PLASTİK KAPLARIN HAYATIMIZDAKİ YERİ ve ZARARLARI

 

Modern hayat, insana, tabiata ve çevreye pek çok şekilde hükmetti, yeni bir anlayış ve yaşayış tarzı türetti. Günümüzdeki yüksek tempolu hayat, paketlenmiş hazır gıda tüketimini artırdı ve bunun sonucu olarak uygun saklama şartlarının yanında, uygun paketleme ve saklama kaplarının seçilmesi gündeme geldi.

Ne yazık ki, yıllardır sıklıkla kullanılan plastik kaplar, gittikçe değişen ve gelişen ürünlerini yeni yüzleriyle piyasaya sürüyor. Pratik oluşu, az yer kaplayışı, daha da önemlisi ucuz oluşuyla hemen her mutfağa giriyor. Hatta gıda saklama ve paketleme malzemesi olarak gıda teknolojisinde de sık sık kullanılıyor.

Plastiklerin hammaddesi, doğal gaz, petrol ve kömürdür. Üretim aşamalarında doğrudan kullanıldıkları gibi bazı katkı maddeleriyle birlikte de kullanılabiliyor. Bu katkı maddeleriyle kullanıldıklarında esneklik, dayanıklılık, sıcaklığa mukâvemet, ultraviyole ışınlarına direnç gibi özellikleri artırılmış oluyor. Bunlardan da değişik ürünlerin îmâlatında faydalanılıyor. Öyle ki, şifalı olarak içtiğimiz bitki çaylarında bulunan hazır poşet paketleri bile bunlardan biridir. Sıcak suya attığımızda iyi bir çözücü olan sıcak su, kurutulmuş bitki tozunun yanında poşet ambalajın da çözülmesini sağlıyor. Böylece şifalı çay diye içtiğimiz çözeltiyle beraber toksik/zehirli birçok madde de vücuda girmiş oluyor. Demek ki plastikler, birtakım katkı maddeleriyle birlikte işlenirken, birçoğu ağır metaller içerdiğinden, insanlara toksik maddeler olarak geçiyor.

Plastikler içinde bulunan kimyasallar, gıda ile temas ettiklerinde gıdaya geçerler. Bu geçiş, yiyeceğin sıcaklığına göre değişiklik gösterir. Sıcaklığı arttıkça yiyeceğe geçiş daha yüksek, azaldıkça da daha az olur. Bu sebeple özellikle sıcak ve yağlı gıdaların plastiklerde saklanmasından kaçınılmalıdır. Bu kimyasalların gıdaya geçişleri, aynı zamanda plastiğin tipine bağlıdır.

Plastik kaplarda birden yediye kadar rakamlar içeren kodlar vardır. Plastiklerin tarif edilip sınıflandırılmasında kullanılan bu kodlardan en zararlıları üç, altı ve yedi numaraları içerenlerdir. Bu zararların başında alerjik etkiler, karaciğer hasarları ve kanser gelmektedir.

Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim dalı başkanı Prof. Dr. Selma Metintaş, yaptığı açıklamada günümüzde geniş bir kullanım alanı olan plastik bardakların kanser tehlikesi oluşturduğunu şu sözlerle ifade etmiştir:

“Plastik bardaklar içerisine konulan 70-90 derece sıcaklığındaki içeceklerin, içinde bulunduğu plastik malzemeyi ısı etkisiyle çözüp monomerlerine ayırmakta, tehlikeli sonuçlara yol açmaktadır.”

Monomerlerin insan sağlığına zararlarının bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Metintaş, şöyle devam ediyor:

“Bu monomerler tehlikeli kanserojen malzemelerdir. Köpük bardakların ısıya dayanıklılığı daha yüksektir. Ancak, daha yüksek ısıdaki sıvılar, bu materyalin de çözülmesini sağlayabilir. Bu durumda yine monomerik gruplar, sıvıya geçecek ve oral (ağız) yolla bünyeye toksik madde alımı gerçekleşecektir. Şu anda plastik bardaklardaki sıcak içeceklerin bazı kimyasal reaksiyonlara yol açtığını biliyoruz. Plastik ve köpükten îmal edilen bardaklardan uzun süre sıcak sıvı içenler, kanser tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. (http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/436256.asp)

Plastik kaplarda yoğurt mayalanmaması hakkında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Gümrükçüoğlu da şu önemli uyarılarda bulunmuştur:

“Yoğurt mayalamak için kaynamış sütü plastiğin içine döküyoruz. Plastiğin içine döktüğümüz süt, 100 santigrat derecededir ki, bu kaynayan su demektir. 100 santigratta plastik malzemenin bir kısmı çözünür, sütün içine geçer. Yoğurdun içindeki asit ise plastik malzemenin üretildiği maddeleri de eriterek çözüyor ve bu da yoğurdun içine geçiyor. Yoğurtta bu daha kolay çözülür. O bakımdan kesinlikle yoğurt mayalamak için plastik malzeme kullanılmamalıdır.”

Renkli poşetlerin de sağlık açısından zararlı olduğunu belirten Gümrükçüoğlu, özellikle siyah poşetlere yiyecek konulmaması uyarısında bulunuyor. Gümrükçüoğlu, plastiğin kalitesiz oluşunun, kötü kokusundan ve ıslak bir mendille silindiğinde mendile boya vermesinden anlaşılabileceğini de vurguluyor. (http://www.beyazgazete.com/yogurt-mayalarken-dikkat.html)

Plastiklerin yapımında kullanılan BPA kimyasalının, polikarbonat içecek şişelerinden insanların vücuduna geçtiği tespit edilmiştir. Bebekler için kullanılan plastik biberonlardan, su ihtiyacımızı karşıladığımız pet şişelere ve gıda saklama kaplarına kadar günlük hayatımızda kullandığımız pek çok plastik eşyanın taşıdığı sağlık riski, bu bilimsel bilgilerle âdeta skandal sayılabilecek boyutlara ulaşmaktadır. Bu risklerden bazıları şöyle sıralanıyor:

BPA’ya mâruz kalmış anne karnındaki ceninlerde, yeni doğmuş bebeklerde ve çocuklarda büyüme ve davranış bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Polikarbonattan mâmül plastik şişe ve ambalajlardan tüketilen su ve gıda maddeleriyle birlikte vücudumuza giren BPA maddesi prostat, beyin gelişimi, kalp hastalıklarına, karaciğerde enzim bozukluklarına ve diyabet rahatsızlıklarına sebep oluyor. Polikarbonat, biberonlarla beslenen çocukları, erken cinsel olgunlaşmaya maruz bırakıyor, sperm üretiminde ciddi bir düşüşe sebep oluyor. Çünkü BPA maddesi, vücutta östrojen hormonunu taklit ediyor ve kadınlık hormonuna dönüşüyor! Erişkinlerde göğüs kanseri riski oluşturuyor. (http://dozaj.blogspot.com/2009/08/plastik-yerine-cam.html)

Plastik kaplarla ilgili önemli bir husus da mikro dalga fırınlarda ısıtma işlemi yapılırken aslâ plastik kapların kullanılmaması gerektiğidir. Aksi hâlde sıcaklıkta plastik kaptaki kimyasal maddeler, yiyeceklere geçecektir. Yine üzeri plastik ambalajla kaplı yiyeceklerin mikrodalga fırınlarda ısıtılması durumunda plastikteki zararlı kimyasalların buhar yoluyla çözünerek gıdaya damlaması söz konusu olmaktadır. Bu da yiyeceğin zehirli toksinlerle birlikte yenmesine sebep olmaktadır.

Yukarıdaki araştırmalara benzer daha birçok yeni araştırmalar, plastiklerden uzak durmanın gerekli olduğunu göstermektedir. Plastik ambalajların denizlerde dört yüz yıl, karalarda sekiz yüz yıl çürümeden kalıp bu süre boyunca suya ve toprağa zehir saçtığı bilinmektedir. Artık günümüzde bardağından tabağına, kaşığından çatalına, alış-veriş poşetlerinden saklama kaplarına varıncaya kadar sayamayacağımız ölçüde plastiklerin hayatımızın vazgeçilmezleri olduğu bir gerçektir.

Plastiğin her ne kadar çok geniş bir alana yayılan bir teknolojisi olsa da biz, mümkün olduğu kadar tercihlerimizi camdan porselene, ahşaptan çelik kaplara doğru yapmalıyız.

 

PAYLAŞ:                

Nejla Bas

Nejla Bas

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle