Koku Sürünmek

Cenâb-ı Hakk’ın insanoğluna lûtfettiği nimetlerden biri de güzel kokudur. İslâm’da güzel koku, kişideki temizliği tamamlayan bir unsur olarak kullanılmıştır. Yoksa gayr-ı müslim milletlerde olduğu gibi, istenilmeyen kokuları kamufle etme gibi bir gâyesi yoktur.

Kokunun insanı etkileyen, cezbeden, yani ilgi uyandıran bir yönü vardır ki, bu tesiri sebebiyle İslâm Dini, koku sürünmede bazı ölçü ve sınırlamalar getirmiştir.

 

Erkeklerin Güzel Koku Sürünmesi

Erkeklerin, sünnete uymak ve din kardeşi olan erkeklere güzel kokmak niyetiyle, koku sürünmesi câiz görülmüştür. Ancak bunun tam zıddı olarak, mahremi olmayan kadınların dikkatini çekmek niyetiyle nefsâniyeti tahrik edecek kokular sürünmesi ise câiz değildir.

 

Kadının Güzel Koku Sürünmesi

Kadının koku sürünmesini sınırlayıcı pek çok hadîs-i şerîf mevcuttur. Bu sınırlamaların en büyük sebebi, “başta kadının ırz ve nâmusunu, sonra da toplumun ahlâkını” korumaktır. Kadının sokakta veya kendisine dinen yabancı erkeklerin yanında koku sürünmesi, haram kılınmıştır. Zira kadının yaratılıştan gelen çekiciliği, kokunun cezbedici özelliği ile birleştiğinde, ahlâken zayıf yaratılışlı erkeklerin ve kadınların kötü bir duruma düşmesine sebebiyet verir. Ki, bu durum, tarih boyunca ve günümüzde yaşanan pek çok acı hâdiseyle defalarca ispatlanmıştır. İslâm, insanın fıtratını çok iyi bilen Allah Teâlâ tarafından indirildiği için fertleri ve toplumu, ateşin daha kıvılcım hâlindeki tehlikesinden bile korur. Bu gayeyle erkeği ve kadını koruyucu pek çok tedbiri prensip hâline getirmiştir. İşte bu koruyucu tedbirlerden bir tanesi de kadının dışarı çıkarken koku sürünmesini yasaklamaktır.

Hadis-i şerifler, kadına, yabancı erkeklerin yanında koku sürünmeyi şu şekilde yasaklamıştır:

“Kadın, sokağa çıkarken koku sürünmesin.” (Müslim)

“Bir kadın, koku sürünüp dışarı çıkar ve kokusunu duyurmak için bir topluluğun yanından geçerse, ona bakana da, kendisine de zina günahı (göz zinası) yüklenir.” (Tirmîzî, Edeb, 35/2786)

“Bir kadın, güzel kokular sürünüp, (kürk ve deri gibi) göz alıcı güzel elbiseler giyerek, bir toplumun önünden geçerse, o kadın, zina işlemiş gibi günaha girer.” (İbni Hibban)

“Bir kadın, cezbedici koku sürer ve erkekler de ona bakarsa, evine gelinceye kadar Allah Teâlâ’nın gazabında olur.” (Taberânî)

Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ikazlarından açıkça anlaşıldığı üzere, kadına yasak olan güzel koku, dışarı çıkarken erkekler üzerinde bırakması muhtemel nefsânî tesir sebebiyledir.

 

Kadın, Nerelerde, Kimlerin Yanında Güzel Koku Sürünebilir?

Kadının koku sürmesini yasaklayan hadîs-i şerîfler, mutlak mânâda bir yasak ifade etmez. Yani bir kadın; evinde, beyinin (zevcinin), çoluk-çocuğunun ya da kendi hemcinslerinin (kadınların) yahud dinen kendisine haram olmayan akrabalarının yanında koku sürünebilir.

Hatta bazı âlimler, güzel kokunun tabiî bir haz olduğuna bakarak kadının, kocası için süslenmesi yanında, koku da sürünmesini, kocasının onun üzerindeki bir hakkı olarak görmüşler ve süslenip kokulanmayı, kadının vazifeleri arasında saymışlardır. (Zehebî, Kitabu’l-Kebâir, sh: 190)

İmrân bin Husayn -radıyallâhu anh-’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Erkeklere ait güzel kokuların en iyisi, kokusu açık, rengi gizli olandır. Kadınların kokularının en iyisi ise, rengi olan ve kokusu çevreye yayılmayandır.” (Tirmizî, Edeb, 35)

Günümüzde bazı kadınlar, câhillik, gaflet ya da umursamazlık gibi sebeplerle aslında kendilerine haram olan bazı yabancı erkekleri helâl gibi görüp, onların yanında İslâm’ın emrettiği şekilde davranmıyorlar. Meselâ; şoförün, kapıcının, sürekli alış-veriş yapılan satıcıların yanında, gerek tesettür, gerek konuşma, gerekse davranış olarak birtakım yanlışlar yapılabiliyor. İşte bu yanlış davranışlardan biri de, kadının bu gibi kişilerin yanına “koku sürünmüş” bir şekilde çıkmasıdır. Hâlbuki Allah, kadına haram sayılan kişilerin yanında koku sürünmeyi -yukarıda da belirtildiği üzere- Peygamberi vasıtasıyla yasaklamıştır. İslâm’ın bu emrini görmezlikten gelmek ya da hafife almak, müslüman kadının şahsiyetine yakışmayan bir davranıştır.

Hattâ şunu da hatırlatmakta fayda var ki, yine günümüzde kullanılan parfüm ve deodorantların kokusu, genellikle sürüldükleri yerlerde kokusunu uzun süre muhafaza etmektedir, bazılarının etkileri ise günlerce sürebilmektedir. Bu sebeple mü’min bir hanımın parfüm kullanırken bunu da dikkate alması ve dışarıya çıktığında kokusunu başkalarına duyurmayacak birtakım tedbirler alması gerekmektedir.

 

Kadınların Mescide veya Câmiye Giderken Koku Sürünmeleri

Kadına güzel koku sürünmenin yasaklandığı yerlerden bir tanesi de câmi ve mescidlerdir. Cemaatle namaza katılmak için mescide giden kadınların koku sürünmeleri hadîs-i şerîflerle şu şekilde yasaklanmıştır:

“Sizden biriniz mescide giderse, kokuya el sürmesin.” (Müslim, Salât, 142)

Ebû Hureyre -radıyallâhu anh- da, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir:

“Allâh’ın kadın kullarını, Allâh’ın mescidlerinden men etmeyin (namaza gelmelerine engel olmayın). Fakat onlar da süslenmemiş ve koku sürünmemiş olarak câmiye gelsinler.” (Ebû Dâvud, Salât, 52)

Âişe Vâlidemiz, kendi devrindeki kadınların mescide giderken süslenme, koku sürünme ve güzel elbiseler giyinme gibi hâllerini görünce rahatsız olmuş ve bunu şöyle dile getirmiştir:

“Eğer Allâh’ın Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kendinden sonra şu kadınların ne yaptıklarını görseydi, (namaz için de olsa) onların evlerinden dışarı çıkmasını yasaklardı!..” (Buhârî, Ezân, 163; Müslim, Salât, 144)

Kadınların câmiye giderken kokulanmalarının yasaklanması, erkeklerin dikkatinin kadınların üzerine çekilmesine yol açacağı içindir. Böylece erkeğin kalbi, namazdayken bile kadınla meşgul olmaya başlar. Aynı zamanda bu durum, mescidlerde huşûun meydana gelmesine de engel olabilir. Saflar dolusu kadınların çeşitli parfümler sürünerek câmiye geldiği düşünülürse, mescidin havasını bu kokuların sarması, İslâm’ın hoş karşılamadığı bir durumdur. (Delilleriyle Âile İlmihali, Prof. Dr. Hamdi Döndüren, sh: 57)

Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- koku sürünen kadınları özellikle yatsı namazına gelmekten menetmiştir:

Zeyneb es-Sakafiyye, Rasulullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şöyle buyurduğunu nakleder:

“Kadınlar! Sizden biriniz yatsı namazına çıkacaksa, o gece koku sürünmesin.” (Müslim, Salât, 141)

Bir başka hadîs-i şerifte de:

“Herhangi bir kadın, koku sürünürse, bizimle beraber yatsı namazında bulunmasın.” buyrulmuştur. (Müslim, Salât, 143)

Burada yatsı namazının örnek verilmesi, kadınların geceleyin korunmaya daha fazla ihtiyacı olduğuna dikkat çekmek içindir. Yoksa yasak sadece yatsı namazına mahsus değildir.

İbn-i Hacer -rahmetullâhi aleyh- de şöyle demiştir:

“Kadınların mescide çıkması yasaklanmadı. Bu konuda dikkat edilecek nokta, fitne ve fesada sebep olmamaktır. Bunun için Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kadınların dışarı çıkarken koku sürünmelerini ve süslenmelerini yasaklamıştır.” (İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 2/623)

 

Parfüm veya Deodorantlarda Bulunan Alkolün Kullanılmasında, Dinen Bir Mahzur Var mı?

Hanefî Mezhebine göre, içerisinde alkol bulunan maddelerden, şarabın necis olduğunda şüphe yoktur ve necis olan şarap, namazın sıhhatine engeldir. Şarap dışında kalan ve içildiği zaman azı veya çoğu sarhoşluk veren diğer maddelerin necis olduğuna dair açık bir delil yoktur. Bu sebeple bazı âlimler, şarap dışında kalan alkol içerikli maddelerin bedene, elbiseye veya namaz yerine dökülmeleri hâlinde namazın geçerliliğini etkilemediğini kabul etmişlerdir.

Hanefî mezhebince içerisinde alkol bulunan kolonya, parfüm, deodorant, krem vs. hepsi bu hükmün içine girer. Yani bu maddelerin içinde bulunan alkol sebebiyle içilmeleri yahud yenilmeleri haramdır, ancak bu maksadın dışında kullanılmasında bir mahzur yoktur. Ancak bütün alkollü içecekler hakkında dikkat ve tedbirli olmak, takvâya daha uygundur.

İçerisinde alkol bulunan her maddeyi necis kabul eden Şafiî Mezhebi’ne göre; kolonya, parfüm ve deodorantların hem içilmesi, hem de kullanılması haramdır. (Ayrıntılı bilgi için bkz: İlmihal II, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, sh: 93)

** *

Cenâb-ı Hak, cümlemizi, emirlerini en güzel şekilde anlayan, Rasûlü’nün Sünnet-i Seniyyesini en doğru şekilde uygulayan kullarından eylesin. Âmin.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle