı: «Âmin!» dedi. Bir basamak daha çıktı. Yine «Âmin!» dedi. Bir basamak daha çıktı. Yine «Âmin!» dedi. Minberden indiğinde:
“–Ey Allah’ın Rasûlü!.. Bugün biz, sizden daha önce işitmediğimiz yeni bir şey işittik.” dedik.
Bunun üzerine buyurdu ki:
“–Minberde iken Cebrâil geldi. Bana birinci basamakta iken:
«–Ramazan-ı Şerîf’e erişip de bağışlanmayana lânet olsun!..» dedi. Ben de «Âmin!» dedim. İkinci basamağa çıktığımda:
«–Yanında senin adın söylendiği hâlde sana salât ve selâm getirmeyene lânet olsun!..» dedi. Ben de «Âmin!» dedim. Sonra üçüncü basamağa çıktığımda:
«–Ana-babasının yaşlılığına erişip de veya bir tekinin ihtiyarlığını görüp de, cenneti kazanamayan kişiye lânet olsun!» dedi. Ben de «Âmin!» dedim.” (Hâkim, Müstedrek, IV, 170)
- Geceleri ihyâ etmek gerekir. Çünkü gece, gündüzün aynasıdır.
- Gündüzleri de orucumuzu korumak. Gözümüzü, elimizi, dilimizi her türlü günahtan uzak tutmak lâzımdır.
Allah Rasûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurur:
“–Oruç oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (oruç tutan için) bir kalkandır.”
Denildi ki:
“– (Kişi) onu ne ile zedeler?”
Buyurdular:
“–Yalan ve gıybet ile…”
“–Nice oruç tutanlar vardır ki, kendisine orucundan kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz. Geceleri nice namaz (terâvih ve teheccüd) kılanlar olur ki, namazlarından kendilerine kalan, yalnızca uykusuzluktur. (Taberânî)
- İnsanlarla cedelleşmemeli, kavga ve huzursuzluk çıkarmak isteyenlere yumuşak davranıp:
“–Ben oruçluyum.” demeli.
Peygamber Efendimiz:
“–Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün, kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa, «Ben oruçluyum.» desin.” (Buharî, Savm 9, Sıyam 63) buyurmuşlardır.
- Sahur ve iftarı, Ramazan-ı Şerîfe ulaşmanın şükür coşkusu içinde israfa kaçmadan yapmak, sahuru geciktirip iftarda acele etmek gerekir.
Hadîs-i şeriflerde buyrulur:
“Oruç açmakta acele ettikleri sürece Müslümanlar hayır üzere yaşarlar.” (Buhârî, Savm,45)
“Sahuru geciktiriniz, iftarda acele ediniz.” (Taberânî, 391)
- Sahuru ihmal etmemek gerekir.
“Sahur yapınız. Çünkü sahurda bereket vardır.” (Buharî, Savm, 20)
“Bizim orucumuzla ehl-i kitabın orucu arasındaki fark, sahur yemeğidir.” (Müslim, Sıyam, 46)
- İftar zamanı, duâların kabul olduğu müstesnâ zamanlardan biridir. O zamanı iyi değerlendirip birbirimize ve İslâm âlemine duâ etmeliyiz.
“Allâhümme leke sumtü ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve alâ rızkuke eftartü.”
(Allah’ım senin rızân için oruç tuttum, sana iman ettim, sana tevekkül ettim ve senin verdiğin rızıkla orucumu açtım)
- Oruçlu insanlara -özellikle de fakir ve yetimlere- gücümüzün yettiği kadar iftar ettirmeliyiz. Hadîs-i şerîfte:
“Kim oruçluya bir hurma ile veya bir içimlik su ile veya tadımlık bir süt ile iftar ettirirse, Allah Teâlâ ona aynı sevabı (oruç sevabını) verir.” (İbn-i Huzeyme, Sahih, 111, 191) buyurulmuştur.
- Terâvihlere devam etmek lâzımdır. 20 rekâta gücü yetmeyenler, hiç olmazsa 8 rekât kılmaya gayret etmelidirler.
Hadîs-i şerifte buyrulur:
“Allah -celle celâlühü- size Ramazan-ı Şerîf orucunu farz kılmıştır. Ben de onun kıyamını, yani terâvih kılmayı sizin için sünnet yaptım. Eğer bir kimse îmanlı bir yürekle ve sevabına ermek umudu ile Ramazan-ı Şerif orucunu tutar ve teravih namazını kılarsa anadan doğduğu gibi günahlardan kurtulur.” (Ahmed b. Hanbel, Nesâî)
- Oruç açarken mümkünse hurma ile, hurma yoksa su ile iftar etmeye gayret etmelidir.
Hadîs-i şerifte buyrulur:
“Herhangi biriniz iftar etmek istediği zaman orucunu hurma ile açsın. Hurma bulamazsa su ile iftar etsin. Su temizdir.” (Ebû Dâvud, Savm, 21)
- Ramazan-ı Şerifin bir adı da “Şehrü’s-Sabr” yani sabır ayıdır. Oruç; nefsi tutmak, sebatkâr olmak ve güçlüklere sabretmektir.
Hadîs-i şerifte buyrulur:
“Oruç, sabrın yarısıdır.” (Tirmizî, Deavât 86)
- Oruç tutan kimse, kötü ahlâktan uzak durmalıdır. “Oruç tutan kimse yalan, dolan ve bu gibi şeylere başvurmamalıdır. (Zira) insanların (sadece) yemek ve içmekten alıkoyacak bir oruca Cenâb-ı Hakk’ın ihtiyacı yoktur.”
- Ramazan-ı Şerifin son on gününün gecelerini, Kadir Gecesi’ni yakalamak heyecanıyla dolu dolu ibâdetlerle tezyin etmek gerekir.
Hadîs-i şerifte buyrulur:
“Kadir Gecesi’ni fazilet ve kudsiyetine inanarak ve sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek ibâdet ve tâatle geçiren kimsenin, kul hakkı hâriç geçmiş günahları bağışlanır.” (Buharî, Müslim)
- Gücü yetenlerin, Ramazan umresi yapması…
Rivâyet edildiğine göre bir hadîs-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
“Kim Ramazan’da umre yaparsa Hac yapmış gibidir.”(Bkz: Buhârî, Umre, 4; Müslim, Hac, 221)
- Ramazan Bayramı’na ulaşmanın şükrânesi olarak, sadaka-i fıtrı unutmamak ve karşıdaki kişiyi incitmeden teşekkür edâsı içinde vermek gerekir.
“Hiç şüphesiz ki sadaka, muhtaç onu almadan önce Allah’ın kudret eline geçer. (Yani muhtaca verilen zekât ve sadakaları önce Allah alır, sonra fukarâya devreder.)” (Münâvî, Kenzü’l-Hakâyık, s. 34)
- Bayramı, şükür heyecanıyla değerlendirmek gerekir. Tâtil edâsıyla davranmayıp sıla-i rahme (akrabaları ziyârete) önem vermek, muhtaçlara tebessüm ettirmek için bir fırsat bilip bayramı gerektiği gibi değerlendirmek lâzımdır.
ORUCUN FAYDALARI
“Ey îmân edenler! Oruç sizden evvelkilerin üzerine farz olduğu gibi sizin üzerinize de farz olmuştur. Tâ ki, (nefsinizi günahlardan) sakınabilesiniz. (Bakara Sûresi, 183)
- Oruç kalbin tefekküre varmasıdır. Allah’ın nimetlerini hatırlatan bir ibadettir.
- Oruç bir eğitimdir. Nefsin eğitimidir. Bu yüzden bize ve bizden öncekilere de farz kılınmıştır.
- Fakirlerin hâlinden anlamamızı sağlar.
- Şükran duygumuzu ve sabrımızı artırır.
- Maddî ve mânevî hastalıklardan korur. Bir yıl boyunca yorulan vücut Ramazan’da dinlenir. Peygamber Efendimiz“Oruç tutun, sıhhat bulun.” (Taberânî) buyurmuşlardır.
- Bütün Müslümanların belli bir ayda, hep beraber oruç tutması; İslâm birliği ve kardeşlik şuurunu kazandırır.
- Sayılı günlerden ibâret olan oruç, yine sayılı günlerden ibâret olan hayatımıza incelik ve zerâfet kazandırır.
- Ramazan-ı Şerîf ayının, senenin bütün mevsimlerini dolaşması, bütün mevsimlerin bereketlenmesini ifade eder.
- Oruç insanı disipline eder.
- Ramazan-ı Şerîf, refes, fısk ve cidâlin yasaklandığı hassas hac ibadetine rûhen bir hazırlıktır.
YORUMLAR