Konumuza başlamadan önce sizlere sunmak istediğim bazı rakamlar var. Her yıl bütün dünyada üretilen gıdaların yaklaşık üçte biri israf ediliyor. Bu miktar yaklaşık 1,3 milyar ton gıdaya karşılık geliyor.
Türkiye’de de durum pek farklı değil. Ülkemizde ise, her yıl 214 milyar liralık, yani 26 milyon tonluk gıda israfı yapıyoruz. Her gün 6 milyon ekmeği çöpe atıyoruz. En çok israf edilen gıda grubu da sebze ve meyveler oluyor. Türkiye’de yetiştirilen 49 milyon sebze-meyvenin her yıl % 25-40’ı israf ediliyor veya şekil bozukluğu gibi sebeplerle daha market rafına gelmeden kaybediliyor. İsraf edilen sebze, meyve miktarı ülkemizin yurt dışına ihraç ettiği sebze, meyve miktarından 4 kat daha fazla!
Hâdiseye başka rakamları da ekleyecek olursak; dünya genelinde 2 milyar insan fazla kiloluyken yaklaşık 1 milyar insan ise açlıkla mücadele etmekte... Meselenin en acı tarafı ise, siz buraya kadar yazdıklarımı okurken 3 çocuğun açlık dolayısıyla vefat etmesidir. Yani her 1 dakikada 3 çocuk, açlık sebebiyle hayatını kaybediyor.
Bu söylediğim rakamlar çok iç acıtıcı, ama hepsi kayda geçmiş gerçekler… İhmalimiz dolayısıyla dolapta unuttuğumuz bir yemeği çöpe atıyoruz. Böylece parçası olduğumuz israf yığını da açlık sebebiyle kaybettiğimiz canların sayısı da gerçek oluyor, ne yazık ki!..
İsrafın bir de aslında pek aklımıza gelmeyen bir boyutu daha var: Sera gazları ve iklim değişikliği… Gıdaların tabağımıza gelinceye kadar geçtiği her basamak (yetiştirme, hasat, nakliye, pazarlama, hazırlama) sera gazı salınımına sebep olmaktadır. Dünyada en çok sera gazı salınımı yapan ülkeler, ABD ve Çin... İsraf ederek kaybettiğimiz gıdalardan salınan sera gazı miktarı ise, ABD ve Çin’den salınan sera gazı miktarından sonra, üçüncü sıradadır. Yani yemeden çöpe attığımız her gıdayla, kâinata boşuna salınmış sera gazlarına, dolayısıyla iklim değişikliğine yol açıyoruz.
Suda İsrafı Azaltmak İçin
Sadece gıdayı değil, suyu da israf ediyoruz. Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına yıllık 8.000-10.000 m3 su düşmesi gerekir. Türkiye’de bu rakam, 1.593 m3’tür. Yani ülkemiz su zengini bir ülke değildir ve 2050-2100 yıllarında su krizi yaşayacağı tahmin edilmektedir.
Ne yapmalıyız, fert olarak tek başımıza alacağımız tedbirler, bu dev rakamları azaltabilir mi? Elbette azaltılabilir. Evimizde israfla ilgili uygulayacağımız en ufak değişiklikler bile bu yangının azalmasına katkı sağlayacaktır. Su israfıyla ilgili hemen hepimizin uyguladığı veya uygulamasa da bildiği birkaç metot var. Ben size pek de aklımıza gelmeyen birkaç örnek vermek istiyorum:
-Sebze haşlarken sebzelerin üzerini geçecek kadar su kullanmanız yeterlidir. Tencerenin kapağını kapalı tutarak haşlamanız ise, suyun buharlaşarak israf olmasının önüne geçer. Haşlama suyunu ise, çorbalarınızda kullanabilirsiniz.
-Makarna pişirirken de haşlayarak değil, pilav usûlü, suyunu çektirerek pişirebilirsiniz. Böylece makarnanın suyuna geçen vitaminler, yine makarnanın içinde kalacak ve artan su da israf olmayacaktır.
-Donmuş gıdaları çözdürmek için akan su altında bekletmeyin. Bir gece önceden buzdolabı kısmına alarak ertesi güne hazır olmasını sağlayabilirsiniz. (Devam edecek)
YORUMLAR