Peygamber Efendimiz Buyurdu

Arapça Metni

 

 

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, siz, îmân etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de îmân etmiş olmazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!..”

(Müslim, İman, 93-94; Ayrıca bkz: Tirmizî, Et’ime, 45; İbn-i Mâce, Mukaddime, 9; Ebû Dâvud, Edeb, 131)

 

Açıklama:

Cennete sadece mü’min olanların gireceği Kur’ân-ı Kerîm’in bize öğrettiği en önemli îtikâdî gerçeklerden biridir. Kur’ân’dan öğrendiğimiz bir başka gerçek, her peygamberin ümmeti içinde, ona inanmış kimselerin (mü’minler) varlığıdır. Mü’min denilince sadece Peygamber Efendimiz’in ümmetine mensup olanlar anlaşılmaz. Peygamber Efendimiz’in tebliğinden sonra ise, mü’min kelimesi, sadece ona inanan Müslümanları ifade eder olmuştur. Çünkü artık yegâne hak din İslâm olup, bunun dışındaki dinler, Allah’ın râzı olacağı din olmaktan çıkmıştır. Bu Kur’ân-ı Kerîm’de açıkça beyân edilmiştir. (el-Mâide, 3; Âl-i İmrân, 85) Cennet, kâfirlere haram kılınmıştır. (el-A’râf, 50)

Mü’minler birbirinin kardeşidir. Bu kardeşlik, neseb (soy) kardeşliğinden de önde kabul edilir. Mü’min, kendisiyle aynı îmânı paylaşan herkesi, ırkına, rengine, yurduna ve diline bakmaksızın sevecek, onlara karşı muhabbet ve sorumluluk duyacaktır.

Bir anne ve babadan doğan kardeşler, nasıl birbirlerini severler ve himâye ederlerse, din kardeşi olan müminlerden de aynı şekilde birbirlerini Allah için sevmeleri ve himâye etmeleri beklenir. Sevgi, kuru bir sözden ibâret değildir. Seven ile sevilen arasındaki dostluk ve kardeşliğin pek çok gerekleri vardır. Bunlar, ihtiyârî değil, yerine getirilmesi zorunlu olan hususlardır. Farz, vâcip, müstehap vb. dinen farklı bağlayıcılıkları olabilir. Sevginin icap ettirdiği görevlerini yerine getirmeyenler, kâmil mü’min olma vasfını elde edememiş olurlar.

Mü’minlerin arasında selâmlaşmaları, sevginin oluşması ve gelişmesine sebep olur. Çünkü selâm, dostluğun, tanışıklığın, karşılıklı konuşmaya ve anlaşmaya hazır oluşun ilk göstergesidir. Müslümanlar, selâmla birbirlerini tanır, bilir ve severler. Onları aynı inanç çizgisinde birleştiren sihirli kelime selâmdır.

 

Kısaca:

-Cennete, mü’min olanlardan başkası giremez. Her peygamberin ümmeti içinde mü’min olanlar vardır.

-İslâm, kendinden önceki bütün dinleri iptal etmiştir. Allâh’ın «gerçek din» olarak kabul ettiği ve razı olduğu tek din, İslâm’dır.

-Mü’minlerin birbirini sevmeleri, dînî bir mecburiyettir. Karşılıklı sevgi gerçekleşmeden, kâmil mü’min olunmaz. Mü’minlerin birbirlerini sevmemeleri, îman zayıflığının işâretidir.

-Sevgi, kuru bir sözcükten veya iddiadan ibaret olmayıp taraflara birtakım sorumluluk ve vazifeler yükler.

-Selâmlaşmak, muhabbetin perçinlenmesini temin eder.

(Daha geniş bilgi için bkz: Riyâzu’s-Salihîn Tercüme ve Şerhi, Erkam Yayınları, c.II, sh: 587-588; c. IV, sh: 414-415)

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle