Halk arasında, “Su gibi azîz ol!” denir. Su azîzdir, özeldir. Îman, hayat, temizlik, arınma ve şifânın mûcizevî kaynağıdır, su...
Su; iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşmaktadır. Aslında su; son derece yanıcı bir gaz olan hidrojenden ve oksitleyici, yani bir nevî yakıcı bir gaz olan oksijenden yaratılmıştır. İki yanıcı, bir yanmayı destekleyen atomdan yaratılan su; hayran bırakan mûcizesi ile söndürücü özelliktedir.
Su, laboratuvar ortamında elde edilememektedir. Bunun sebebi, hidrojen ve oksijen atomları bir araya getirildiğinde felaket oluşturacak kadar büyük bir enerjinin açığa çıkmasıdır.
“İçtiğiniz suyu düşündünüz mü? Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa Biz miyiz indiren?” (el-Vâkıa, 68-69)
“Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık. (Biz bunları yapmasaydık) siz onu (yeterli miktarda) depolayamazdınız.” (el-Hicr, 22)
Bulutlara yüklediği tonlarca saf suyu, rüzgârlarla dolaştıran ve dilediği nisbette yeryüzüne indiren, yine O’dur. Allah Teâlâ, bu ikramda bulunmadığı takdirde insanoğlunun ne suyu üretmeye, ne de depolamaya gücünün yetmediği, âyetler ile de açıkça belirtilmektedir.
“Ve Biz suyu gökten (belirlediğimiz) bir ölçüye göre indiriyor, sonra da onu yeryüzünde tutuyoruz. Ama hiç şüphesiz, bu (nîmeti) geri almaya da kâdiriz!” (el-Mü’minûn, 18) âyet-i kerîmesi düşünüldüğü vakit, insanı ürpertmektedir.
Su, nötr, yani yüksüz bir molekül olmasına rağmen; bir tesir altında kalmadan tersinir bir tepkime[1] ile kendi kendine iyonlaşması ve bu sayede elektrik akımını iletmesi de ayrı bir mûcize olarak görülmektedir.
Ay, Dünya’ya yaklaşmasıyla yüzde 70’i su olan Dünya’da med-cezirlere (gel-git) sebebiyet vermektedir.
Katâde ibni Milhân -radıyallâhu anh- şöyle demiştir:
“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bize eyyâm-ı biyz’de, ayın on üç, on dört ve on beşinde oruç tutmayı emretti.” (Ebû Dâvûd, Savm, 68)
Bu hadîs-i şerîf ile med-cezirin gerçekleştiği “dolunay zamanı” olan, kamerî ayın 13’ü, 14 ve 15’inde oruçlu olmamız tavsiye edilmiştir.
Erişkin bir erkeğin vücudunun yaklaşık yüzde 60’ı, çocuklarda yüzde 65-75, kadınlarda ise yüzde 50 civarında su bulunduğuna göre, bu üç günde bedenî ve rûhî olumsuzluklara açık olan insanoğlunun oruçlu olmasının önemi oldukça açıktır.
Ayrıca mûcize içecek olan su, vücudun su ihtiyacını karşılayarak insan metabolizmasına da eşsiz hizmetler sunmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir:
Vücudu toksinlerden arındırıp, fizikî zindelik kazandırır. Cildi güzelleştirir. Beynin depresyona girmesini engeller. Bağırsak hareketlerini düzenler. DNA hasarını önler. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Gıdaların emilmesini artırır. Kalp krizi ve felce karşı korur. Vücudun terleme ve ısı dengesini kurar. Beyin fonksiyonlarını artırarak, dikkat yetersizliğine engel olur. Uykuyu düzenler.
“Gökten su indiren O’dur. İşte Biz her çeşit bitkiyi onunla bitirdik. O bitkiden de, kendisinden üst üste binmiş taneler bitireceğimiz bir yeşil bitki, hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar bahçeleri meydana getirdik; birbirine benzeyeni var, benzemeyeni var. Meyve verirken ve olgunlaştığı zaman her birinin meyvesine bakın! Kuşkusuz bütün bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır.” (el- En’âm, 99)
“O, rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderendir. Ölü toprağı canlandıralım, yarattıklarımızdan birçok hayvanları ve insanları sulayalım diye gökten tertemiz bir su indirdik.” (el-Furkân, 48-49)
Topraktan yaratılan insanoğlunun suyla hayat bulması gibi; nebâtât da, hayvânât da suyla canlanmaktadır.
“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ve gündüzün arka arkaya gelmesinde, insanların faydasına akıp giden gemilerde, Allâh’ın gökten su indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutları döndürüp yönlendirmesinde aklını kullanan bir topluluk için ibretler vardır.” (el-Bakara, 164) âyet-i kerîmesinde suyun kaldırma kuvveti neticesi akıp giden gemiler, ibret alınması gereken konular arasında sıralanmıştır.
Araştırmacılar, su moleküllerinin düşüncelerimizden, duygularımızdan ve kullandığımız kelimelerden etkilendiğini; suyun, söylenen sözlere, hissedilen duygulara, gösterilen görüntülere ve dinletilen müziğe göre nasıl bir değişim gösterdiğini “su kristali fotoğraflarıyla” gözler önüne sermişlerdir. Ayrıca depremden hemen önce ve hemen sonra yeraltı sularından alınan nümûnelerdeki kristal oluşumları da incelenmiş ve bu bilgilerin biriktirilmesi durumunda, su kristali teknolojisinin depremleri önceden tespit etmekte kullanılabileceğini ortaya koymuşlardır.[2]
Ayrıca su, içecekler arasında hayat için en uygun akışkanlık değerine sahiptir. Suyun akışkanlık değerinin bir tesadüf olmadığı, vücudumuza olan tesirinden de anlaşılabilmektedir. Bizler için hayatî öneme sahip olan suyun akışkanlık değeri, olduğundan biraz daha az ya da çok olmuş olsaydı, kanın kılcal damarlar içindeki yolculuğu da imkânsız hâle gelecekti ve meselâ bu durumda karaciğerin karmaşık damar ağı hiçbir zaman kurulamayacaktı.[3] Bu, gerçekten büyük bir mûcizedir ki, böylece kanın damarlarda tıkanmalara sebebiyet vermeden akışı mümkün olabilmektedir.
Yaratan’ın mûcizelerinin saymakla bitirilemeyecek kadar çok olduğunu ve mûcizeleri uzaklarda veyahut tarihte aramaya gerek kalmadan, yanıbaşımızdaki suyun dahî tek başına bünyesinde pek çok mûcizeyi barındırdığını görmek mümkündür.
Cenâb-ı Hak, gözle gördüklerimizi gönüllerimize nakşedebilmeyi, her dâim kalp gözümüzün açık olmasını, hepimize nasip ve müyesser eylesin… Âmîn.
Tashih: Haziran sayımızda Dr. Ayça Toksöz hanıma âit “Gidişat Nereye?” başlıklı yazının son kısmında, teknik bir hata sebebiyle aşağıdaki satırlar yayımlanamamıştır. Düzeltir, muhterem yazarımızdan ve okuyucularımızdan özür dileriz:
“Dağıldık gittik. Perişanız. Ağlanacak hâlimize gülüyoruz. Bu gidişâtımızın sonu nereye varır bilemiyoruz. Yüzümüzün karasına bakma. Şefaatinden bizi mahrum bırakma. Biz kendimize kıydık da, Sen’in o güzel yüreğin bize kıyamaz ki yâ Rasûlallah!..”
[1] Tersinir Tepkime: Aynı sıcaklık ve basınç şartları içinde aynı anda her iki yönde oluşam kimyevî tepkime.
[2] Masaru Emoto “Suyun Gizli Mesajı”.
[3] http://www.cebidonline.com/bir-baska-su-mucizesi-suyun-akiskanlik-degeri/# (Erişim: 31.12.2019).
YORUMLAR