Âyet-i kerîmede (Vâkıa Sûresi, 28. âyet) amel defterleri sağ tarafından verilen müminlerin, cennette kiraz ağaçları arasında bulunacakları ifade edilmiştir. Âyette geçen “sidr-i mahdûd” Arabistan kirazı denilen meşhur nabk ağacının ismidir. Bu terkip, iki mânâ ile tefsir edilmiştir.
Birincisi: “Silinmiş, tesviye edilmiş ve düzeltilmiş” demektir. Arabistan ağacı dikenli olduğu için, burada sidr-i mahdûd denilerek cennet ağacının dikensiz olduğu anlatılmıştır. Sahabeden Ebû Ümâme -radıyallâhu anh-’ın şöyle söylediği nakledilmiştir:
“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sahabileri derlerdi ki: «Allah Teâlâ, bizi çölde yaşayan Araplardan ve onların meselelerinden istifade ettirirdi. Mesela, bir gün bir çöl bedevîsi Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gelerek:
“–Ya Rasûlallah, Allah Teâlâ Kur’ân’da sıkıntı veren bir ağaç zikrediyor. Halbuki ben cennette sahibine eziyet verecek bir ağacın bulunacağını zannetmezdim.” demişti.
Rasûlullah Efendimiz:
“–Nedir O?” diye sorunca bedevî:
“-Sidr ağacıdır, zira onun dikeni vardır.” diye cevap vermişti. Bunun üzerine Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Allah Teâlâ buyurmuyor mu ki, «O, o ağacın dikenlerini silmiştir de her dikeninin yerine bir meyve koymuştur.» Onun meyvelerinden her biri yetmiş iki renk ile açar ve hiçbir rengi diğerine benzemez.” buyurmuştu.»” (Hâkim, Müstedrek, II, 476).
İkincisi: İbn-i Abbas’tan -radıyallâhu anh- yapılan rivâyete göre, sidr-i mahdûd “meyvesinin çokluğundan dolayı dalları sarkmış ve bükülmüş” mânâsına tefsir edilmiştir ki, biz bunu dilimizde, “dal bastı” diye tâbir ederiz. (Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, VII, 4706-4707)
* * *
Dünyanın en eski meyvelerinden olan kiraz, gülgiller âilesindendir. Nisan ayında beyaz çiçekler açan kiraz ağacı, 3-15 metreye kadar boylanabilir. Meyveleri, ortalama 2 cm. çapında küre ya da kalp şeklinde, ince kabuklu, tatlı sulu, tek çekirdeklidir. Çeşidine göre renkleri sarı, kırmızı ve kırmızı alacalı olarak değişir. Taze meyvesi dayanıksızdır. Mevsim sonu bilhassa yağışlardan sonra kurtlanır.
Kiraz, Doğu Avrupa ve batı Asya arasında yaygın olarak yetişir. Türkiye’de özellikle bütün Anadolu’da ve Giresun–Eğirdir yöresinde üretilir. Hatta bazı kaynaklar, kirazın ismini Giresun (Cherasus) kentinden aldığını bildirmektedir. Ülkemizde Mayıs’ın son haftalarından Temmuz ayının sonlarına kadar kirazlar ağaçlarını bir gelin gibi süsler. Özellikle ülkemizde dalbastı, napolyon, uludağ, sultânî, karabodur, ballı ve ak kirazın geniş çapta kültürü yapılmaktadır. “0900 Ziraat” isimli kiraz çeşidimiz ise, Avrupa’da “Türk Kirazı” olarak anılır. Meyvesi parlak, koyu kırmızı renkli, gevrek ve çok lezzetlidir.
Kiraz, taze ya da kurutulmuş olarak yenilebildiği gibi, reçel, komposto yapımında, pasta süslemelerinde ve dondurulmuş gıda olarak da kullanılmaktadır. Kiraz alırken parlak, sert, hasarsız olmasına dikkat edilmelidir. Koyu renkte olanlar her zaman tatlıdır. Hemen tüketilmeyecekse, yıkamadan ve saplarını çıkarmadan buzdolabı poşetlerinde buzdolabında 2-4 gün saklanabilir. Yeneceği zaman dolaptan birkaç saat önce çıkarılırsa, daha lezzetli olur. Kirazı derin dondurucuda saklamak için çekirdeklerinin çıkarılması önerilmektedir.
Kirazın besin değeri:
Besinler |
Birim |
Değer |
Kalori |
kcal |
70 |
Protein |
g |
1,3 |
Yağ |
g |
0.3 |
Karbonhidrat |
g |
17,5 |
Demir |
mg |
0,4 |
Sodyum |
mg |
2,0 |
Kalsium |
mg |
22,0 |
Fosfor |
mg |
19,0 |
A vitamini |
iu |
110 |
B6 vitamini |
mcg |
0,032 |
C vitamini |
mg |
10,0 |
Potasyum |
mg |
191,0 |
Tablodan görüldüğü üzere, A ve C vitamini, ayrıca yüksek oranda potasyum, kalsiyum ve fosfor bulundurmaktadır. Düşük kalorisiyle çok tercih edilen bir meyvedir. A vitamini kaynağı karoten sayesinde, kiraza, “gözlerin dostudur” denilebilir. C vitamini ve madensel maddeler bulundurmasıyla hastalıklara karşı dayanıklılığı artırır. Yüksek miktarda fosfor içermesiyle sinirleri kuvvetlendirerek sâkinlik sağlar. Bilhassa menopoz döneminde kadınlara faydalı olan kirazın, yine stres giderici olduğu söylenir. Kiraz, ağrıları dindirmede aspirinden daha fazla etkilidir. Araştırmacılara göre 20 kiraz yemek, bir aspirin almakla eşit etkiyi sağlamaktadır.
Kiraz suyunun cilde sürülünce lekeleri temizlediği, ergenlik sivilcelerini iyileştirdiği, yüz ve boyun kısımlarına sürülmesiyle derideki kırışıkları giderdiği bilinmektedir. Kirazın idrar söktürücü özelliği vardır. Böylece böbreklere yardımcı olarak zehirli maddelerin, vücuttan atılmasını kolaylaştırır. Kirazın muhtevâsında bulunan kinik asit maddesinin etkisiyle böbreklerin kum ve taş yapmasını önler. Hatta varsa bu kum ve taşlar, kiraz yemeye devam edildikçe dökülmektedir.
Kiraz kabızlığı önler, kanın temizlenmesi ve sulandırılmasını sağlar. Özellikle bayat yemeklerle bir kısım şarküteri ürünlerinden pastırma, sucuk gibi gıdaların zararlarını önler.
Kiraz bütün sindirim sisteminin dostu olduğu gibi karaciğerin de en büyük yardımcısıdır. Yüksek dozda ilaç tüketen ve zehirlenmeler nedeniyle zarar gören karaciğerin iyileşmesini sağlar.
Kiraz, şeker hastalarının rahatlıkla yiyebileceği bir meyvedir. Çünkü kirazdaki levüloz çok kolay sindirilebilir bir meyve şekeridir.
Kiraz, kalorisi çok düşük olduğu için zayıflamaya da yardım eder. Bilhassa aç karna yenildiğinde daha etkili olur. İlkbaharda kiraz kürü yapılarak kış yorgunluğu kolaylıkla atlatılabilir. Fakat bağırsak problemi ve yüksek tansiyonu olanların dikkatli olmaları gerekir. Çünkü bu kürde 4 gün ard arda sabah veya öğleyin sadece 0,5-1 kg arasında kiraz yenilmelidir.
Kiraz sapları idrar söktürücü olarak kullanıldığı gibi bronşiti iyileştirmede de kullanılır. Kiraz sapları gölgede kurutulur. 1 litre su için, bir avuç kiraz sapı gerekir. Çay gibi demlenerek günde 3-4 fincan içilir. Bunun sonucunda idrar söktürücü etkisi görülür ve toksinlerin atılmasını sağlar.
Kiraz zamkı da bağırsak iltihaplarını iyileştirici ve öksürük kesici olarak kullanılır. Kiraz çekirdekleri de ısıtıldıktan sonra bir beze sarılarak karın bölgesindeki ağrıların giderilmesinde kullanılmaktadır.
YORUMLAR