Geçen sayımızda Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi’nin Arapça’ya tercüme edilmiş “Son Nefes” isimli eserinin aksülâmellerini ifade eden bazı mektuplara yer vermiştik. Bu sayımızda bu mektuplardan seçilmiş birkaç tanesini daha yayınlıyoruz.
Bir Futbol Fanatiğinden
“Ben Faysal Umerî, yirmi bir yaşındayım. Ömrümü Allah’tan uzak ve her an bana gelebilecek ölümü unutmuş bir şekilde sadece futbol seyretmekle geçirdim. Yine bir gün Nijerya ile Yunanistan arasındaki dünya kupası karşılaşmasını izliyordum. Devre arasında internetteki forum sayfalarını dolaşıp dünya kupası karşılaşmaları hakkında yapılan yorumlara bakmaya koyuldum. Bu sırada birisinin dünya kupası ile hiç alâkası olmayan bir kitabı foruma koyduğunu fark ettim. Kitap “Son Nefes” ismiyle dikkatimi çekti. Dikkatimi çeken bir diğer husus da kitabın müellifinin Arap değil, Türk oluşuydu. Bu kitabı okuma arzusu hissettim ve okumaya başladım. Aman Allâh’ım! Daha önce hiç tecrübe etmediğim bir hâl içerisindeydim. Müellifin mânâ yüklü ifâdeleri karşısında titriyordum. Sanki müellif, bu kitabı yaşadığım bu gafletten uyanmam için bana özel yazmıştı. Hakikî saadetin, huzûrun, rahatın Allâh’a dönmekte ve onun sağlam ipine sarılmakta olduğunu anladım. Ölümün her an gelebileceğini fark ettim. Müslüman’ın ölüme, düğün gecesine gider gibi sevinç ve huzur ile gitmesi gerektiğine dair ifadeler, bende derin tesirler uyandırdı. Şimdi anlatamayacağım büyük bir mutluluk hissettim. Yaradanım azze ve celle’den uzak bir şekilde geçirdiğim günlerime pişman oldum.
Ey Allâh’ım! Tevbemi kabul eyle! Bu kitabın müellifinden râzı ol!
Ey Üstad Osman, size çok çok çok teşekkür ederim. Allâh’a dönmeme vesile olmanızdan dolayı Rabbim sizi en güzel bir biçimde mükâfatlandırsın!”
Kanadalı Felçli Kızdan
“Selâmün Aleyküm,
Ben Cümane isimli bir genç kızım. Yirmi bir yaşındayım ve Kanada’da yaşıyorum. Beş sene önce geçirdiğim bir trafik kazası sonucunda felç oldum. O günden beri tekerlekli sandalye ile hareket ediyorum. Fakat ne gariptir ki, bu hadise beni Allâh’a döndürmedi, eski hayatıma devam ettim. Namaz kılmıyor, oruç tutmuyordum. Bunun sebebi, İslâm’dan ve Allâh’a itaatten uzak bir âile içerisinde yaşayışım olabilir. Ben gönül rahatlığını bilmezdim ve hiçbir zaman itmi’nan hissetmedim. Fakat -elhamdülillah- bu senelerden sonra, internet forumlarından birisinde Türkiyeli olduğunu zannettiğim müellif Osman Nûrî’nin “Son Nefes” kitabını görünce, kaderim değişti ve hayatım saadet ve itmi’nânla dolu bir hayata dönüşmeye başladı. Bedenim ölüm korkusundan titreyerek bu kitabı okumaya başladım. Bir zaman sonra huzur hissettim. Birdenbire kendimi, banyoya gidip gusül ve abdest almak üzere bana yardım etmesi için anneme seslenir buldum. İstiğfara ve tevbeye başladım. Babamın karşı çıkmasına rağmen tesettüre bürünmeye karar verdim. Bu kitabı okuduğum günden beri, yani bir haftadır rahat ve sekînet hissediyorum. Çünkü Allah Teâlâ, beni Hak yoluna hidâyet etti.
Ey Rabbim! Beni bağışla, bu kitabın sahibini en güzel şekilde mükâfatlandır, Firdevs-i a’lâyı ona makam kıl. Âmin!”
* * *
Muhterem müellifin Arapça’ya tercüme edilmiş bir diğer kitabı ise yine Erkam Yayınları arasında yer alan “Emsalsiz Örnek Şahsiyet”. Bu eserin tercümesi de yine farklı topraklarda birbirinden güzel aks-i sadâlar meydana getirmiş bulunuyor. İşte itidâle dönüşten, hidayete erişmeye kadar, birbirinden ibretli hayat hikâyeleriyle dolu mektuplar…
Müslümanlığımı İlân Ediyorum
“Merhaba,
Ben Lübnan’lı bir genç, Jozef…
Buradan Müslümanlığımı ilân ediyor ve diyorum ki; “Eşhedü en lâ ilâhe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden rasûlüllah”
Kardeşlerim,
Ben yıllardan beri İslâm’ın mı, yoksa bugünkü Hıristiyanlığın mı hak olduğu konusunda büyük bir iç savaşıyla yaşadım. Ve kesin bir neticeye ulaşamadım. Türk müellifi Üstad Osman Efendi’nin yazdığı ve internette neşrolunan “Emsalsiz Örnek Şahsiyet” Hazret-i Muhammed kitabına rastlayıp okuduğumda ise, Rasulullah -sallâllâhu aleyhi vesellem-’in şahsiyetinin hakikatına vâkıf oldum.
Artık aradığımı bulmuştum, nefsimdeki mücâdele artık son bulmuştu ve benim hidayetim için vakit tamamdı
Ey Rabbim, beni İslâm üzere sâbit kıl!”
İfrattan İtidale Dönüş
“Kardeşlerim ve İslâm uğrunda sevdiklerim!
Şeyh Osman Nûrî’nin “Emsalsiz Örnek Şahsiyet” kitabını gördüm. Müellifin sûfî olduğu kanaatindeyim. Doğrusu, ben hayatımı, katı Selefîlik içerisinde geçirdim. Sûfîlerden hoşlanmaz, hatta onları tekfir ederdim. Sûfîlerin bid’at üzere yaşayan, Kur’ân ve sünnetten uzak sapık bir fırka olduğunu zannederdim.
Ancak bu kitabı okuduğumda yazarın Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-’e dair yazdıklarının mânâ ve rûhâniyetinden, Hazret-i Peygamber’i ne kadar sevdiğini hissettim. Kendi kendime dedim ki, eğer bu sûfî müellif, Kur’ân ve sünnetten uzak olsaydı, Hazret-i Peygamber hakkında böylesi bir rûhâniyet ve mâneviyât ile bu muhteşem kitabı yazamazdı.
Böylelikle sûfîlik hakkında yanıldığımı ve onlar içerisinde gerçekten sünnete ve Kur’ân’a yakın kimseler olduğunu anladım. İşte buradan hareketle Allah huzurunda söz veriyorum ki, orta yollu olacağım. Bütün Müslümanları seveceğim. Sûfî kardeşler de benim kardeşlerimdir diyeceğim. Biz orta yollu olmalı, taassub ve aşırılıktan uzak durmalıyız. Çünkü ümmetimiz orta yollu bir ümmettir, bütün insanlık için hayır ister.
Allah sizlerden râzı olsun. Allah Teâlâ’dan bütün Müslümanların kalplerini te’lîf etmesini dilerim. Âmîn!”
Yunanistan’dan Bir Kıptî
“Arkadaşlarım,
Ben Mısırlı Kıptî bir Hıristiyan’ım. Yunanistan’ın Atina şehrinde oturuyor ve orada mimarlık fakültesine devam ediyorum. Okumayı çok seviyorum. İnternetteki forumların tutkunuyum. Birkaç gün önce bu forumlardan birine girdim.
İslâm peygamberi Muhammed’in şahsiyetinden bahseden bir kitaba rastladım. Kitabın ismi, “Emsalsiz Örnek Şahsiyet”… Müellif Osman Nûrî Topbaş, bu kitapta İslâm peygamberinin hayatıyla alâkalı tevâzû, cömertlik, zühd ve tüm mahlûkata şefkat gibi bütün güzel hususiyetleri beyan ediyor. Rabb’in rûhâniyeti ve Nebîsinin sevgisiyle dolu bu kelimeleri okurken kalbim tesir altında kaldı ve duygularım coştu.
Kendi kendime dedim ki, hakikî İncil’in bahsettiği peygamber işte budur. Bu büyük peygamber hakkında ne kadar câhil ve hatalı olduğumu anlamış bulundum. Onun için bütün kanaatimle Müslüman olduğumu ilân ediyorum. Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in O’nun Rasûlü olduğuna şâhitlik ediyorum. Ben Kıptî bir Hıristiyan olarak Muhammed -aleyhisselâm-’ın risâletiyle alâkalı hep kin ve nefret tahsil etmiştim ki, bu kitap geldi de aklımı ve kalbimi nurlandırdı. Ey Rabbim sen de bu kitabı yazanın kalbini nurlandır.”
YORUMLAR