* Mü’min güzel hâlinin değişip kötüye dönmesinin işlediği günahın neticesi olduğunun idrâki içinde bulunmalıdır.
* Akıllı kişi evvelâ çuvalın deliklerini yamar, ondan sonra içini doldurur.Delik yahut çatlak olan kaba ne konursa konsun, içindekini muhafaza edemez.
* Akıllı insan, düşük ahlâklı, diyanetli zayıf insanlardan hem kendisini hem de yakınlarını korur. Mümkün mertebe onlarla mesafeli kalmalıdır. Çünkü kişi kiminle ülfet ederse, onun hâli ve ahlâkı kendisine inikâs eder.
* Sâlim ve mâsivâdan arınmış bir kalple yapılan murakabe ve tefekkür neticesinde, insan kitaplardan öğrenemediği birçok rûhânî/mânevî bilgiye sahip olur.
* Kötü ahlâklı kişilere tebliğde bulunurken leyyin/yumuşak bir lisan kullanmalı ve mütevâzî davranmalıdır. Çünkü insan neyi ayıplarsa, bir gün kendisi de yaşayabilir.
* Evlatlarına dinini öğretmeyen ana-babalar, dünyanın en merhametsiz insanlarıdır. Dînî terbiye vermeden evlat yetiştirmek, sobada yakmak için ağaç yetiştirmek gibidir.
* Yüz tane yarım insanı toplasanız “tam” bir insan etmez.
* Müslüman temkinli ve tedbirli olacak, ama aslâ korkak olmayacak!
* Farzlardan sonra en mühim ibadet, mü’minlerin gönüllerini almaktır.
* Şunu iyi bilmelidir ki, asıl kerâmet, riyadan uzak kalarak ve kullardan hiç karşılık beklemeden, tam bir ihlas ve teslimiyet üzere, son nefesimize kadar Cenâb-ı Hakk’a karşı vazifemizi îfa etmektir. Esas kerâmet, istikamettir.
Rabbim, bizlere de nasîb etsin. Âmin.
Zâhide TOPCU
YORUMLAR