İnsanlar dünyada varoluşlarının hangi döneminde kumaş kullanmaya başlamışlardır bilmiyorum. Ama ilk kumaş, insanın kendini örtmesi için kullanılmış olmalı. Bunun için insanın ilk evi, taştan topraktan önce kumaştandı diyebiliriz. Çünkü kıyafet, insanın ilk evidir.
Zamanla çeşitleri arttıkça kullanım alanları da çoğalmışİ barınmak için çadırlar, taşımak için çuvallar, rüzgârdan faydalanmak için yelkenler yapılmışsa da kumaşlar, en çok giyinmek için kullanılmıştır.
Modern çağda moda sektörünün ham maddesi olmuştur kumaş… İnsanı, diğer mahlûktan ayıran özelliklerinden “giyinme eylemi”ne estetik bir boyut kazandırmak için renklere, desenlere bürünmüştür. İğnelerle, düğmelerle şekillere girmiş, galiba en çok da kadınlara yakışmıştır kumaş…
Zamanın evvelinde durum nasıldı bilinmez, fakat âhirinde insanların giyinme anlayışları da maksadından uzaklaşmış gibi... Demek ki, insanın kendisi varoluş amacından sapınca, her işi mecrâsından uzaklaşıyor.
* * *
Reklamlardan öğreniyoruz; “Bilimsel olarak ispat edilmiştir ki, kadınların vücut ısıları erkeklerden daha farklıdır…” Yani kadınlar, erkeklerden daha çok ve daha çabuk üşürlermiş. Bunun için üreticiler, kadınlara özel yatak bile îmal etmişler.
Yine bilimsel olmasa da tecrübeyle bilinir ki, kız bebekler, erkek bebeklerden daha çok üşürler. O yüzden kız bebekler, “Beni kora koyun!..” derken, erkek bebekler “Beni kara koyun!..” diye ağlarlarmış.
Gelin görün ki, iş giyinmeye gelince tam tersine dönüyor. Kadınları “kafes ardından” çıkarmaya çalışan zihniyet, işi çığırından çıkarmışa benziyor.
Mesele sadece tesettürsüzlük değil. Herkes, belki dininin emrettiği şekilde giyinmeyebilir. Sonuç olarak din bir tekliftir; ona teslim olmak, insanın kendi tercihidir. Ama kumaş kullanımını en aza indirerek giyinmeye (!) çalışmak, aslında kadının kişiliğinin, fikirlerinin ve kabiliyetlerinin görmezden gelinmesine sebep olacaktır.
Artık genç olmadığını bir türlü kabul edemeyen bayanlar, maalesef yılların getirdiği bir alışkanlıkla giyinememektirler. Yazık ki, kusurlarını örtecek kadar kumaşa bile tahammül edemiyorlar!.. Menopozdu, sıcak basıyordu bahane!.. Bir türlü örtünemiyorlar. Demek ki, çocukluktan itibaren benimsenen giyinme şekli, bir müddet sonra değiştirilmesi güç bir alışkanlık oluyor.
Kendi iradeleriyle hareket eden yetişkinler bir yana, asıl acınacak durum, kız çocuklarının hâlidir. Kıyafet reyonlarında en kısa, en dar, en açık kıyafetler kızlar için olanlardır. Mesela “ip askılı” diye bir târife, erkek çocuk kıyafetlerinde rastlayamazsınız, (çok şükür)!.. Yine adı “şort” veya “tayt”, her neyse, erkek çocuklarında en azından dizlere kadar kapalı, bol ve rahattır.
Zavallı kız çocukları, kısacık etekleri, yarı beline kadar açık tişörtleriyle salıncağa binmeye, kaykayda oynamaya çalışıyorlar. Ama bir türlü diyemiyorlar ki:
“-Anneciğim, en azından kısa kollu olsun tişörtlerim, en azından dizlerimi örtsün eteklerim!.. İnanın, sıcaktan ölmem. Bu kadar giyinmeyle sıcaktan ölünse, erkek arkadaşlarım ölürdü.”
Canlı canlı toprağa gömülmek mi korkunç geliyor size?! Canına kıyılarak hayata sürülüyor kız çocukları… Ve anneler ve hatta tesettürlü anneler, kendilerine emânet mâsumları, bu şekilde giydir(mey)erek kötü niyetli nazarların arasında nasıl dolaştırabiliyorlar?!
Kadınlar için artık o kadar sıradan ve kabul edilmiş görünüyor ki giyinmemek. Herhangi bir televizyon dizisine, filmine bakın. Mevsim hiç fark etmez. Yaz-kış aynı. Her sahnede kadın ve erkek kıyafetlerini kıyaslayın. Türk sanat müziği korosuna dikkat edin. Erkekler boğaza kadar düğmeli gömlek, düğmeyi daha da sağlama almak için sıkıca bağlanmış kravat, üzerine büyük ihtimal içi astarlı, sünger vatkalı ceket giyinmişken, kadınların tek kat incecik bir kumaş, omuzlarını örtüyorsa ne âlâ!.. Hani onlar daha çok üşüyorlardı?
Gelin kıyafetlerine ne demeli?! Uzun, kısa, şişman, zayıf, zengin, fakir bütün gelinler omuzları açık gelinlik giymek zorunda mı? Bu, ne akıllarla ziyan bir kabuldür. Damatlar, her mevsim pür tesettürken gelinlere bu eziyet nedendir, sadece daha güzel görünmeleri için mi? Açıldıkça güzel olacaklarına kim nasıl inandırır, kadınları?
Oysa örtü, her kadın için fıtratında olan bir ihtiyaçtır. Kadınlar, kumaşları sever. Bütün genç kız çeyizleri örtülerle doludur. Sehpa örtüsü, masa örtüsü, yatak örtüsü çeyiz sandıklarının olmazsa olmazıdır. Kendisi mahrum kalsa da (örtüsüzlük mahrumiyettir), elinin değdiği her yeri örtüyle süslemek, eşyalara örtüyle derinlik, anlam ve değer kazandırmak ister kadınlar... Çünkü örtü, anlamdır. Örtünmek anlamlıdır; örtünmek kadını ve hayatını anlamlı kılar. Örtünmek güzeldir, güzel bir tercihtir. Bilhassa kadınlar için…
YORUMLAR