Mevlana'nın Muridi

Hüsâmeddin’in Hakemliği

Mevlânâ’nın “Mesnevî’yi Hüsameddin’e göre yazdım” dediği, en kıymetli müritlerinden Hüsamettin Çelebi, yoldan geçerken insanların bir tabut başında münakaşa ettiklerini gördü. Yanlarına gidip münakaşanın sebebini sorduğunda “ölüyü, tabutlu mu, tabutsuz mu mezara koyalım” diye tartıştıklarını söylediler. O derin hikmet dolu şu sözlerii söyleyerek tartışmaya nokta koydu:

“−Toprak ana, tahta ise kardeştir. Ana mı evladına iyi bakar, kardeş mi? Bana kalırsa ölüyü anasından ayırmayın ve tabutsuz bir halde mezara koyun.”

 

Emânetleri Ehline Vermek

Başka bir gün Selçuklu Sultanı, veziri ile Mevlânâ’ya 20.000 akçe gönderir. Kesenin üzerine de bir not ilave ettiriyor. “Bu para helâldir. Kabulünü istirham ederim.” diye… Para, Mevlânâ’nın talebeleriyle birlikte olduğu bir zamanda kendisine ulaşıyor. O gönül sultanı:

“−Parayı olduğu gibi Hüsameddin Çelebi’ye götürün! O nereye verileceğini bilir.” diyor. Orada bulunanlardan Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled:

“−Benim 2000 akçeye ihtiyacım var. Bana payımı verin, ondan sonra fakirlere dağıtılsın.” diyor. Fakat Mevlânâ bu sözü hiç duymamış gibi, aynı şeyi tekrar ediyor:

“−Parayı olduğu gibi Hüsameddin Çelebi’ye götürün! O nereye verileceğini bilir.”

Çaresiz hepsini Hüsameddin Çelebi’ye teslim ediyorlar. Hüsameddin Çelebi, para kendisine ulaşır ulaşmaz kalkıyor ve şehirdeki bütün yoksulları dolaşarak ihtiyaçları kadarını dağıtıyor. Kesede 2.000 akçe kalıyor. Parayı getirenleri çağırarak:

“−Bu da kardeşimiz Sultan Veled’e…” diyor. Oradakiler birbirine bakıp şaşırıyorlar. Çünkü Mevlânâ’nın huzurundaki hâdiseyi Hüsameddin Çelebi’ye analtmış değiller. Ellerinde 2.000 akçeyle geri dönüyorlar ve bunu Sultan Veled’e teslim ediyorlar. Mevlânâ, bunun üzerine:

“−Hüsamettin herkese hakkını verir.” diyerek, emanetin zâyî olmaması için ehline vermek gerektiğini belirtiyor.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle