GİRİŞ
Kurân-ı Kerîm denince daha çok dînî, ahlâkî, hukûkî hükümler ve kâideler hatıra gelir. Aslında Kurân-ı Kerîm her şeyden önce insanı muhatap alır ve her şeyi ile ona hitap eder. Aynı zamanda insanı düşünmeye, araştırmaya ve çalışmaya davet eder. İçerdiği altı bin küsur âyet içinde tabiat bilimlerinin alanıyla ilgili de 750’den fazla âyet ihtivâ eder. Bunlar içerisinde “hıfz-ı sıhha” (koruyucu hekimlik), yeterli ve dengeli beslenme, zararlı yiyecek ve içecekler gibi gıda bilimi ve teknolojisini yakından ilgilendiren konulara da yer verir. Çağımızda önemi daha iyi anlaşılan insan vücûdunun büyümesi, kuvvetlenmesi ve tamiri için gerekli amino asitleri içeren proteinli yiyeceklerden (et, süt, yumurta vb.); dengeli ve yeterli beslenmede önemli bir yer tutan sebze ve meyvelerden, nebâtî yağlar, mineraller, su gibi vazgeçilemeyen ihtiyaçlarımızdan özellikle bahseder. Böylece Kur’ân-ı Kerîm, insan sağlığına değer vererek insanları bu konuda araştırmaya ve ilim sahibi olmaya sevk eder.
Kur’ân gibi ilahî mûcize ve Kıyâmete kadar gelecek insanlara rehber olan bir kitapta, faydalandığımız yiyeceklerin, özellikle isimlerinin belirtilmesinin, mutlaka pek çok hikmetleri ve faydaları olmalıdır.
(Tabii ki bu sözümüzle Kur’ân’da zikredilmeyen diğer gıda maddeleri faydasızdır demek istemiyoruz. Ayrıca Kur’ân’da farklı şekillerde ismi geçen her bitkinin de mutlaka herkese faydası olacaktır demek de zor. Bununla beraber isimlerinin geçmesiyle bu bitkilere insanların dikkatlerinin çekildiğini belirtmeye çalışıyoruz.)
Görebildiğimiz kadarıyla, Kur’ân-ı Kerîm’de 28 adet besin maddesi değişik âyet-i kerimelerde özel isimleriyle geçmektedir. Bunları alfabetik sıraya göre şöyle sıralayabiliriz:
1-Acur
2-Ayva
3-Bal
4-Balık
5-Buğday
6-Çimen
7-Et
8-Ekmek
9-Hardal
10-Hurma
11-İncir
12-Kabak
13-Kâfûr
14-Kudret Helvası
15-Kiraz
16-Mercimek
17-Misk
18-Muz
19-Nar
20-Reyhan
21-Sarımsak
22-Soğan
23-Su
24-Süt
25-Üzüm
26-Yonca
27-Zencefil
28-Zeytin-Zeytinyağı
Yine hadîs-i şerîflerde de gıdalar ve bunların kullanımlarıyla ilgili konulara sık sık rastlamak mümkündür. Şöyle ki Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, her konuda olduğu gibi tıp konusunda da bizim için en güzel rehber ve örnektir. Hadis kitaplarında tıbba ait bölümlere yer verildiği gibi, “Tıbb-ı Nebevî” ile ilgili müstakil eserler de yazılmıştır. Hatta büyük âlim İbn Kayyım el-Cevziyye (ö. 751/1350) tıbb-ı nebevî ile diğer tıbbı karşılaştırarak şöyle demiştir:
“Tıbb-ı Nebevî, diğer tıb gibi değildir. Kâmil akıl, nübüvvet ve vahyin mahsûlüdür. Diğer tıbların ekserîsi, tahmin, zan ve tecrübeye dayanır. Bir çok hastanın, tıbb-ı nebevîden fayda görmemeleri normaldir. Çünkü bundan tam bir îman ve iz’ân ile şifasına inananlar fayda görür. Bu, sadırlara şifâ olan Kur’ân gibidir. Buna inanmayanların sadırları şifâ bulmaz. Bilakis Kur’ân münâfıkların küfürlerini ve kalplerindeki hastalıklarını artırır. Kur’ân canlı kalplere, temiz ruhlara şifâ olduğu gibi, tıbb-ı nebevî de temiz bedenlere şifadır. İnsanların tıbb-ı nebevîden yüz çevirmeleri, Kur’ân’dan şifâ istemekten yüz çevirmeleri gibidir.”
Bir hadîs-i şerîfte, bitkilerle tedâvînin Allah tarafından öğretildiğini açıklamak üzere, şöyle buyrulduğu rivâyet edilmiştir:
“Süleyman -aleyhisselâm- ne vakit namazgâhta namaz kılsa ansızın önünde bir bitki görür ve o bitkiye, «İsmin nedir?» diye sorardı. Bitki de «İsmim şudur.» diye adını söylerdi. Süleyman -aleyhisselâm- «Niçin yaratıldın, ne işe yararsın?» diye tekrar sorardı. Bitki «Şunun için yaratıldım.» derdi. Eğer bir hastalığa ilaç olarak yaratılmışsa, yazıp not ederdi. Eğer ye yüzünde dikilmek için yaratılmışsa toprağa dikerdi.”
Bu kısa açıklamalardan sonra Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in tıpla ilgili hadîs-i şerîflerinden gerek Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen gerekse adı zikredilmeyen gıdalarla ilgili tavsiyelerinden bahsetmeye çalışacağız. Hadîs-i şerîflerde isimleri zikredilen gıda maddelerini şöyle sıralayabiliriz:
1-Acur
2-Ayva
3-Bal
4-Çörek otu
5-Et
6-Hurma
7-İncir
8-Kabak
9-Kâfûr
10-Karpuz
11-Kekik
12-Kına
13-Kimyon
14-Mantar
15-Misk
16- Misvak
17-Nar
18-Salatalık
19-Sarımsak-soğan
20-Sinameki
21-Sirke
22-Su
23-Susam yağı
24-Süt
25-Tere
26-Turunç
27-Zeytinyağı
Kurân’da adı geçen gıda maddeleri hakkında tafsilâtlı bilgi verilmemiştir. Zaten bu da Kur’ân’ın gâyesine aykırıdır. Nasıl ki, kıssaları, tarihî hakîkatleri, bir tarih bilgisi gibi teferruatıyla zikretmek için gönderilmemişse, tıp ile ilgili, besin maddeleri ve beslenme ile ilgili konuları öğretmek için de gönderilmemiştir. Fakat pek çok yiyecek içinden, bunların zikredilmesi dikkat çekicidir. Bunların insan sağlığını korudukları ve beslenmede ne ölçüde etkili oldukları da beslenme uzmanlarınca açıklanmıştır.
Gerek Kur’ân-ı Kerîm, gerekse hadîs-i şerîflerde yer alan gıda maddelerini alfabetik sırayla açıklamak sûretiyle daha yakından tanıma fırsatı bulabiliriz. Bu sayımızda yalnız acur ve ayvayı ele alacağız.
- ACUR
Kur’ân-ı Kerîm’de acurdan şöyle bahsedilmektedir:
“Hani siz demiştiniz ki, Ey Mûsâ, biz bir yemeğe dayanamayacağız, bizim için Rabbine duâ et de bize yerin bitirdiği sebzesinden, «acur»undan, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından çıkarsın…” (Bakara, 61).
Kimi eserlerde âyette geçen “kıssâ” kelimesi, «salatalık» veya «kabak» olarak alınmakla birlikte, biz bunu «acur» kabul ederek onun hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Nitekim ilerleyen maddelerde salatalık ve kabak da ayrı birer madde olarak alınmıştır. Hadîs-i şerîflerde acur ile ilgili rivâyetler şöyledir:
Abdullah b. Câfer -radıyallâhu anh-:
“Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- acuru yaş hurma ile beraber yerdi.” buyurmuştur. Başka bir rivayette de:
“Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hıyar ve acuru bal ile beraber yerdi.” buyrulmuştur.
Hazret-i Âişe -radıyallâhu anha- da acurun yaş hurmayla yenmesinin kilo aldırdığını (besleyici olduğunu) ifade etmişlerdir.
Acurun latince adı, Cucumis Anguria’dır. Kabakgillerden olup salatalığa benzer bir sebzedir. Özellikle yazın yetişir ve salatalıktan biraz uzunca, daha açık renktedir. En iyisi olgun ve taze olanıdır. Midenin harâretini teskin eder ve susuzluğu giderir. Mesâne ağrılarına iyi geldiği gibi, tohumu idrarı söktürür. Kokusu baygınlığa faydalıdır. Yaprağı ile sargı yapıldığı zaman köpek ısırmasına karşı tedâvî edicidir. Mide öz suyu için iyi değildir. Fakat hurma, kuru üzüm, bal veya zencefil ile birlikte yenildiği zaman yan etkisini giderir.
2-AYVA
Latince adı Cydonia vulgaris’tir. Ayva, 5-6 metre yüksekliğinde, Mayıs-Haziran aylarında beyaz veya pembe çiçekler açan bir meyve ağacıdır. Bütün Anadolu’da, özellikle batı bölgelerinde daha fazla olmak üzere yetiştirilir.
Eski Yunanistan’da ayva, Afrodit’e ithaf edilmiştir. Afrodit heykellerinin sağ ellerinde sıklıkla ayvaya rastlanır. O zamanlardaki düğünlerde gelinle damat, evlilik törenine ahenk ve mutluluk katmak üzere ayva yerdi. Bu âdet Ortaçağa kadar gelmiştir. Hâmilelikte ayva yemenin, doğacak çocuğa güzellik katacağı inanışının kökeninde eski yunan inanışının olduğu düşünülür.
Ayva, tamamen olgunlaştıktan sonra ağacından toplanır. Yaprakları ve tohumları suda kaynatılarak, meyvelerinden ise komposto veya şurup yapılarak faydalanılır. Yapraklar ve meyveler pektin, tanen, glikoz, sakkaroz, elma asidi ve C vitamini taşır. Tohumlarda ise musilaj, sabit yağ, renkli maddeler, amygdalin ve emulsin bulunur.
Tıbbî Etkileri: Ayva yaprağı uykusuzluk ve sinirlilik hâllerinde teskin edici, ishallerde kabız yapıcı ve zayıf ateş düşürücü olarak kullanılır. Kurutulmuş yapraklardan 40 gramı 1 litre suda kaynatılır, pekmezle tatlandırılır ve ihtiyaca göre içilir.
Tohumlar, dâhilen dışkı yumuşatıcı, bağırsakları rahatlatıcı; hâricen ise deri çatlakları ve egzemada, yine yumuşatıcı olarak, ağız ve boğaz hastalıklarında gargara yapılarak kullanılır. Ayva tohumları içerdikleri müsilaj sebebiyle çok iyi bir yumuşatıcıdır. Bu on dakika kaynatılır ve bununla sık sık gargara yapılır. Bu karışımın ağız ve boğaz iltihaplarının giderilmesinde mükemmel bir metod olduğu söylenmektedir.
Benzer amaçla aynı miktar ayva çekirdeği 1 cezve suda kaynatılıp soğutulur. Daha yoğun etkili madde içeren bu sıvı, soğuk havalarda veya ateşli hastalıklar sonucu dudaklarda meydana gelen çatlamalar için kullanılır. Ayrıca meme çatlakları ve egzamaya iyi gelir. Meyveler içerdikleri pektin ve tanen ile kabız etkilidir. Özellikle hoşaf şeklinde çocuklara verilir. Yine aynı amaçla taze ayvanın sıkılarak elde edilen suyu da etkilidir. Çocuk ishallerinde de uygulanabilir. Ayva, meyve olarak bulantıyı kesici özelliğe sahiptir. Cilt bakımı için de, etli olarak soyulmuş ayva kabuklarıyla eller ve yüzler ovulur ve yarım saat sonra soğuk su ile yıkanır.
Tıbbî etkileri olarak ayvanın şu özellikleri de sayılabilir:
-Bel gevşekliğinde, ateşte pişirilip yenir.
-Diş etlerinin kuvvetliliğini arttırmak için çiğ olarak yenir.
-Kalp çarpıntısında, çiçekleri kaynatılıp suyu içilir.
-Basurda, yaprakları kaynatılıp içilir.
-Mide ekşimesi için, pişirilip yenir.
-Öksürükte ise çiçekleri kaynatılıp suyu şekerle çay gibi içilir.
-Ayva yaprakları kaynatılıp banyo yapılırsa, sinirleri teskin eder.
-Ayva suyu üzüm hoşafıyla içilmeye devam edilirse bilhassa hâmilelerde kan deverânını dengeler, aynı zamanda ayva iyi bir kan yapıcı özelliğe sahiptir.
-Ayva, suda pişirilip yenir ve suyu içilirse ses kısıklığına iyi gelir.
-Ayva, bağırsak gazını ve ağız kokusunu gidermede etkendir.
-Ayvanın kendisi, suyu, hoşafı, reçeli, marmelatı, çekirdeği kalp hastalarının vazgeçilmez gıdasıdır (Kaynak: Dr. Adil Asımgil, Şifalı bitkiler; Harun Yıldız, Şifalı Bitkiler, Kaplıcalar ve İçmeler).
Nejat Ebcioğlu, Sağlığımızın Yapıtaşları Sebze ve Meyveler isimli kitabında 100 gr. dilimlenmiş taze ayvanın içerdiği besin maddelerini şöyle açıklamıştır:
57 Kalori 0.4 Protein 15.3 Karbonhidrat 0 Kolesterol 0.1 gr. Yağ 1.7 gr. Lif 17 mgr. Fosfor 11 mgr. Kalsiyum |
0.7mgr. demir 4 mgr. Sodyum 15 mgr. C vitamini 0.02 mgr. B1 vitamini 0.03 mgr. B2 vitamini 0.2 mgr. B3 vitamini 40 IU A vitamini |
Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in “Ayva göğüsteki sıkıntıyı, ağırlığı giderir, gönlü/kalbi ferahlatıp kuvvetlendirir.” buyurduğu rivâyet edilmiştir. (Devam edecek…)
YORUMLAR