Kemik Erimesine Karşı Soğan

Soğanla ilgili âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

“Hani siz Yahudiler:

«Ey Musa! Biz bir çeşit yemekle yetinemeyiz; Rabbine duâ et de bize, sebze, acur, sarımsak, mercimek ve soğan cinsinden yiyecekler ihsan buyursun!..» demiştiniz.” (el-Bakara, 61)

Bu âyet, Yahudilerin Yüce Allâh’ın kendilerine semâdan indirdiği bıldırcın eti ve kudret helvası ile yetinmeyip soğan ve sarımsak gibi yiyecekler istediğini, merhameti sonsuz olan Allâh’ın da onların bu dileklerini yerine getirdiğini gösteriyor. Yine âyette geçen yiyeceklerin, Allâh’ın insanlara özel ihsanları olduğu anlaşılıyor.

Hadîs-i şerîfte de:

Her kim soğan ve sarımsak yerse, evinde otursun, mescidimize yaklaşmasın. Eğer mutlaka yemek isterse, pişirerek yesin.” buyruluyor. (Ebû Dâvud, Et’ime 40)

Bu hadîs-i şerîfte, bir taraftan soğan ve sarımsak yiyenlerin ağız kokularıyla başkalarını rahatsız etmemeleri gerektiği öğretilirken, diğer taraftan da bunların yenebilecek bir nimet olduğu anlatılmış oluyor. Aşağıda da ifade edileceği üzere, bu nimetlerin insan sağlığı üzerinde büyük faydaları vardır.

Sarımsakla beraber zambakgiller familyasına giren soğan, yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan, 50-100 cm boylarında, Haziran-Ağustos aylarında beyaz veya pembe çiçek açan bir bitkidir. Günümüzde bütün dünyada yetiştirilmektedir.

 

Kısa Tarihi

Soğan, en eski tarım ürünlerinden biridir. Anavatanı Güneydoğu Asya’dır. Soğan, tıpkı sarımsak gibi, eski Mısırlılarda yaygın olarak kullanılmıştır. Piramitlerin inşası esnasında işçileri salgın hastalıklardan korumak amacıyla verilen bitkilerden biri de soğandır. Hatta eski Mısırlılar, kuru soğanı kâinâtın simgesi saymışlar.

 

Bozulmaması İçin

Soğanın beyaz, sarı ve kırmızı türleri vardır. Arpacık denilen küçükbaş soğan ise, ekildikten sonra ilk yıl ortalama 2 cm çapında minik baş oluşturan soğanlara denir. Beyaz soğan alırken, dış kabuğunun parlak olmasına dikkat edilmelidir. Sarı ve kırmızı soğanların ise kabuklarının kuru ve kırılgan olmaları istenir.

Soğan serin, kuru ve havadar bir yerde saklanmalıdır. Patatesle aynı yerde kalmamalıdır. Çünkü patatesten salınan nemle yumuşayacağından daha çabuk bozulur.

 

Besin Değerleri

100 gr. çiğ (pişirilmemiş) kuru soğanın içerdiği besin değerleri şunlardır:

38 kalori; 1,5 gr. protein; 9 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,6 gr. lif; 56 mgr. fosfor; 27 mgr. kalsiyum; 0,5 mgr. demir; 10 mgr. sodyum; 157 mgr. Potasyum; 12 mgr. magnezyum; 40 IU A vitamini; 0,03 mgr. B1 vitamini; 0,04 mgr. B2 vitamini; 0,2 mgr. B3 vitamini; 0,l mgr. B6 vitamini; 10 mcgr. folik asit; 10 mgr. C vitamini ve 0,3 mgr. E vitamini.

Yeşil soğanın bazı besin değerleri, kuru soğandan daha yüksek, bazıları da daha düşüktür. Yeşil soğanın besin değerleri şöyle sıralanabilir: 45 kalori; 10,5 gr. protein; 1 gr. karbonhidrat; yağ ve lifi eser miktarlarda; 40 mgr. kalsiyum; 5 mgr. sodyum; 231 mgr. potasyum; 20 IU A vitamini ve 25 mgr. C vitamini.

 

Faydaları

Soğan bileşiminden/besin değerlerinden de görüldüğü üzere içinde A, B, C vitaminlerini barındıran önemli bir sebzedir. Bu hâliyle özellikle vücudun savunma mekanizmasını kuvvetlendirmekte ve grip salgınlarında da etkili bir koruyuculuk üstlenmektedir. Yüksek ateşin düşmesinde etkili olduğu denenmiştir. Bileşimindeki iyot ve madeni tuzlar, kilo vermek isteyenler için oldukça idealdir. Düşük kalorili bir sebze olduğundan, zayıflama rejimi yapanlara tavsiye edilir. Özellikle öksürük söktürmek ve bronş temizlemekle akciğer hastalıkları, kolera ve verem hastalıklarında faydalıdır. Soğanın göz yakan ve yaşartan özelliği bileşimindeki yüksek orandaki kükürtlü uçucu yağdan ileri gelir. Sülfür, ergenlik sivilceleri ile başı dertte olanlar için istenilen bir maddedir.

Soğanın bileşimindeki glikokinin maddesi, kandaki şeker oranını düşürür, bu sebeple şeker oranını azaltır, dolayısıyla şeker hastaları için yararlıdır. Soğanın en önemli özelliği bağırsak hareketlerini artırarak müsil etkisi göstermesidir. Aynı zamanda bağırsak gazlarını giderir. Soğanın ürik asiti eritici niteliği sebebiyle böbrekler için harika bir sebzedir. Böbreklerdeki kum ve taşların düşmesine yardımcı olduğu gibi böbrek ağrılarını da dindirir. Ayrıca gut ve romatizma ağrıları çekenler, bol bol soğan yiyerek ağrılarını azaltabilirler. Vücuttaki birikmiş su ve üreyi, fazla tuzu ve toksinleri dışarı atar, karaciğer ve bağırsakları dezenfekte ederek vücutta antiseptik bir tesir sağlar. Hatta gıdaların bağırsaklarda kokuşup vücudu zehirlemesini önler. Bağırsak solucanlarının düşürülmesinde oldukça etkilidir.

Soğan, arı ve böcek sokmalarını da iyileştirir. Arının soktuğu yerden iğnesi çıkarıldıktan sonra oraya soğan sürülmelidir. Ayrıca çıbanların başına kesilmiş kuru soğan koymak ağrı ve şişkinliği giderir. Soğandaki anti-oksidan maddelerin, tümörlerin büyümesini engellediği söylenir; özellikle bağırsak, gırtlak, yumurtalık ve böbrek kanserine yakalanma riski, soğan yiyenlerde daha az olur.

 

Çiğ mi, Pişmiş mi Yense?

Pişmiş ve çiğ soğanın içerik bakımından çok büyük farkı yoktur. Çiğ soğan, daha faydalıdır; pişme sonucu vitaminlerinde biraz eksilme olur. Mideleri hassas olanların soğanı pişmiş olarak tüketmesi daha doğrudur.

 

Kemik Erimesine Karşı Soğan

Bilimsel bir dergide yer alan bir araştırmanın sonuçlarına göre, fareler üzerinde yapılan deneyler, beyaz kuru soğanda bulunan bir bileşimin kemikleri güçlendirdiğini ve kemik erimesini önlemede faydalı olduğunu ortaya koydu.

Kemikleri sağlam ve sağlıklı tutmanın başlıca yolunun sağlıklı beslenme, alkol ve sigaradan uzak durma ve şişmanlığı önleyecek ölçüde egzersiz yapmak olduğunu söyleyen araştırmacılar, kuru beyaz soğanda bulunan ve GPCS adını verdikleri bir bileşimin kemik erimesine karşı son derece etkili olduğunu kaydettiler.

Kadınlarda menopoz, erkeklerde ise özellikle 65 yaş sonrası ortaya çıkan kemik erimesine karşı, beyaz kuru soğanın iyi geldiğini ifade eden araştırmacıların yaptıkları deneylerde, kuru beyaz soğanla beslenen farelerin kemiklerindeki zayıflamanın, diğer farelere göre çok daha yavaş olduğu görülmüş.

Araştırmacılar, kemik erimesine yol açan paratiroid hormonunu uyguladıkları fareleri beyaz kuru soğanla beslediklerinde de bu hormondan etkilenen hücrelerin bir kısmının tedavî olduğunu gözlemlediklerini ifade ettiler. (The Journal of Agriculture and Food Chemistry, 12 Nisan 2007)

 

Gözünüzün Yaşarmaması İçin

Bu kadar faydalı özelliğinin yanı sıra, en itici yanı da göz yaşartıcı olmasıdır. Soğan doğrarken gözlerinizin yaşarmaması için tavsiye edilen bazı tedbirler vardır. Bazı aşçılar, soğanı kesmeden önce ıslatmayı, keserken de ıslak tutmayı veya soğanı çeşmeden akan suyun altında kesmeyi önerir. Bir başka uygulama ise, soğan doğrarken burundan değil, ağızdan nefes almaktır. Bu uygulamaya göre yakıcı gaz nefesimizle birlikte burnumuza girip gözümüze yaklaşmak yerine, doğrudan ciğerlerimize girer ve çıkar. Bunu sağlamak için de dişlerimizin arasına bir metal kaşık koymak yeterli. Yine soğan doğrarken dudaklar arasına bir limon dilimi konulması veya dişler arasına bir kesme şeker yerleştirilmesi veya ağızda bir dilim ekmek bulundurulması tavsiye edilir. Böylece ağzımıza alacağımız bu gibi şeyler, aldığımız nefesteki sülfür gazını emecektir. Bunun yanında soğanın doğranılmasına tepesinden başlanılması, cücüğünün en sona bırakılması veya soğanın doğramadan önce yarım saat buzdolabında tutulması şeklinde tavsiyeler de var. Soğan doğrarken deniz gözlüğü veya kontakt lens takılmasının faydalı olacağını ileri sürenler de olmuş. Bu kadar çok tedbir seçeneğinin içinden, siz bir tanesini bile uygulamıyorsanız, soğanı ağlaya ağlaya doğramaya devam edebilirsiniz.

PAYLAŞ:                

Nejla Bas

Nejla Bas

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle