Derviş Ahmed Peşkârî, Erkam Yayınları
Hazret-i Ömer -radıyallâu anh-:
“-Ya Rabbi, bana şehid olmayı ve Peygamberinin şehrinde defnolunmayı nasip et!” diye duâ edermiş.
Şehâdeti duâsının baş tâcı yaptığı gibi, Allah Rasûlü’ne mücâvir olmayı ve hemcivar ölmeyi talep etmek de, büyüklerin taleplerinden… Gerçekten insan, kendi gönlünce yerler, insanlar arar. Mâyesine göre insanları, ortamları bulunca rahat eder, huzur bulur.
Bu yazımızda size tanıtacağımız eserler de, Peygamber Efendimizin misafirleri olan kimselerden…
İlki, başlıkta ismi ve künyesi olan; İbrahim Hakkı Uzun tarafından yayına hazırlanan bir risâle (kitapçık)… Daha önce “Tayyibetü’l-Ezkâr” ismiyle h. 1316 (m. 1898) tarihinde Osmanlıca olarak neşredilmiş. Sadeleştirilmiş hâliyle ilk baskısı ise, 2008’de yapılmış. Günümüzden yaklaşık 230 yıl önce (m. 1791-1792 yıllarında) Medîne-i Münevvere, Mescid-i Nebevî ve Ravza-i Mutahhara civarında bir yıl boyunca başından geçen hâdiseleri ve orada şâhid olduğu manzaraları anlatıyor. Biz, mevzuyu daha fazla uzatmadan bu risaleden birkaç satırla gönül hânemizi şenlendirelim:
“Cenâb-ı Hak, Peygamber hürmetine Medîne’ye öyle bir bereket vermiştir ki, en fakiri bile başka şehirlerin zenginleri gibi geçinir. Bereketi yüze bölmüşler, doksan dokuzu Medîne’ye, biri bütün dünyaya taksim olunmuştur. (…) Eğer bu âciz kul, Medîne-i Münevvere’nin mânevî zevklerinden ve rûhânî safâlarından bahsetmeye kalksam, bunlar yazmakla, söylemekle olacak şeyler değildir. Bu zevklerde öyle sırlar vardır ki, anlayıp tadabilmek için mutlaka yerinde görmek, yaşamak lâzımdır. Herkes istîdâdının ve îtikâdının derecesine göre bu sırlara vâkıf olur. Medîne’nin sırlarının kimi söz ile ifade edilip anlatılabilir, kimisi de anlatılamaz.” (Derviş Ahmed Peşkârî, Nurlu Medîne’den Hâtıralar, sh: 76-77)
ÜSTAD ALİ ULVİ KURUCU (HÂTIRALAR 1-4)
- Ertuğrul Düzdağ, Kaynak Yayınları
Medîne mücâvirlerinden, gönlü Peygamber sevgisi ile dolu Ali Ulvi Kurucu’nun adını duymayan yok gibidir. Kendisi, Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan Batılılaşma Hareketinin Cumhuriyetin ilk yılları ile zirveye ulaştığı demlerde, Konya’da doğmuş büyümüş, ardından Kâhire’ye hicret etmiş, orada Ezher’i okuduktan sonra da Medîne-i Münevvere’ye yerleşmiştir. Burada ömrünün 56 yılını, Efendiler Efendisi’ne komşu olarak yaşamış; Medîne-i Münevvere’nin sâdık bir âşığı ve hizmetkârı olarak hânesini ve gönlünü, misafirlerine açmıştır.
Ali Ulvi Kurucu’nun uzun bir ömrün sermayesi olarak ilim, fikir ve gönül dostlarından pek çok hâtırası vardır. M. Ertuğrul Düzdağ, uzun yıllar süren, titiz bir çalışma ile bu hâtıraları bizzat Ali Ulvi Kurucu’dan dinlemiş, teybe kaydetmiş, zabta geçmiş, sıralamış ve nihayet Ali Ulvi Bey’in huzurunda, onun son kontrollerini de sağlamıştır.
4 cilt hâlinde hazırlanan bu kıymetli eser, gerek yakın tarihimizdeki şahıslar ve hâdiseler, gerekse Medîne-i Münevvere hakkındaki dolu dolu müşâhedelerle mutlaka okunması gereken kitaplar arasında yerini almıştır. Kuru kuru gezi ve tarih kitapları yerine, bizzat gören, duyan, hisseden bu zâtların kaleme aldığı hâtıratları tavsiye eder; Mekke ve Medîne’yi ziyaret eden kardeşlerimize mebrur bir hac temenni ederiz.
YORUMLAR