“Namazlarını Huşû ile Kılan Mü’minler Kurtuluşa Erdi.”(el-Mü’minûn, 1-2)
Namaz, hayatın mihenk taşı, olmazsa olmazı, en önemli noktası… Namaz, dinin direği, gözümüzün nûru, ibadet hayatının en önemli konusu.
“Namazlarını ciddiye almayanlara yazıklar olsun!” (el-Mâûn, 4) buyurdu Yüce Mevlâ…
Daha abdest ânında başlar, namazın ciddiyeti… Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna gelirken bir tek kendini götürmeli insan, dünyayı arkasında bırakmalı. Ne varsa dünyaya ait, ne varsa aklınıza gelebilen, hepsini geride bırakmalı… Hem beden orada olmalı, hem kalp... Ayrı ayrı olmaz. Biri başka yerde, diğeri başka yerde olmaz. Namaza gereken önemi vermeli insan, namazı korumalı…
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur:
“Kul, güzelce abdest alır, namazı vaktinde kılar, rükû, secde ve diğer rükûnlerin şartlarına riâyet ederse, namaz ona hâl lisânı ile; «Sen beni koruduğun gibi Allah da seni korusun!» der ve bir nûr ile birlikte semâya yükselir. Nihâyet semâya ulaşır ve huzûr-i Bârî’ye varır. Cenâb-ı Hak’tan sahibi için kendisini şefaatçi kılmasını ister. Eğer kul, namazın erkânını zâyi edecek olursa, namaz ona; «Sen beni zâyi ettiğin gibi Allah da seni zâyi etsin.» der ve bir zulmetle birlikte semâ kapılarına kadar yükselir, onun önünden semâ kapıları kapanır. Sonra eski paçavra gibi dürülüp sahibinin yüzüne çarpılır.” (Beyhakî; et-Terğîb ve’t Terhîb, I, 339)
Namaz, insana “kul” olduğunu fısıldar her dâim, “Büyüklenme!” der. Ekber olan Allah’tır. Secdemiz yalnız O’nadır. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“Namaz tevâzûdur, yalvarmadır, günahtan pişmanlıktır ve elleri kaldırıp «Allâh’ım!» diye yakarmadır. Kim böyle yapmazsa, onun namazı eksiktir.” buyurmuştur. (Tirmizî, Salât, 166; İbni Hanbel, I, 211)
Namaz teslîmiyettir. Teslim olursun Yaratan’ına... Namazla insan durulur, namazla insan dirilir. En önemlisi; Rabbimizin teveccühü ile huzur bulur kalp... Huzur bulur bütün uzuvlar, görevini yerine getirmenin hazzını yaşarken, bir yandan, mahcuptur gereği gibi kılamadığından... Dilde hem şükür vardır namaz bitiminde, hem de istiğfar… Namaz sızıdır, insanın içinde her dâim…
“Emrolunduğu gibi dosdoğru olma çabası”dır namaz… Ki, elif gibi sâbit kalırsın kıyamda, boynun büküktür âcizliğinden… Seni sana bırakmayana, seni huzuruna alana sığınırsın.
Namaz öyle bir müjdedir ki mü’minlere, yoktur bir ikincisi daha… Âyet-i kerîmeler ile sâbittir müjdesi... Kurtuluş reçetesidir. “Namaz yolda koymaz!” derdi büyüklerimiz… Öyledir namaz, ipine sarılanı yarı yolda bırakmaz, hedefe ulaştırır, götürür tâ Cennet-i Âlâ’ya kadar... Yetmez mi müjdeleri; berekettir namaz, hayatın her ânında hissedersin o bereketi… İki cihanı gül bahçesi yapar.
Dünya hayatını düzene sokan bir ibadettir namaz... Ki insanı adam eder. “…Namaz, insanı her türlü kötülük ve günahlardan alıkoyar…” (el-Ankebût, 45) âyeti mucibince, hakkıyla kılınan bir namaz korur insanı, cümle günahlardan... Namazı kılınca her şey bitmiş olmaz tabiî, dünya hayatı devam etmekte neticede… O sebepledir ki, Üstad Necip Fazıl’ın şu tespiti çok değerlidir:
“Namaz câmiden çıkınca, hac Mekke’den dönünce, Ramazan oruç bitince başlar.”
YORUMLAR