Kampanya

Zaman zaman birçoğumuz yaşarız; nereye giderseniz, ne yaparsanız yapın, kendinizi zindanda gibi hissedersiniz. İncir çekirdeğini doldurmayacak kadar ufaktır belki sıkıntınız; fakat sizi boğmaya yetiyordur. Çaresizlik içinde kıvranıp bir o tarafa bir bu tarafa çırpınıp durur, çırpındıkça da batarsınız. Kalbiniz sıkışır. Sanki zindanda, zincirlere vurulmuş gibi hiçbir şey yapamazsınız. Bağırsanız sesinizi duyacak, yardım edecek tek Allâh’ın kulu yoktur. Pişmanlıklarınız vardır, ağlamak istersiniz de duyan olmayınca neye yarar?! Sıfırdan başlamayı, kendinize format atmayı dilersiniz, bunu nasıl yapacağınızı bilemezsiniz. Dünyanın faydasızlığını, en yakınlarınızın da zor zamanınızda sizi kurtaramayacak kadar âciz oluşunu, neticede onların da birer “kul” olduğunu derinden derine hissedersiniz Sahip olduğunuz imkânların; paranızın, malınızın da işe yaramadığını, o çok güvendiğiniz aklınızın bile yetersiz kaldığını fark edip çıldıracak gibi olursunuz.

Öylece kendi kendinize kıvranıp durursunuz. İçinizdeki sıkıntıyı hiç kimseye anlatamazsınız. Bu böyle devam eder; tâ ki, bütün dert, keder ve endişelerin yegâne çaresi olan Rabbü’l-Âlemîn’e el açana kadar… “Allah var, keder yok!..” derdi, bir büyüğüm… Cenâb-ı Hakk’a her zaman duâ ve tevbe edilir; fakat bir de “kampanya günleri” var ki, işte o fırsatları hiçbir akıllı Müslüman kaçırmaz. Üstelik Allah Teâlâ’nın merhameti stoklarla sınırlı değil; beklemek yok, sıra yok, izdiham yok… Yüce Yaratan’a şirk (ortak) koşmayan herkese açık bu kapı... “Rahmetim, gazabımı geçti!..” buyuruyor, Yüce Mevlâ…

Bu kampanyalar; Cuma gün ve geceleri, kandil, bayram, arefe günleri ve geceleridir. İşte şimdi bu mübârek gün ve gecelerin peşpeşe geldiği, Allâh’ın rahmet ve bereketinin sağanak sağanak yağdığı mübârek “Üç Aylar”dayız. Bu aylardaki kandil gecelerinin içinde bir tanesi var ki; isminden de anlaşılacağı gibi, kişinin hem bu dünyasının hem de âhiretinin kurtuluşuna vesîle, “Beraat Kandili”... Neden kurtulmak istersen, ondan kurtulursun. Rûhunuzun zindandan beraatı için ne büyük fırsat!.. Avukatsız, mahkemesiz, bir gecede kavuşursunuz hürriyetinize… Zira esas hürriyet, nefsin ve şeytanın esâretinden kurtulup Cenâb-ı Hakk’a kullukla mümkün olur.

Bu gecede yapmanız gereken tek şey, ilâhî rahmeti usûlünce talep etmek, yani geceyi lâyıkıyla ihyâ edip Rabbimize yalvarmak, tevbe etmek!.. O’nunla dertleşip, içinizi dökmek, dünya ve âhiret saâdeti dilemek… Öyle ya, ne isterseniz Yüce Yaratan onu verir, o gecede hiçbir dua geri çevrilmeyecektir. Arzu ve istekleriniz ne kadar büyük olursa olsun, el açtığınız Rabbimiz hepsinden daha büyük. Ne çok şey isterseniz isteyin, helâl olan ve hakkınızda hayırlı olan; her şeyi vermeye kadirdir Mevlâmız.

 Allah’tan istiyoruz; o hâlde dünyamız ve âhiretimiz için her şeyin en iyisini ve en güzelini istemeli, istemesini bilmeli!.. Âdâbınca, gözyaşı ile boyun bükerek, pişmanlık dolu içli yakarışlarla… Kendimiz, âilemiz ve din kardeşlerimiz için...

Maddî sıkıntıları olanlar, hastalar, dertliler, borçlular, evlenmek, çocuk sahibi olmak isteyenler, huzura hasret kalanlar, mağfiret ve rahmet dilenenler, dünya ve âhiret hayatını düzene sokmak isteyenler, güzellik arayanlar, hayatına tertemiz bir sayfa açmak isteyenler… Bu kampanya tam size göre...

 Ya da “Hiçbir sıkıntım yok, çok şükür her şeyim yerli yerinde… Rabbimden daha ne isteyeyim!” diyorsanız; açın elinizi bu sefer Rabbinize şükredin. “Rabbim, mahrûmiyet içinde kıvranan kardeşlerime de ihsan et!” deyin.

Rabbimizin merhameti bütün âlemi kuşatır. Günahkâr da olsak, şeytanın iğvâsına kanıp ibadetlerimizle övünüp mağrur da olsak; gidilecek başka kapı mı var sanki? Hem hangi ibadetimiz, bir gözümüzün şükrünü edâya kâfidir ki?! Bizim kulluğumuz, -hâşâ- Peygamber Efendimizinkinden daha mı fazla ki, O, her fırsatı “kulluk” ile değerlendirmişken bize yaptıklarımız yeterli gelebilsin.

Dua ve tevbe kapıları her an açık; fakat kampanya günlerinde, mübârek gecelerde ayrı bir rahmet vardır. Cenâb-ı Hak cümlemizi böyle ilâhî bir rahmete gafletle şemsiye tutmaktan, bu mübârek geceleri hebâ etmekten muhafaza buyursun. Âmîn!

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle