Bilhassa ülkemizde mâsumâne “bir çocukluk merakı” ve “büyümenin alâmeti” psikolojisiyle başlanılan sigara, sonraları vazgeçilemeyen veya terk edilemeyen bir noktaya gelmektedir. Ve bunun neticesinde çeşitli hastalıklar ve hatta cerrâhî müdâhale gerektiren ameliyatlar... Çevremizde, gazetelerde sık sık gördüğümüz sigara bağımlıları ve onların hazin âkıbetleri... Önce kısaca sigaranın tarihine bir göz atalım.
Tütün ilk defa Amerika kıtasında, günümüzden yaklaşık 4000 yıl önce kullanılmaya başlanmıştır. Bilhassa Meksika, Orta ve Güney Amerika’da çok kullanılan tütün, Kristof Kolombos’un Amerika’yı keşfetmesiyle birlikte Avrupa’ya da taşınmıştır. Bu keşifle birlikte Avrupa, domates, patates ve mısır gibi bitkilerle de tanışmıştır.
Amerika yerlileri ilk zamanlarda, kendilerini ziyarete gelen “beyaz adamları” son derece misafirperverce karşılamıştı. Fakat gözünü hırs ve kan bürümüş olan “Beyaz Adam” bu zengin coğrafyayı, oranın yerlileriyle paylaşmaya yanaşmadı. Ve Büyük bir soykırım başlatarak, âdeta Amerika’dan Kızılderilileri temizledi (!).. Bu istila ve soykırım karşısında çaresiz kalan yerliler de, öğrettikleri tütün alışkanlığıyla Beyaz Adam’dan “intikam” aldılar. Bunun için sigara ve tütüne “Kızılderili’nin İntikamı” diyenler de vardır. Zira yapılan çeşitli araştırmalara göre, 1990’lı yıllarda dünyada, sigaraya bağlı nedenlerle 4 milyon ölüm tespit edilmiş ve 2020 yılında bu rakamın 10 milyon olacağı tahmin edilmiştir. (Heyet, Sigara ve Sağlık, Karadeniz Teknik Üniversitesi Yayınları)
Sigaranın hammaddesi olan tütünün Avrupa’da yaygınlaşması ise, 1560 senesinde Fransa Büyükelçisi Jean Nicot’un Paris’e tütün tohumlarını getirmesiyle gerçekleşmiştir. Fransa’dan Almanya’ya geçmesinin ardından tütün, tüm dünyaya yayılmıştır. Zaten tütünün içindeki uyuşturuculardan birisi olan “Nikotin”in ismi de Büyükelçi Jean Nikot’dan esinlenerek kullanılmıştır.
Tütün, Osmanlı’ya Geçiyor
Tütünün Osmanlı Devleti’ne girmesi de 1605-1606 yıllarında yabancı gemilerin ticarî amaçlarla Osmanlı limanlarına gelmeleriyle birlikte gerçekleşmiştir. Osmanlı topraklarında ilk tütün ekimi ise Selanik’in Yenice Vardar kasabasında yapılmıştır.
- Murad dönemine rastlayan bu tarihlerde tütün ekim ve kullanımı, bizzat padişah tarafından yasaklanmıştır. Çeşitli meclis-cami ve mescidlerde vaazlar verilmiş, tütün aleyhindeki fetvâ sûretleri cami duvarlarına asılmıştır. (A’dan Z’ye Sigara, s:39)
Fakat yasaklamanın esas sebebi, ağızlarda meydana gelen kötü koku ve İstanbul’u bir uçtan öbür uca yakan yangınlardı. Zira Osmanlı devrindeki İstanbul evleri ekseriyetle ahşaptı. Kâtip Çelebi, IV. Murad’ın tütünle mücâdelesini şöyle anlatıyor:
“...Sultan Murad-ı Râbî asrının sonlarında kötülüklerin kapılarını kapamak için kahvehaneleri kapattığı gibi yangınlar çıktığı için tütüne de yasak getirmişti. Halk, yasağı dinlemediğinden Hünkar buyruğuna aykırı gitmek suçundan içenleri cezalandırmak gerekti. Giderek kişi yasak nesnenin üzerine daha çok düşer dediklerince, içmeğe hırs ve rağbet artıp bu suçtan nice âdem yokluk ülkesine gönderildi...” (Bilim ve Teknik Dergisi, c.15.)
Cumhuriyet döneminde
Sonraki yıllarda serbest bırakılan tütün, 1862’de tekrar yasağa uğramışsa da bu tarihten 12 sene sonra yani 1874’te yurt içinde üretimi serbest bırakılmıştır. Ardından bir tütün tekeli oluşturulmuştur. 1884’te ekonomik nedenlerle bu tekelin bir kısım hisseleri Fransız Reji şirketine satılmış ve ülkemizde ortak sigara fabrikaları kurulmuştur. Kurtuluş savaşı sonrasında yabancı tütün üretimine son verilmiş ve 1924’te devlete bağlı TEKEL kurulmuştur. Günümüzde sigaranın olumsuz etkisi hızla artmakta ve her geçen gün binlerce insan sigaranın çeşitli tehditleriyle yüzyüze gelmektedir.
Her gün 3.000 çocuk ve gencimiz (11-19 yaşlar arası) sigaraya başlamaktadır. İstatistikler, bu çocuklarımızın 1/3’ünün sigaranın sebep olduğu çeşitli hastalıklardan erken yaşlarda öleceklerini bildirmektedir. Açıkçası, her gün 1.000 çocuk ve gencimizi göz göre göre ölüme mahkum ediyoruz. Sigara kullanılmaya ne kadar erken yaşta başlanırsa, günde içilen sigara sayısına bağlı olarak, ölüm, o kadar daha erken olmaktadır.
Dünyada Sigara
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünyada en büyük sağlık probleminin sigara olduğunu ilan etmiştir. Gelişmiş ülkelerde 15 yaşın üzerinde sigara kullananlar günde ortalama 7-10 sigara kullanmaktadır.
Sigaranın Başlıca Zararları:
Bu kadar konuşulan ve zararlarından bahsedilen sigara, gerçekten ne gibi rahatsızlıklar meydana getirebilir. Bunun tıbben tesbit edilmiş bir kısmını şöyle sıralamak mümkündür:
-Kanser riski artar,
-Cilt karalığına sebep olur,
-Diş eti hastalıklarının çıkmasına sebep olur, tat alma eksikliği baş gösterir,
-Gırtlak ve nefes borusunda iltihaplanmalara ve ses tellerinin zarara uğramasına sebep olur,
-Kalp krizi, damar tıkanıklığı, tansiyon yükselmesi gibi sakıncalar ortaya çıkar.
-Beyinde felç, ileri yaşta bunama (Alzheimer) görülür,
-Her nefeste vücutta 50 bin hücrenin ölümüne sebep olur,
-Gözlerde katarakt ve ileri yaşta körlük meydana gelir.
-Burunda koku alma duygusu azalır,
-Akciğerlerde kansere yakalanma,
-Bronşit ve amfizem gibi rahatsızlıklara sebep olur,
-Mide ve yemek borusunda kanama, ülser ve kanser oluşum oranı fazlalaşır,
-Pankreas kanseri riski artar,
-Rahim ve yumurtalıkta kısırlık, çocuk düşürme, sakat ve eksik doğum, erken menopoz, rahim kanseri gibi tehlikeler oluşur,
-İdrar kesesinde, mesâne kanseri meydana gelir,
-Ellerde, parmaklarda sararma, tırnaklarda zayıflama görülür.
-Kemik ve iskeletlerde kemik erimesi, kol ve bacak damarlarında çeşitli hastalıklar oluşur.
-Kılcal damarlar, el ve ayaklardan başlayarak, kol ve bacaklara kadar tıkanıp bu organların kesilmesine (Burger hastalığı) kadar varan hastalıklara sebep olurken,
-Vücutta yorgunluk, uykusuzluk, ruhsal gerilim, stres, performans düşüklüğü, reflekslerde azalma oluşur.
-Hamileliğinde sigara içen hanımların bebekleri, %10-15 eksik kilolu doğmakta ve diğer bebeklere nisbetle zeka eksiklikleri görülmektedir..
Sigaradaki Zehirli Maddeler
Sigara içenlerin vücutlarına çektikleri zehirler çok ilginçtir. “Sigara tiryakisi” olan bir kişi zamanla âdetâ “kimyasal silah fabrikası”na dönmektedir. Bu zehirleri ve kullanıldıkları yerleri de şöyle sıralayabiliriz:
Polonyum-210 (Kanserojen), Radon (Radyosyon), Metanol (Füze yakıtı), Toluen (Tiner), Kadmiyum (Akü metali), Bütan (Tüp gaz), DDT (Böcek öldürücü), Hidrojen Siyanür (Gaz odaları zehri), Aseton (Oje sökücü), Naftalin (Güve kovucu), Arsenik (Fare zehri), Amonyak (Tuvalet temizleyicisi), Karbon (Eksoz monoksit gazı), Nikotin ve 3.885 toksit madde. Neticede ciğerlerimizde oluşan Katran (Zift)...
YORUMLAR