Allâh Rasûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
“Kanaat, bitmez-tükenmez bir hazinedir.” (Deylemî, Müsned, III, 236/4699) buyurmaktadır.
* * *
Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- anlatıyor:
Bir gün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ashâbına:
“–Şu kelimeleri kim benden alıp onlarla amel edecek ve (buna ilâveten) onlarla amel edecek olana öğretecek?” buyurdular. Ben hemen atılıp:
“–Ben, ey Allâh’ın Rasûlü!” dedim.
Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- elimden tuttu ve şu beş şeyi saydı:
“- Haramlardan sakınırsan, Allâh’ın en âbid kulu olursun!
- Allâh’ın sana olan taksîmine râzı olursan, (kanaatta) insanların en zengini olursun!
- Komşuna ihsanda bulun ki (kâmil bir) mü’min olasın.
- Kendin için istediğini, başkaları için de iste ki (kâmil bir) Müslüman olasın!
- Fazla gülme! Çünkü fazla gülmek kalbi öldürür.” (Tirmizî, Zühd, 2/2305; İbn-i Mâce, Zühd, 24)
* * *
Peygamber Efendimiz, kanaatkâr kimseleri şöyle medheder:
“Müslüman olan, kendisine yeteri kadar rızık verilen, Allâh’ın kendisine verdiği nîmete kanaat eden kimse, şüphesiz kurtuluşa ermiştir.” (Müslim, Zekât, 125)
* * *
Yine Rasûl-i Ekrem Efendimiz:
“Allâh’ım! Muhammed ehlinin rızkını, ihtiyaç miktarı kıl.” (Müslim, Zekât, 126; ayrıca bkz: Buhârî, Rikak, 17) diye duâ ederdi.
* * *
Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:
“İnsanoğlunun bir vâdi dolusu altını olsa, bir vâdi daha ister. Onun gözünü topraktan başka bir şey doyurmaz. Fakat Allâh, tevbe edenin tevbesini kabûl eder.” (Buhârî, Rikâk, 10; Müslim, Zekât, 116-119)
* * *
Peygamber Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- şöyle buyurmuştur:
“Sizden biri, mal ve yaratılışça kendisinden üstün olana baktığı zaman, nazarını bir de kendisinden aşağıda olana çevirsin.” (Buhârî, Rikâk, 30)
* * *
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Cebrâîl bana geldi ve şöyle dedi: «Yâ Muhammed! İstediğin kadar yaşa, (sonunda) mutlakâ öleceksin! İstediğini sev, (sonunda) mutlakâ ayrılacaksın! İstediğin şeyle amel et, (sonunda) onun karşılığını elde edeceksin! İyi bil ki, mü’minin şerefi, geceleri kâim olmasında; izzeti ise, insanlardan müstağnî kalmasındadır!»” (Hâkim, IV, 360-361/7921)
* * *
Allâh Rasûlü hutbesinde şunları söylüyordu:
“İstiğnâ gösteren ve iffetini muhâfaza eden insanları, Cenâb-ı Hak bütün âlemden müstağnî kılar.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 449)
* * *
Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- zühdü ne güzel târif etmişlerdir:
“Dünyâda zâhidlik, ne helâli harâm etmek ne de malı mülkü terk etmekledir. Dünyâda zâhidlik, ancak Allâh’ın mülkünde olana kendi elindekinden daha fazla îtimâd etmen; başına bir musîbet geldiği ve yakanı bırakmadığı müddetçe, onun ecir ve mükâfâtından son derece ümitvâr olmandır.” (Tirmizî, Zühd, 29/2340)
YORUMLAR