Kur’ân-ı Kerîm’de Sâffât Sûresi 139-146. âyetlerde Yûnus Peygamber’in -aleyhisselâm- balığın karnından sahile atıldığı konusundan bahsedilirken Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Biz onu hasta bir hâlde açık bir alana çıkardık, üzerine «yaktin» cinsinden bir ağaç bitirdik.”
Bu âyette geçen “yaktin” kelimesi, Elmalılı Hamdi Efendi’ye göre, Hazret-i Yûnus’un balığın karnından sahile atılmasından sonra kendisini korumak için hemen yanıbaşında kabak cinsinden bir bitkinin yeşermesi mânâsına gelir. Kabak; gövdesiz, çabuk biten, hemen uzayan ve yaprakları büyük, yani gölgeliğe elverişli bir bitki olduğundan, kumsala hasta olarak sürüklenen Yûnus Peygamber’e bir siper olmuştur.
Yine Bakara Sûresi’nde yalnızca bıldırcın eti ve kudret helvası yemekten bıkan Yahudiler’in Hazret-i Mûsa -aleyhisselâm-’a istedikleri yiyecekleri sayarken söyledikleri “kıssaün” (peltek s ile) kelimesini, bazı tefsirciler “kabak” olarak yorumlamışlardır.
Hadîs-i şeriflerde ise kabak şöyle geçer:
Hazret-i Enes -radıyallâhu anh-, bir terzinin Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i, O’nun adına hazırladığı bir yemeğe davet ettiğini, kendisinin de bizzat bu yemeğe iştirak ettiğini, ev sahibinin sofraya arpa ekmeği, içerisinde kabak bulunan bir çorba ve “kadit-kurutulmuş et” bulunan bir yemek getirdiğini bildirmiştir. Hazret-i Enes bu hususla ilgili “Ben Rasûlullah’ın, tabağın etrafında kabağı araştırdığını gördüm, işte o günden beri kabağı seviyorum.” demiştir.
Bir defasında yine Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- vâlidemize:
“– Ey Âişe, çorba pişirdiğiniz zaman kabağını çok koyunuz. Zira kabak, üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir.” dediği nakledilmiştir.
Âyet-i kerîmelerde bir nîmet, hadîs-i şeriflerde ise Peygamber Efendimiz’in sevdiği bir yiyecek olarak zikredilen kabağı bir araştırma konusu yapmaya değer görüyoruz.
Kabak, kabakgiller familyasından sebze olarak kullanılan otsu bir bitkidir, sıcak ve nemli yerleri sever. Dünyada ve yurdumuzda yaygın olarak yetiştirilir. Helvacı kabağı, bal kabağı ve sakız kabağı olarak çeşitleri vardır.
Yemeklik Kabağın Besin Değeri
100 gr. kabağın besin muhtevâsı 95.5 gr. su, 2.09 gr. karbonhidrat, 1.16 gr. protein, 1.2 gr. liftir. Geriye kalanı mineral ve vitaminlerdir. Minerallerden en çok potasyum, vitaminlerden de folikasit ve C vitamin bakımından zengindir.
Bal kabağının 100 gramında ise 91.6 gr. su, 6.5 gr. karbonhidrat, 1 gr. protein, 0.5 gr. lif vardır. Bal kabağı yemeklik kabağa göre potasyum ve A vitamini bakımından daha zengindir. Bal kabağının 100 gramı, 26 kilo-kalori enerji sağlarken yemeklik kabakta bu 14 kilo-kaloridir. Bu kadar düşük kaloriye sahip olan kabak, her türlü diyette rahatlıkla kullanılabilir. Ayrıca bu bilgilere göre, kabağın potasyum ve lif içeriğinin zengin olması, çok tercih edilmesinin bir sebebidir. Özellikle yüksek tansiyonu ve nörolojik hastalığı olanlar için önemli bir besindir. Sinirli kişilerle uykusuzluk çekenlerin en yakın dostu sayılabilir kabak...
Kabak, sâkinleştirci bir besin olduğu kadar hemoroite de (basur hastalığına) çok iyi gelmektedir.
ABD’de Missisipi Üniversitesi uzmanları, potasyum hapları yerine kabak ve muz gibi potasyumca zengin gıdalardan bu ihtiyacın karşılanması gerektiğini tavsiye etmişlerdir. Muzda, kabağa göre üç kat daha fazla enerji sağlandığından enerji kısıtlaması gereken hastalarda muz yerine kabak yemeleri tavsiye edilmektedir.
Yine Meksika’da iki ayrı üniversitede yapılan araştırmalarda kabağın veya kabak özünün kan şekerini düşürücü özelliklerinin bulunduğu tespit edilmiştir. Bu da kabağın, şeker hastaları için iyi bir diyet olacağını gösterir. Filipinler Üniversitesi’nde fareler üzerinde yapılan bir araştırmada, kabak çiçeğindeki bazı maddelerin genetik hastalıklardan koruyucu bir tesirinin olduğu bilimsel olarak ispat edilmiştir. Kabak, mide ve bağırsakları yumuşatır, kronik kabızlığı olanlara ve hemoroide son derece olumlu tesirleri vardır.
Kabağın her çeşidiyle yemek yapılabildiği gibi bal kabağı tatlısından başka komposto ve marmelatlar da yapılabilir. Özellikle kabak kompostosunun hâmilelikte sıkça görülen mide bulantılarını azalttığı veya tamamen durdurduğu söylenir. Kolay sindirilebilen bir sebze olması sebebiyle kabağın, özellikle hasta ve yaşlıların diyetinde sıklıkla kullanması çok yerinde olur. Kabakla ilgili araştırmalar, gittikçe artmaktadır. Yakın bir gelecekte sofralardan eksik edilmeyecek kadar önemli bir sebze olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Kabak Çekirdeği
Kabağın sadece meyvesi değil, çekirdeğinin de birtakım faydaları vardır. Kabak çekirdeği % 35 yağ, % 38 protein, % 25 karbonhidrat içerir. Ayrıca bol miktarda E vitamini bulundurur. Yağ içeriği bazen % 50’lere kadar çıktığı da olur. Bu yağ, insan sağlığına çok faydalı olan, doymamış yağ asitlerinden oluşur. Kabak çekirdeği çerez olarak yendiği gibi şifa olarak da halk tıbbında yaygın olarak kullanılır. Bu kullanımın asıl maksadı, bağırsak kurtları ve parazitlerine karşıdır. Yıllar boyu çiğ kabak çekirdeği, bağırsaktaki parazit ve tenyalara karşı ilaç olarak kullanılmıştır. 4-5 günlük bir kür ile başarılı sonuçlar alınabilir.
Bağırsak parazitlerinden kurtulmak için uygulanması gereken yol şöyledir. Yetişkinler için günde 50-100 gr., çocuklar içinse 30-40 gr. kavrulmamış çekirdek içi, aç karna yenir. Eğer istenirse, ezilmiş çiğ kabak çekirdekleri bal ya da sütle karıştırılarak da yenebilir. Bir saat kadar sonra bağırsaklardan hızlı boşaltımı sağlamak için güçlü bir müshil, mesela bir iki kaşık Hint yağı kullanılabilir. Bu miktar, çocuklar için bir çay kaşığı kadardır. Kabak çekirdeği kurtları ve şeritleri öldürmez, ama hareketsiz hâle getirerek vücuttan atılmasını sağlar.
Kabak çekirdeğinin prostat büyümesinden kaynaklanan idrar zorluğuna da çok büyük olumlu tesirleri vardır. Bu olay, kabak çekirdeğindeki maddelerin idrar kesesi duvarlarını kasıp idrar yolu ağzındaki kasları gevşeterek idrarın yapılmasını kolaylaştırır. Buna bağlı olarak başta prostat kanseri olmak üzere yemek borusu, mide, mesâne ve akciğer kanserine yakalanma riskini de en aza indirmede kabak çekirdeğinin önemli bir rolü vardır.
Kabaklı Bir Yemek Târifi: Piliçli Kabak
Bir küçük piliç, bir kilo kabak, üç kaşık sıvı yağ, karabiber, tuz… Sosu için de bir kahve fincanı un, 50 gr. tereyağı, iki bardak süt.
Hazırlanışı:
Kabakların kabuğu bıçakla kazınıp yıkandıktan sonra halka halka doğranır. Bir tepsiye yerleştirilip hafif tuzlanır. Daha önceden haşlanmış piliç çıkarılıp parçalara bölünür. Bu parçalar, kabağın üzerine güzelce yerleştirilir. Üzerlerine tuz ve karabiber serpilir. Diğer taraftan bir tavada tereyağı ve un kavrulur, buna süt katılarak muhallebi gibi pişirilir, istenirse kaşar rendesi ilâve edilerek ateşten alınır. Pişirilen bu başemal sos kabakların üzerine dökülür, kızgın fırına verilip pişirilir. Artık yemeğiniz hazır demektir. Âfiyet-şifâ olsun.
YORUMLAR