Otorite

Çocuğu sevmek ve onun hatalarını sabırla hoş görmek, çocuğun eğitimi ve gelişimi için ne kadar gerekli ise, hayatın gerçeklerini öğrenmek ve istikrarlı bir hayat kurabilmek açısından, otorite de o kadar önemlidir. Çünkü fertler, hayat boyunca, her isteklerinin yerine gelmesinin imkânsızlığını ancak otorite ile öğrenebilirler.

Otorite, çocuğu disipline etmek için şarttır. Hatalarını fark edebilmesi ve düzeltebilmesi için gereklidir. Daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi, hoş görmek, her şeye izin vermek ve yapılan bütün yaşlıklara kayıtsız kalmak, göz yummak demek değildir.

Yanlış hoşgörü göstermek, fertte yerleşmesi beklenen bazı olumlu davranış ve alışkanlıkların oluşmasını zorlaştıracak, hatta imkânsızlaştıracaktır. Meselâ her hatası affedilen çocuk ve gençler; kendi doğru ve yanlışlarını fark edemezler, başkalarının haklarına saygı göstermezler, isteklerinin her zaman ve öncelikle yerine getirilmesini beklerler. İstedikleri şeylere kavuşamadıklarında çok büyük hayal kırıklıkları ve bunalımlar yaşarlar. Bunun neticesi de içe kapanıklık veya öfke ve şiddete başvurma olarak dışarıya yansır.

Bu yüzden dozunda ve gerektiği yerde kullanılan otorite, çocuğun sağlıklı gelişiminin en önemli şartlarındandır. Böylece çocuk, her istediğini, her zaman yapmaması gerektiğini öğrenecektir. Kendi hak ve sınırlarını bilmenin yanı sıra toplum içinde yaşamayı, insanların hak ve özgürlük sahalarına saygılı olmayı öğrenecektir.

Otorite, çocuk veya gence karşı kaba kuvvet uygulamak veya bağırıp çağırmak değildir. Yemeğini yemeğen çocuğun, diğer öğüne kadar aç bırakılması veya tüm rehberlik çalışmalarımıza rağmen ders çalışmamada direnen çocukları, sevdiği şeylerden mahrum etmek gibi bir ceza, otoritenin oluşmasına ve uygulanmasına bir örnektir.

Burada önemli olan hususlardan birisi, yapılan hata ile verilen ceza arasındaki uyumdur. Küçük bir suça büyük ceza vermek uygun olmadığı gibi, büyük bir suçu da hafif cezalarla geçiştirmek doğru değildir.

Diğer bir konu da, otoritedeki istikrardır. Bir hata sebebiyle bugün verdiğimiz bir ceza yerine ertesi gün bir mükâfât verirsek veya hoş görmeye başlarsak, otoritede keyfîlik ve dolayısıyla boşluk oluşmaya başlamış demektir. Yine aldığımız bir cezayı, uygulama esnasında yumuşar ve affedersek, ikinci defa cezayı tam olarak tatbik etmekte zorlanırız. Basit bir örnek verirsek, yemeğini yemeyen bir çocuğa, bir dahaki öğüne kadar hiçbir şey yememe cezası verdik. Ama aradan çok zaman geçmeden çocuğumuz ağlayıp sızlamaya ve kendisini affettirmeye çalıştı. Biz de biraz önce verdiğimiz cezayı delmeye başladık:

“–Tamam oğlum, yemeğe kadar bekleme, al şunları atıştır!..” dedik.

İşte bu, otoritemizin delinmeye başladığını gösteren en önemli andır. Çünkü çocuk, bizim zaaf noktamızı keşfetmiş ve eğer tekrar benzeri bir hata yaparsa, nasıl cezasını affettireceğini öğrenmiştir. Bu da sonuç itibariyle yaptığı hatanın karşılığını görmeden, yine istediğini yaptırabileceğini göstermiştir.

Bu yüzden otoritede istikrar ve kararlılık çok önemlidir. Bir âile içinde yaşayan çocuk, o evin, tabiri câizse “kırmızı çizgileri”ni ve bu sınırlar çiğnendiğinde neyle karşılaşacağını bilmelidir. Hata yaptığı zaman, bu hatanın karşılıksız kalmayacağını; bu yüzden sınırları zorlayacak hatalardan uzak kalması gerektiğini öğrenmelidir. Âilede kurulacak böylesi bir düzen ve disiplin, çocuğun duygusal ve sosyal gelişimi açısından çok önemlidir. Bu disiplin zaafının en güzel örneği, âile terbiyesinden mahrum kalmış sokak çocuklarıdır. Âile içerisinde sevgi, hoşgörü ve otoriteyi bulamayan bu çocuklar, otorite boşluğundan istifade ederek âileden kopmuş ve sokakların insafına düşmüştür.

Şunu unutmamalıyız ki, sevgi ve hoşgörüyü tam ve doğru şekilde özümseyen çocuklar, otoritemize de uyacaktır. Doğruyu öğretmekte zorlanıyor veya otorite gereğince koyduğumuz cezaları uygulayamıyorsak, çocuklarımıza gösterdiğimiz sevgi, hoşgörü ve sabır konusunda eksikliklerimiz var demektir.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle