Kitap Tanıtımı

Peygamberimiz ve Günlük Hayatı

Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz

Erkam Yayınları, 2003

 

Her hâliyle insanlığa bir nümûne olarak gönderilmiş Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sûretini, sîretini ve günlük hayatını öğrenmek isteyenler için muhtasar-müfîd tabir edilebilecek, yani kısa ama istifadesi çok bir kitapçık…

Giriş kısmında Kur’ân-ı Kerîm’in, sonra da Allah Rasûlü’nün dilinden Fahr-i Âlem Efendimiz’i tanıtmakla başlayan kitapçık, birinci bölümde O’nun hilye-i şerîfi hakkındaki bilgilerle devam ediyor. Bu kısımda konuşması, gülmesi, oturuş tarzı, yolda yürüyüşü, yemek yiyiş şekli, kıyafetleri, sevdiği renk ve kokular, istirahat şekli vs. gibi günlük yaşayışına dair bilgileri ve genel âdetleri anlatılıyor. Ayrıca fesâhat ve belâğati, görüşme ve ziyaretleri gibi konular da bu bölümde işlenen konular arasında.

İkinci bölüm, “en güzel kul” olan Allah Rasûlü’nün ibâdet hayatı ve zühdü esas alan yaşayışını konu alıyor.

Üçüncü ve son bölümde ise “yaratılmışların en üstünü” olan Allah Rasûlü’nün cesaret ve kahramanlığı, tevazuu, cömertliği, şefkat ve merhameti, affediciliği, ahdine vefâsı, misafirperverliği, insanlarla münâsebeti vs… gibi üstün ahlâkî vasıfları anlatılıyor.

 

Tadımlık:

“Biz, seni ancak âlemlere rahmet olmak üzere gönderdik.” (el-Enbiyâ, 107)

Allah Teâlâ, Peygamberini rahmet ziynetiyle süslemiştir. O’nun varlığı, bütün yaratıklar için rahmettir. Mü’minler için rahmettir, çünkü O’na inanıp O’nun yolunda gidenler, dünyevî ve uhrevî mutluluğa ererler. Kâfirler için rahmettir; O’nun gelişiyle kâfirler, eski ümmetlerin dünyada iken uğradıkları ilâhî azaptan kurtulmuşlardır. Zira cezaları âhirete bırakılmıştır.

 

 

Muhabbeti Muhammed’e Adamak

Halime Demireşik

Şebnem Kitapları

 

“Muhabbeti Muhammed’e Adamak” isimli bu küçük hacimli, ama engin muhtevalı kitapçığı, kendi başlıklarından hareketle tanıtmaya çalışalım:

Gönlün “dünyevî sevgiler”den arınıp “Rasûlullah’a Muhabbet” duygularıyla dolup taşması, nihaî gaye olan “İlâhî Muhabbet”in bir şartı değil de nedir? O ki, sîret ve sûret olarak “güzellik”in hakikî tecellîsi O’nda… O ki, “güzel ahlâk”ın şahikasında O var… O ki, ilâhî “ihsân”ın ta kendisi…

Sen ey, O’na karşı muhabbet iddiâsında bulunan!.. “Sevginin alâmetleri” nedir, bilir misin? Devamlı O’nunla “beraberlik” hâlinde misin? “Her sözünü gönülden kabullenmek”, “gözünü, gönlünü O’ndan başkasına kaydırmamak” ve “O’nu çokça anıp” “emrine kayıtsız şartsız itaat etmek” gibi vasıflara sahip misin? O’nun “dostlarını dost, düşmanlarını düşman bilip” buna göre davranabiliyor musun? Unutma ki, muhabbeti O’na adamanın en güzel timsâli olan ashâb-ı kirâm böyleydi. Onların her biri, Allâh’ın Rasûlü’nü, yani “mahbûbunu görünce hayret ve heyecan içinde” kalan birer âşıktı ve onlar muhabbetin alâmetlerinden biri olan “sevdiğini kıskanma”yı da bilir, Allah Rasûlü’nü birbirlerinden dahî kıskanırdı.

Bütün bunlardan da öte, O’na muhabbetin en büyük alâmeti ve şartı, şüphesiz “salâvât-ı şerîfe”yi bol getirmek… Ayrıca “Kur’ân-ı Kerîm ve İslâmî hükümleri sevmek”, “ümmete karşı şefkat ve merhamet göstermek” “vukuât karşısında rızâ göstermek”, “O’na kavuşmayı istemek”, “O’nu çokça hatırlayıp” “dünyaya değer vermemek” de O’nun âşıklarına has olan vasıflardan… Bu husustaki en güzel örnek ise, “sahâbenin Efendimiz’e karşı muhabbeti” olsa gerek.

Ey O’nun sevgisine tâlib olan! Sevginde sâdık isen, tâziminde de sâdık olmalısın. “Peygamber Efendimiz’e karşı edeb” ölçülerini bil ve buna göre davran. O’nu, “gönülden tasdik ve itaat” hisleriyle rehber bilip “hayatımıza yansıtacağımız bir örnek” olarak görmeli ve ashâb-ı kirâmın O’nun “önüne geçme”diği, “O’na hitab ederken seslerini alçalttığı” ve “O’nun huzurunda edeb”den aslâ tâviz vermediği gibi sen de “O’nun mânevî huzurunda edeb”i elden bırakmamalısın.  Zira bilmelisin ki: “O’na hürmet, Allâh’a hürmettir.”

O ki, “Nebîler silsilesinin ilk ve son halkasıdır”, “soyu tertemizdir” ve “Cenab-ı Hak, O’na tâzim etmiştir.”

O ki, “âlemlere rahmet olarak gönderilmiş” ve “ismi yüceltilmiş” olarak “Allâh’ın en büyük nimetlerindendir.”

O ki, “Cenâb-ı Hak, O’nu şâhid kılmış”, “O’nun hayatına yemin etmiştir.”

Çünkü O, “Bütün beşere gönderilmiştir” ve “insanların en hayırlısıdır.”

O’na, “Nice sırlar ayân olmuş”, “Makâm-ı Mahmûd ve şefaat hakkı verilmiş”tir.

Sallâllâhu aleyhi ve sellem… O’na, Ehl-i Beyt’ine ve güzîde ashâbına milyonlarca salât ve selâm olsun…

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle