Mutfağımızdaki Zehir: Pestisitler

Pestisitler; böcek, kemirgen, yabânî ot ve mantarlar gibi zararlıları yok etmek için kullanılan kimyevî ilaçlardır. Günümüz tarımında mahsulün verimliliğini artırmak, kaliteli ve bol ürün elde etmek maksadıyla sıklıkla tercih edilmektedir. Kısa vadede, bu ilaçların kullanımı avantajlı gibi görünse de uzun vâdede tesirleri düşünüldüğünde, durum pek de avantajlı olmamaktadır.

Pestisitler, tabiatı gereği bütün canlı organizmalar için zararlı birer zehirdir. İlaçlama yapılan çevrede yaşayan bütün canlılar için zararlı tesirleri olmaktadır. Üstelik hava, toprak ve su kirliliğine de yol açmakta ve uzun dönemde toprak verimliliğinde azalmaya sebep olmaktadır.

İnsanlar üzerindeki zararlı tesirleri de göz önünde bulundurularak bu kimyevî maddelerin kullanımıyla ilgili bazı sınırlamalar getirilmiştir. Mevzuatlarla kullanım miktarları kısıtlanmakta ve son üründe bulunabilecek maksimum pestisit kalıntısı miktarları belirlenmektedir. Bu kurallara uymayan kişilere de cezalar uygulanmaktadır.

Bizlerin tüketici olarak satın aldığımız gıdada hangi pestisitin kullanıldığını veya pestisit kalıntısı olup olmadığını anlayabilmemiz; kalıntı varsa, miktarını bilebilmemiz ne yazık ki mümkün değildir. Bu konuda yapılan çalışmalara baktığımızda görüyoruz ki, satın aldığımız gıdalarda mevzuatla belirlenen sınırların üzerinde pestisit tespit edilebiliyor, kullanımı yasaklanan pestisitlere rastlanabiliyor ve bu gıdalar tezgahlarda rahatlıkla yerini alabiliyor.

Gıdalarla alınan pestisitlerin ne gibi zararları olabilir diye bakacak olursak, bu konuda en riskli grup bu ilaçları uygulayan, yani tarımla uğraşan kişiler... Hava, toprak ve su yoluyla yayılabildiği için ilacın uygulandığı tarım arazilerinin çevrelerinde yaşayanlar ise, ikinci riskli grubu oluşturuyor. Bunun dışında en çok zarar görebilecek diğer grup ise bebek, çocuk ve dolayısıyla hâmile ve emziren annelerdir. Bebeklerin küçük bedenleri, hamile ve emzikli kadınların hassas vücutları, bu zehirleri kaldırabilecek güçte değil.

Zehirlerin zararlı tesirleri hesaplanırken vücut ağırlığı başına mâruz kalınan seviyeye göre bir hesap yapılır. Örneğin, 60 kiloluk bir yetişkin, bir elmayı yediğinde o elmadan alacağı ilaç düzeyi, 1/60 birim iken 10 kiloluk bir çocuğun bir elmadan alacağı ilaç düzeyi de 1/10’dur. Yani bir yetişkine göre 6 kat daha fazla ilaca mâruz kalmaktadır. Üstelik bütün organları gelişme döneminde olduğundan, büyüme ve gelişmeleri de bundan olumsuz bir şekilde etkilenmektedir.

Tarım ilaçlarından fazla zarar görebilecek bir diğer grup ise, yaşlı ve hasta kişilerdir. Bu ilaçlar, aslında hepimiz için zararlı, ancak bu saydığım gruplar daha fazla risk altında olmaktadır.

Peki, pestisitlerden korunmak mümkün değil midir? Tek çözümü; ilaçsız, organik tarımdır. Bunun dışında ise gıdalardaki pestisit seviyelerini en aza indirebilmek için evlerimizde yapabileceğimiz bazı çözüm yolları da mevcut…

“En aza indirebilmek” diyorum; çünkü gıdalar üzerinde kullanılan binden fazla pestisit çeşidi bulunmakta… Bu pestisitlerin de bazıları gıdanın yüzeyinde, kabuğunda bulunurken, bazıları ise sulama suyuyla birlikte gıdanın içine nüfuz edebilmektedir. Bazıları aside karşı dirençliyken bazıları da yağmur suyuyla akıp gitmemesi için suya karşı dirençlidir. (Devam edecek)

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle