Varlık İçinde Yokluk Ülkesi
HİNDİSTAN
Bu röportajlar sayesinde IBS ile kısa bir dünya turu yapmış olduk. Sırasıyla Anadolu, Endonezya (Açe), Pakistan, Güney Amerika (Brezilya), Senegal ve Gine-Bissau (Afrika)’da yapılan faaliyetleri ve yardım organizasyonlarını sizlerle paylaştık. Bu sayımızda da son olarak Uzakdoğu’ya, Hindistan’a uzanmak istedik. Dünyadan bîhaber kalmamak için… Acısıyla, tatlısıyla Hindistan hâtıraları…
IBS vasıtasıyla siz de Hindistan’a gittiniz herhalde… Öncelikle bize Hindistan hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?
Ö. Güzelyazıcı: Hindistan, mâlum olduğu üzere dünyanın en kalabalık nüfusa sahip ikinci ülkesi... Ülkenin hemen her tarafında izdiham ve yoğunluk mevcut… Mesela sadece Delhi şehri, etrafındaki kasabalarla birlikte Türkiye nüfusuna eşit… Yani yetmiş milyon civarında…
Bu kalabalık, doğru bir şekilde organize edilemediği için, Hindistan yine dünyanın en fakir ülkelerinden birisi… Ülkede iki farklı kesim var. Birisi para ve servete boğulmuş durumda… Diğeri ise yere diktiği bir kaç sırığın etrafını bezle çevirerek orayı mesken edinecek kadar fakr u zaruret içinde… O sırıklar ve bez parçası, bir kimsenin hayat boyunca sahip olduğu tek barınak!.. Orada doğup büyüyor ve yine orada vefat ediyor. Böyleleri zarurî ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bile imkâna sahip değiller. Bir çok yerde abdest bozmak için uygun bir yer bulmak mümkün değil. Hatta şehir içerisindeki normal evlerin bile %70’inde tuvalet yok… Bu sebeple, insanların yaşadığı yerlere yaklaşır yaklaşmaz hemen ağır bir koku sarıyor etrafınızı…
Sokaklarda yalınayak, her tarafı toz toprak içinde, saçı-sakalı su yüzü görmeye görmeye keçeleşmiş milyonlarca insana rastlarsınız. Birçok insanın vücudunda bu sebeple çeşitli yara-bereler oluşmuş durumda…
Eski Hindistan bakanlarından birisi halkının bu perişanlığını anlatmak için:
“-Benim ülkemde, suya hiç dokunmadan doğan, büyüyen ve ölen insanlar vardır.” demiştir. Yani durum, bu kadar vahim!..
Peki bunca fakirliğin sebebi ne? Yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden mi mahrumlar?
Ö. Güzelyazıcı: Hayır. Aslında Hind kıtası, çok eski asırlardan beri gerek yeraltı, gerekse yerüstü tabiî zenginlikleri ile bilinen bir ülke… Tarihî “İpek Yolu”nun başladığı nokta… Ancak, eskiden beri uygulanagelen “kast sistemi”, yani toplumun sınıflara ayrılmış olması, zenginin daha zengin, fakirin de daha fakir olmasına sebep oluyor.
Ayrıca son birkaç yüzyıl içinde emperyalist güçlerin uyguladıkları sömürge sistemi, toplumu daha da fakirleştirmiş. Âdeta Hindistan’ın zenginliği, başta İngiltere olmak üzere Batılı devletlere taşınmış.
Yine halkın inek, öküz, vb. tabiat varlıklarına tapması, tembellik ve ataleti, devlet kademesindeki organizasyon eksikleri, geniş bir coğrafyaya yayılmış olması vb. bir çok sebep bu ekonomik dengesizlikleri arttırmış.
Siz, dernek olarak ne gibi faaliyetlerde bulundunuz?
Ö. Güzelyazıcı: Hindistan, bizim için de çok bâkir bir alan… Türkler, son zamanlarda daha yeni yeni bu ülkeye gidip gelmeye başladılar. Gerek iki ülke arasındaki mesafenin uzak olması, gerekse oradaki mevcut dînî ve kültürel yapının farklılığı, şu âna kadar bizi mesafeli kılmış.
Biz de IBS olarak ilk defa geçtiğimiz kurban bayramında oraya gittik. Kurbanlarımızı, Delhi’ye araçla yaklaşık beş saatlik mesafedeki Serhind şehrinde ve civarındaki kasabalarda kestik. Bu sene küçükbaş hayvan olarak tam 961 tane keçi kurban ettik ve etlerini, küçük paketler hâlinde ihtiyaç sahibi binlerce insana dağıttık.
Serhind Şehri, İmam-ı Rabbânî hazretlerinin kabrinin bulunduğu bir yer olması sebebiyle de bizim için ayrı bir mânâ taşıyor. Burada bir çok Müslüman yaşıyor. İmam-ı Rabbânî, âilesi, mahdumları ve torunları hep bu civarda medfunlar…
İmam-ı Rabbânî hazretleri, bölgedeki bütün dinler ve insanlar için hâlâ çok büyük bir değer taşıyor. Mesela, saçını-sakalını hiçbir şekilde kesmeyen yarı putperest bir dinin mensubu olan Sihler bile, O’nun kabr-i şerifine hürmet ve tazim gösteriyorlar. Vefatının sene-i devriyesinde, her yıl Mart ayı içerisinde Serhind’de 15 bin kişi toplanıyor. Kamyonlarla malzeme getirilip oradaki insanlara gıda dağıtılıyor, yemek veriliyor. Bizim kurban faaliyetimiz de orada gerçekleştirildi.
IBS ile ilgili son olarak neler söylemek istersiniz?
- Çil: Daha önceki röportajlarımızda da belirttiğimiz gibi, biz, derneğimizin sadece senenin sınırlı birkaç ayında, kurban organizasyonları vs. ile yetinmemesi gerektiği kanaatine vardık. Şimdi dünyanın dört bir tarafını dolaşarak ihtiyaç sahibi insanları ve bölgeleri tesbit etmeye, buralara insânî yardım faaliyetleri ulaştırmaya karar verdik. Kendimize gerek yurt içinden, gerekse yurt dışından topladığımız her türlü bağış ve yardımları, muhtaç, garip ve kimsesizlere ulaştırma gibi bir misyon belirledik. İnşallah, bu büyük hayır faaliyetinde Allah bizi utandırmasın!..
Gördük ki, Allah Teâlâ, biz, insanlara verdikçe bize de ihsan ediyor. İlâhî hazinesi, bitip tükenmek bilmiyor.
Siz, şefkat dolu ve hayırhâh halkımızı, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da yanımızda görmek istiyoruz. Gelin, yüzyüze görüşelim, tanışalım. Hizmetlerimizi yerinde görün. Gelin, bizimle birlikte siz de hayır ve yardımlarınızı dünyaya ulaştırın ve ölümsüzleştirin.
YORUMLAR