Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, Erkam Yayınları
Parayı ve sınırsız azamî kârı, âdeta ilâhlaştıran kapitalist sermaye sisteminin günden güne güçlenerek hayatımızın her safhasında ağırlığını hissettirmesi, günümüz Müslümanlarının karşılaştığı en ağır imtihanlardan birisi... Parayla olan kaçınılmaz ilişkimizi, Müslümanca bir tavırla ve kapitalizmin çukurlarına düşmeden idare edebilmek ve dünyevî hırslardan sâlim kalabilmek ise, İslâmî bir sahih bir bilgiye sahip olmakla ve bu bilgiyi ihlâsla hayatımıza yansıtabilmekle mümkün...
İşte bu noktada muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi ile yapılmış uzunca bir mülâkattan oluşan bu kıymetli eser, mühim bir rehber olma vasfına sahip... Bu eserde, hemen hepsi günümüz için hayatî birer ehemmiyete sahip şu soruların cevaplarını bulmak mümkün:
-Kapitalizm Müslümanların belini bükecek mi? Yani İslâm, insanların hayatında fiilen, sadece inanç ve ibadet alanına inhisâr eden, biraz ahlâk hassâsiyeti getiren, ama sosyal-ekonomik hayatta etkisi çok sınırlanmış bir hâle gelme riski ile karşı karşıya mı?
-Bir Müslüman, kurulu kapitalist düzenin kuşatıcı tesiri karşısında kendi değerlerini nasıl korur?
-İslâm adına kapitalizmin vahşetine karşı çıkacak bir sistemli itiraz, sistemli bir yeni iddia ortaya konamaz mı? Meselâ Ebû Zer çizgisi bu noktada idealize edilebilir mi?
-Müslümanların kapitalizm karşısında aşınmasını önleyebilmek için neler yapılması gerekiyor?
-Kapitalist düzenin iktisâdî hayat şartlarını dayattığı günümüzde Kur’ân’daki “mustaz’af / zayıf düşürülmüş Müslüman” ifadesi, bir mâzeret alanı olarak görülebilir mi?
-Tasavvuf, toplum zemininde de İslâm’ın hakkıyla yaşanması noktasında nasıl bir donanım sağlar insana?
-Zenginlik günah mıdır?
-Bir Müslüman şer’î sorumluluklarını yerine getirdikten sonra, istediği gibi harcama özgürlüğüne sahip midir?
-Para, Müslüman’ı mutlaka takvâdan uzaklaştırıp gaflete mi sürükler?
-Paradan uzak durmak mı gerekir?
-Bir Müslüman işadamının çalıştırdığı işçi ile münâsebetleri nasıl olmalıdır?-İşçi hakkı nedir? İşçi ücretlerinin tayininde nasıl bir kıstas uygulanabilir?
-Bir İslâm toplumu, gelir farklarının uçurum seviyesinde olduğu bir duruma gelebilir mi?
-Kapitalist düzen içerisinde Müslümanca yaşamak mümkün müdür?
-Müslümanın para ile imtihanında, kazanırken ve harcarken dikkate alması kaçınılmaz olan ölçüler nelerdir? Peygamberimiz’in ve sahâbe-i kirâmın hayatında nasıl bir denge kurulmuştu?
Bu soruların cevabı sadedinde, ikaz ve irşâd edici cevaplar veren muhterem müellif, oldukça mühim tespitlere de imza atmış. Bu tespitlerden birkaçını şöyle sıralamak mümkün:
“Para, yılan gibidir. Hangi delikten girdiyse oradan çıkar. Cebine haram para girenin ameli bozulur. En azından amellerindeki ihlâs kaybolur.”
“Maalesef günümüzde kapitalist zihniyet, mânevî değerleri o kadar tahrip etti ki, bazı dindarların ticarî faaliyetlerinde bile İslâm ahlâk ve şiarlarına uymayan işler âdeta tabiî hâle geldi. Hacca giden ve namaz kılan birçok kimse dahî «Ben daha çok hayır yapmak için daha çok kazanmalıyım» diyerek, kabul edilemez nice yanlışlara gözü kapalı adım atabiliyor. Yani helâl ile haram, iç içe yaşanıyor.”
“İsraf yönünde dengesiz harcamaları artıran kredi kartları iktisadî tuzaklardır, sömürmedir. İhtiyaçlar buna mazeret olamaz. Bu öyle bir harcatma tuzağı ki, sırf birileri kazansın diye, fakirleri bile acımasızca bu tuzağın içine çekmektedir. Bu tavır, sadece îmanî bir tehlikeye kapı açmakla kalmayıp, toplum ahlâkının çöküşüne de sebep olmaktadır.”
“İsrâ Sûresi’nin 64. âyetinde, şeytanın mallara ve evlâtlara ortak olmasından bahsedilir. Bugün maalesef kazançlara iblis ortak ediliyor. Siteler kuruluyor, onu yüksek fiyata satayım diye havuzlar tesis ediliyor, orası âdeta bir plaj havasına sokuluyor. Orada yaşayacak olan âilelerin mâneviyatını ifsâd etmenin yolu açılıyor.”
YORUMLAR