Kur’ân-ı Kerim Dilinden
“Biz Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (el-Enbiyâ, 107)
“Ey şanlı Peygamber! Biz Seni gerçekten bir şâhid, bir müjdeci, bir korkutucu, O’nun emriyle insanları Allâh’a çağıran, aydınlatıcı bir kandil; yol gösterici bir rehber olarak gönderdik.” (el-Ahzâb, 45-46)
“Andolsun, size içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır ve güç gelir. O size çok düşkündür. Bütün mü’minlere karşı son derece şefkatli ve merhametlidir.” (et-Tevbe, 108)
“Kitapsız (ümmî) kimselere, aralarında kendilerine Allâh’ın âyetlerini okuyan, onları arıtan, onlara Kitap ve Hikmeti öğreten bir peygamber gönderen Allah’tır.” (el-Cum’a, 2)
“Habibim, sen eğri-büğrü olmayan, haktan ayrılmayan, dosdoğru bir yol üzeresin.” (Yâsîn, 2-4)
“Andolsun ki, Allah, mü’minlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Çünkü içlerinden ve kendilerinden bir peygamber göndermiştir onlara…” (Âl-i İmrân, 164)
“Kim Peygamber’e itaat ederse, Allâh’a itaat etmiş olur.” (en-Nisâ, 80)
“Habîbim, de ki: «Allâh’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın!»” (Âl-i İmrân, 31)
“Şüphesiz Sen, büyük bir ahlâk üzeresin.” (el-Kalem, 4)
“Ey Peygamber! Senin gönlünü açmadık mı? Belini büken yükünü üzerinden almadık mı? Senin şânını yüceltmedik mi?” (el-İnşirâh, 1-4)
“Şüphesiz Allâh’ın Rasûlü, sizler için, Allâh’ı ve âhiret gününü umanlar ve Allâh’ı zikredenler için en güzel örnek, en mükemmel nümûnedir.” (el-Ahzâb, 21)
“Sen içlerindeyken Allah onlara azâb edecek değildir. Onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azâp edecek değildir.” (el-Enfâl, 33)
“Ey Peygamber! Allâh’ın rahmetinden dolayı Sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın, şüphesiz onlar etrafından dağılıp giderdi.” (Âl-i İmrân, 59)
Peygamber Efendimizin Lisânından
“Ben yaratılışta peygamberlerin ilki, gönderilişte sonuncusuyum.” (Müslim, Kader, 16/2653)
“Âdem, henüz rûhla cesed arasındayken bana peygamberlik verildi.” (Tirmizî, Menâkıb, 1; İbn-i Hanbel, IV, 66; V, 59)
“Ben kırmızıya da, siyaha da peygamber olarak gönderildim.” (Müslim, Mesâcid, 3/251)
“Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” (Muvattâ, Hüsnü’l-Hulk, 8)
“Beni Rabbim terbiye ettiği için benim edeb ve ahlâkım ne güzeldir.” (el-Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, I, 70)
“Ben lânetçi olarak gönderilmedim. Ben ancak Hakk’a çağırıcı ve rahmet olarak gönderildim. Allâh’ım, kavmime hidâyet ver, çünkü onlar bilmiyorlar.” (Müslim, Birr, 87)
“Övünmek için söylemiyorum, ama Rabbimin katında Âdemoğullarından evvelkilerin de, sonrakilerin de hayırlısı benim.” (Tirmizî, Menâkıb, 3620)
“Ben, Âdem -aleyhisselâm-’dan beri hep nikâhlı rahimlerden geliyorum. Benim geçmişimde hiçbir yüzkarası yoktur.” (İbn-i Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, I, 60)
“Bana, benden önce hiçbir peygambere verilmeyen beş şey verilmiştir:
1-Bir aylık mesafedeki düşmanımın kalbine korku verilerek zafere nâil olmak,
2-Yeryüzü bana mescid, toprak da teyemmüm için temiz kılındı. Bu sebeple ümmetimden herhangi birine namaz vakti nerede yetişirse, hemen oracıkta namazını kılsın.
3-Benden önceki hiçbir ümmete ve hiçbir peygambere helâl kılınmadığı hâlde, bana ve ümmetime ganimet malı helâl kılındı.
4-Benden öncekiler sadece bir kavim ve kabileye peygamber olduğu hâlde, ben bütün insanlığa peygamber olarak gönderildim.
5-Bana şefaat yetkisi verildi.” (Buhârî, Teyemmüm, 1; Neseî, Gusl, 26; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 3/304)
“Her peygamberin mutlaka kabul edilen müstesnâ bir duâsı vardır. Ben bu duâmı, inşâallâh mahşer günü, ümmetim için şefaate saklıyorum.” (Dârimî, Rekâik, 85; Müslim, Fezâil, 2)
“Ben ashâbım için emniyet vesilesi ve güven kaynağıyım. Ben gittiğim zaman ashâbıma vaad olundukları tehlikeli şeyler gelir, çatar.” (Müslim, Fezâilu’s-Sahâbe, 207)
* * *
Ebû Mûsâ el-Eş’arî -radıyallâhu anh-’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Allâh’ın benimle göndermiş olduğu din ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Yağmurun yağdığı yerin bir bölümü verimli bir topraktır. Yağmur suyunu emer, bol çayır ve ot bitirir. Bir kısmı da suyu emmeyip üstünde tutan çorak bir yerdir. Allah burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer, hem de hayvanlarını sular ve tarım işlerini o su ile yaparlar. Yağmurun yağdığı bir yer daha vardır ki, düz ve hiçbir bitki bitmeyen meyilli bir arazidir. Ne su tutar, ne de ot bitirir. İşte bu, Allâh’ın dininde anlayışlı (fakîh) olan ve Allâh’ın benimle gönderdiği hidâyet ve ilim kendisine fayda veren, onu hem öğrenen, hem öğreten kimse ile, buna başını kaldırıp kulak vermeyen, Allâh’ın benimle gönderdiği hidâyeti kabul etmeyen kimsenin durumuna benzer.” (Buhârî, İlim, 20; Müslim, Fezâil, 15)
* * *
Câbir -radıyallâhu anh-’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
“Benim ve sizin durumunuz, ateş yakıp da, ateşine cırcır böcekleri ve pervaneler düşmeye başlayınca, onlara engel olmaya çalışan adamın durumuna benzer. Ben sizi ateşten korumak için kuşaklarınızdan tutuyorum, siz ise benim elimden kurtulmaya, ateşe girmeye çalışıyorsunuz.” (Müslim, Fezâil, 19; Buhârî, Rikâk, 26, Tirmizî, Edeb, 82)
Sizi şöyle bulmayayım!
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- âdeta bugünleri görerek şöyle buyurmuştur:
“Şunu biliniz ki, bana Kur’ân-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun! (Çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın:
“-Size sadece bu Kur’ân lâzımdır! Onda bulduğunuz helâli helâl, haramı da haram kabul ediniz, yeter!..” diyeceği (günler) yakındır.” (Ebû Dâvud, Sünnet, 5, 6; Tirmizî, İlim, 10; İbn-i Mâce, Mukaddime, 2; Dârimî, Mukaddime, 49; Müsned, II/367, IV/131-132)
Tirmizî’nin bir rivâyeti de şöyledir:
“Dikkat edin! Sizden birinizi, emrettiğim veya yasakladığım konulardan birisi kendisine ulaştığında, koltuğuna yaslanmış bir hâlde:
“-Bilmiyorum, Allâh’ın kitabında ne bulursak ona uyarız. (Hadisleri tanımayız!)” derken bulmayayım!..” (Tirmizî, İlim, 10)
YORUMLAR