Bir adam Hazret-i Ömer -radıyallahu anh-’a gelerek, oğlunun serkeşliğinden, ana-babasına karşı gelmesinden şikâyette bulundu. Bunun üzerine Hazret-i Ömer, adamın oğlunu huzuruna çağırtıp, ana-babasına karşı gelmemesini ve onların haklarına riayet etmesini tenbih etti.
Genç bunun üzerine Halifeye dönerek:
“–Ey mü’minlerin emîri! Çocuğun ana-babası üzerinde hakları yok mudur?” diye sordu. Hazret-i Ömer:
“–Evet, vardır.” dedi. Genç:
“–Onlar nelerdir?” deyince, Hazret-i Ömer saymaya başladı:
“–Evlenirken anasını araştırıp seçmesi, çocuğu doğunca ona güzel isim koyması, Allah’ın kitabını öğretmesidir.”
Genç Halifenin sözlerini sabırla dinledi ve dedi ki:
“–Ey mü’minlerin halifesi! Doğrusu babam bunların hiçbirini yerine getirmemiştir. Anneme gelince Mecûsî bir kadındır. Bana «Cuâl», yani «kara böcek» ismini koymuş ve Allah’ın kitabından bir harf olsun öğretmemiştir. Şimdi benden ne saygı bekliyor? Hangi terbiyeyi verdi ki, karşılığını görmek istiyor?!”
Bu acı sözler üzerine, Hazret-i Ömer adama dönerek dedi ki:
“–Be adam! Bana gelip oğlunun serkeşliğinden, ana-babasına âsi olduğundan şikâyet ediyorsun; oysa ondan önce sen ona âsi olmuş, haklarını çiğnemişsin. O sana kötülük etmeden, asıl sen ona kötülük yapmışsın.”
YORUMLAR