Rahmân’ın Has Kulları Kimlerdir? -2

6- O mü’minler, boş işlerle uğraşmaz ve mâlâyânîden yüz çevirirler.

“Onlar, yalana şâhitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.” (el-Furkân, 72)

Müslüman boş işlerle uğraşmayan insandır. Kendisini ilgilendirmeyen meselelerin peşine düşmez. Tecessüsün ne büyük bir günah olduğunun farkında olan insandır. Dolayısıyla boş bir işle karşılaştığımız zaman ağırbaşlı bir şekilde geçip gitmeliyiz. Hâdise çıkarmamalıyız.

İnsanların yanlış tavırları karşısında konuyu şahsîleştirmeden, nebevî bir üslupla o hataya yönelmeli ve onu düzeltmek için çaba göstermeliyiz. Biz günahlardan nefret ederiz, onları işleyenlerden değil. Eğer nasihat edeceksek saygılı bir şekilde etmeliyiz. Önce insanları kötü davranışlarından vazgeçirmeye çalışmalıyız. Eğer olmuyorsa, kendimizi korumalıyız ve onlardan uzaklaşmalıyız.

 

7-Allâh’ın âyetlerine gereken önemi verirler.

“Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler.” (el-Furkân, 73)

Allâh’ın âyetleri, genel mânâda bütün insanlığa hitap etmekle beraber özelde îman etmiş insanlara hitap eder. Ve Allâh’ın her bir âyeti, mü’min için hayatî önemi hâiz prensiplerdir.

Allâh’ın âyetleri zikredildiği zaman îmanları ziyadeleşen ve kalpleri titreyen gerçek mü’minlerin, O’nun âyetlerine kör ve sağır olmaları düşünülemez. Kör ve sağır olanlar, ancak hidâyetten nasibi olmayan, kalbi kararmış, fesada uğramış insanlardır. Mü’min, onların hidâyeti için Rabbine duâ eder…

 

8- O güzel mü’minler, Allah’tan göz aydınlığı olacak eşler ve zürriyetler vermesini isteyen insanlardır.

“Ve onlar ki: «Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl.» derler.” (el-Furkan, 74)

Bugün içinden çıkılmaz hâle gelen en önemli problemlerimizden biri, üzülerek belirtmek gerekir ki, âile mefhumudur. Dış taarruzlara en çok açık hâle getirilen, âile fertleri arasındaki münâsebetlerin tartışmaya açıldığı ve her konunun “eşitlik” bağlamında ele alındığı bir ortamda âile konusunda yeniden kendi kodlarımıza dönmeli ve geleneğimizin o temiz âile münâsebetlerini yeniden ayağa kaldırmalıyız.

Çöken milletlerin çökme sebeplerinin başında, yok olan âile mefhumu gelmektedir. Bizim gibi sağlam toplumların en hassas noktası da âile olduğu için, iç ve dış, bütün saldırılar bizi içten içe çökertmek üzere sinsice ve durmaksızın hep âileye yöneltilmektedir.

Bu zamanda İslâm ümmetinin ne ekonomik, ne siyâsî, ne de başka bir konuda aşamayacağı derin bir problemi vardır. Asıl kafa yorulması gereken tek bir konu varsa, o da dindar âile yuvasının tesisi ve devamıdır. O yüzden Rabbimiz, has kullarını tavsîf ederken onların “göz aydınlığı eşler ve temiz nesiller isteyen insanlar olduklarını” hâssaten ifade buyurmuştur.

PAYLAŞ:                

Şefika Meriç

Şefika Meriç

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle