Kitap Tanıtımı -Peygamberimizle 27 Gün (Veda Haccı)

Rıfat Oral, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları

Hac ibadeti, Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizin dâr-ı bekaya irtihalinden bir sene evvel, yani hicretin 9. senesinde farz kılınmış bir ibadettir. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, hac farîzasını, hicretin 10. senesinde îfa etmiş ve:

“Hac ibadetinizi benden öğrenin.” (Ebû Davud, Menâsik 78) buyurmuştur.

Aynı hadîs-i şerîfin devamında; “Bilmiyorum, belki bu haccımdan sonra bir daha hac yapamam.” buyuran ve nitekim hac yolculuğundan 82 gün sonra dâr-ı bekaya irtihal eden Efendimiz’in bu haccı, “Veda Haccı” olarak isimlendirilmiştir.

Peki, hiç merak ettiniz mi, Allah Rasûlü, hac ibadetini tam olarak nasıl îfâ etti? Medîne’den Mekke’ye, ne zaman yola çıkıp nerelerde konakladı? Yolculuk esnasında neler yaşandı? Kaç günlük bir yolculuk neticesinde Mekke’ye vâsıl oldu? Kâbe-i Muazzama’yı nasıl ziyaret etti? Nerelerde hangi duâ cümleleriyle Allah Teâlâ’ya niyaz etti? İşte bütün bu soruların cevabı, bu kitapta yer alıyor.

Konuyla ilgili rivâyetlerin en temel kaynaklardan tespit edilip düzenlendiği bu titiz çalışma, Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in 9’ar günü gidiş ve geliş, 9 günü ise Mekke-i Mükerreme ziyaretinden ibaret olan “Veda Haccı” yolculuğunu gün be gün ve olanca teferruatıyla bize aktarıyor.

Bugüne dek, Veda Haccı konusunda kaleme alınmış en şümullü eser olma vasfını taşıyan bu kıymetli çalışma, kıymetli ilim adamı ve eğitimci Rıfat Oral imzasını taşımakta.

Hac ve umre ibadetlerini îfa etme niyetinde olanlar, bu kıymetli kitabı en güvenilir bir rehber olarak yanlarında taşıyabilir ve böylece ziyaretlerini sünnet-i şerîfeye en uygun bir hâlde îfâ edebilme fırsatını yakalayabilirler.

 

RASÛLULLAH’IN ANNELERİ

  1. Ahmet Özdemir, Semerkand Yayınları

 

Kitap, ilk olarak Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizin, şerefli nesebinden ve dedelerinden kısaca bahsediyor. Daha sonra Hazret-i Abdullah’ın hayatını ve Hazret-i Âmine ile olan evliliğini konu ediniyor. Hazret-i Âmine’nin eşini kaybettikten sonra gördüğü müjdeli rüyayı ve Eşref-i Mevcûdat Efendimizin dünyayı teşriflerinden evvel, meydana gelen harikulâde hadiselere şâhit oluşunu anlattıktan sonra kutlu doğum esnasındaki ilâhî tecellî ve lütufları aktarıyor. Hazret-i Âmine’nin, Efendimizin sütanneye verilişi sebebiyle hicranla geçen annelik senelerinin ardından, yavrusuna yeni kavuşmuşken bir yolculuk esnasında Ebvâ’da vefat edişi, hüzünlü satırlarla aktarılıyor.

Eserin ikinci bölümü, Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizin süt annelerinden bahsetmekte. Ebû Leheb’in bahtlı câriyesi Süveybe Hatun’un hayatı aktarıldıktan sonra, Sa’doğulları’nın hem en hakîr ve hem de en fakir mensuplarından birisiyken en bahtiyar ferdi hâline gelen Halime Hatun ve Efendimizin, onun himayesindeki hayatı aktarılmakta…

Üçüncü bölümde ise, Efendimizin anne yerine koyduğu iki şerefli hanımdan bahsediliyor. Bunlardan birisi Ümmü Eymen ki, doğumundan itibaren Efendimize hizmet etmiş, öksüz kalışından sonra da bu hizmete bir anne şefkatiyle devam etmiştir. Nihayet:

“Kim cennetlik bir hanımla evlenmek isterse, Ümmü Eymen’le evlensin.” hadîs-i şerîfine mazhar olarak bu hadîs-i şerîf bereketiyle, ilerlemiş yaşına rağmen kendisinden yaşça epey genç olan Zeyd bin Hârise’nin ısrarlı tâlipliği neticesinde mesud bir yuvaya kavuşarak dünyadaki cenneti de yaşamış ve bu evlilikten Üsame bin Zeyd’i dünyaya getirmiştir. Efendimizin mânevî annesi olarak kabul ettiği diğer hanım ise, amcası Ebû Tâlib’in eşi Fâtıma bintü Esed olup o da özellikle 8 yaşından sonra Fahr-i Kâinat Efendimizi koruyup kollayarak Habîbullah’ın anne muhabbetinden hissedâr olma şerefine ermiş ve:

“-Annemden sonra annemdir.” iltifat-ı nebevîsine mazhar olmuştur.

 

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle